Yalnızlığa yenik düşmüş dost, dünyanın neresinde olursan ol, ansızın gelip sana kalbini açan tanımadığın kişi karşısında toparlan, acı gibi, neşe gibi yüce ol! Önüne konan hazine karşısında, gizleme içindeki hazineyi! Umutlarını yerle bir eden fırtınalar ne denli büyük olursa olsun, soylu, başkalarına güvenen bir insan olarak kal, hep inan içindeki sıcaklığa ve onu senden isteyeni geri çevirme. Bu sıcaklığı içinde hissettiğin an, onun yalnız sende bulunmadığına emin olabilirsin - çünkü insanca yaşamak kimsenin tek elinde değildir - ve sana denk bir dosta haksızlık etmektense bir saat içinde yüz kere aldanmak yeğdir.
Birini tanıyabilmek için, ilkin onu sevmeli. İlgimizi çeken insanlar bize kendilerini sevdirir, böylece açılır, onları tanımamıza izin verirler. Bence, gönülleri birbirine yakınlaştıran tek şey sevgidir.
Orada olsaydım İstanbul'un bütün çiçeklerini angaje eder, bineceğin trene ayrı bir çiçek katarı takardım! Ne palavra! Değil mi? Ama bilirsin senin için yapamayacağım (hiç olmazsa canımı veririm ya) bir şey yoktur...
Ancak, insanoğlunun en alçak en affedilmez duygusu olan UMUTSUZLUK'a düşmemek, ona yenilmemek gibi bir eğilime tutkun olduğumdan kendimi ölesiye mahkum ve ayıplı tutamam.