Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yüce Çariçe

Yüce Çariçe
@Seymavskiuzunovic
Maksat kafam dağılsın. twitter.com/seymovskiuzunov...
onun yargısı beni bir kılıç gibi biçiyor ve varolma hakkımı bile sorguya çekiyordu. Doğnıydu bu. Farkına varmamıştım zaten; benim varolmaya hakkım yoktu. Rastgele ortaya çıkmıştım; bir taş, bir bitki, bir mikrop gibi varolup gidiyordum. Hayatım her bakımdan önemsiz mutluluklara yöneliyordu. Kimi zaman neidüğü belirsiz işaretler gönderiyordu; kimi zaman da sonuçsuz bir vızıltıdan başka bir şey duyulmuyordu.
Reklam
Mistik krizlerde, kurban iniltileriyle vecd iniltileri birbirine paraleldir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tanrım, bana hiç dua etmeme gücünü verin, her nevi tapınma saçmalığından koruyun, beni Siz’in elinize hepten teslim edecek o sevgi eğilimini benden uzak tutun. Sözlerinize ihtiyacım yok; bunları bana dinlettirecek çılgınlıktan da çekiniyorum.
“İnsanlık ta en başından yeniden başlayacaksa, toplum dışına itilmişlerle, dünyanın her tarafından mongollarla ve bütün kıtaların ayaktakımıyla başlayacak.”
Reklam
“Barış, temizlik ve aylaklığın yıkım yarattığı bu yerlerde ruh hastalarının sayısı da katlanır… Ben öyle bir ülkeden geliyorum ki, mutluluğun anlamını bilmeyi asla öğrenememesine karşın, tek bir psikanalist bile çıkaramamıştır.”
neyzen tevfik'e atfedilen güzel bir anektodtur. bir gün üstad kafası güzel istiklal caddesinde turlamaktadır, istiklal'de bağırır: -ulaaan orospu çocukları! herkes döner üstada bakar, üstad gülümser: -amma da çokmuşsunuz
Doğrusu artık bir kıyametten de söz etmek olanaklı değildir. Kıyamet olamayacak ama o izlenimi bırakacak olan tek şey, politik anlamdan uzak, iletişim araçları aracılığıyla ortaya çıkan ve yine onlar aracılığıyla ortadan kalkan, rastlantısal terörizmdir.
Reklam
İnsanlar, bugün, onları devre dışı bırakmaya çalışan bir sistemle, boş ve anlamsız biçimlere duyulan bir biçim halini alan hayranlık duygusuyla, baş başa kalmış durumdadır ve bu hayranlık, kişiyi nihilizme götüren bir tutku niteliğinde değildir. Kişiler, yaşanmak zorunda kalınan saydamlık çağında, melankolik ve büyülenmiş insanlar gibi davranarak, kendi yok oluşlarına bile hayranlık duymaktadır.
Kendini öldüreceğini düşünmek iyi gelir. Daha huzur verici konu yoktur. Ona yaklaşır yaklaşmaz, nefes alır insan. Onun üzerine tefekkür etmek neredeyse bizzat eylem kadar özgürleştiricidir.” 
“Bu dünyaya inanmıyoruz artık-modern bir olgu bu. Başımıza gelen olaylara, aşka ölüme bile inanmıyor; bunların bazılarının bizimle pek bir ilgisi yokmuş gibi yapıyoruz…”
Geçmiş, mal sahibinin bir lüksüdür. Ben geçmişimi nerede saklayacağım? Geçmişinizi cebinizde saklayamazsınız. Onu koyacak bir eviniz olmalı. Gövdemden başka şeyim yok benim. Yapayalnız bir adam, salt gövdesiyle anıları durdurup saklayamaz. Anılar üzerinden geçip gider onun. Ama yakınmamalıyım. Çünkü özgür olmaktan başka şey lstememiştim
Dün gece kendimi pek yüce duymuş olmamdan tiksiniyorum asıl. Yirmi yaşındayken kafayı çeker, sonra Descartes gibi bir adam olduğumu ileri sürerdim. Kendimi yücelikle şişirip durduğumu duyardım, ama engel olmazdım buna. Hoşuma giderdi. Ertesi gün, kusmuk dolu bir yatakta uyanmış gibi sıkılırdım. Sarhoşken kustuğum olmaz ama, keşke kussam! Dün akşam sarhoş bile değildim. Bir budala gibi coşturmuşum kendimi. Su gibi saydam , soyut düşüncelerle temizlemeliyim benliğimi.
Reklam
Seviyorum seni, rezil başkent! Orospular Ve haydutlar, Sunduğunuz hazlar sonsuz, Yazık ki anlamaz bayağı inançsızlar.
Geçmişi ne kadar yoklasam da, imge kırıntılarından başka şey bulamıyorum orada. Onların neyi canlandırdıklarını iyice bilmiyorum. Birer anı mı, yoksa kuruntu mu olduklarını da bilmiyorum ..
Gövdem dinlenme halinde bir ince makine sanki. Başımdan gerçekten serüvenler geçti. Ayrıntıları aklıma gelmiyor ama, olayların şaşmaz bir biçimde ardarda gelişini unutmadım. Denizler aştım. ardımda denizler bıraktım, ırmakların kaynaklarına ulaşmaya çalıştım ya da ormanlara daldım. Görmediğim kentlere yöneliyordum hep. Kadınlarla yatıp kalktım, heriflerle dolaştım. Geriye dönmek elimden gelmiyordu. Bir plağın geri dönememesi gibi. Bütün bunlar beni nereye götürüyordu? Şu ana, müzikle kaynaşan şu aydınlık yuvarlağın içindeki şu bankete.
Sayfa 35
İnsanların içindeyim Seviyorum insanları Hareketi seviyorum Düşünceyi seviyorum Kavgamı seviyorum Sen kavgamın içinde Bir insansın sevgilim Seni seviyorum
Reklam
Ve güçlü Hades, yerin altında oturan, Yüreği acımak nedir bilmeyen tanrı.
Pislik, Bulantı içimi doldurmuş. Bir yenilik var bu kez. Kahve de yakaladı beni. Bugüne kadar kahveler tek sığınağımdı. İnsanla dolup taştıkları, aydınlık oldukları için. Onları da kaybettim. Odamda, dört yanımdan çevrildiğim zaman, nereye gideceğimi bilemeyeceğim artık.
Sayfa 30 - Can yayınları