Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Schrödingerin kedisi

Schrödingerin kedisi
@Shrodingerinkedisi
Hem var hem yok
Öyle... İnsanlar her yerde aynı. Önce bunu anlamıyorsun... Sonra bakıyorsun ki hiç fark yok!
Sayfa 116 - kleşçKitabı okudu
Reklam
Herkes evlat, herkes en iyiye ulaşmak için yaşar! İşte bu yüzden her insana saygı duymalı... Kim ne için doğmuştur ve neler yapabilir bilemeyiz. Özellikle de çocuklara... gençlere saygı duymalı! Gençleri olabildiğince özgür bırakmalı! Çocukların yollarına taş koymamalı... Saygı duymalı çocuklara!
Sayfa 111 - lukaKitabı okudu
Ne hapis öğretir iyiliği ne de Sibirya... İnsandır insana iyiliği öğreten! Bu kadar basit!
Sayfa 80 - lukaKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tüm insanların ruhları gridir... Bu yüzden hepsi biraz allık istiyor...
Sayfa 78 - baronKitabı okudu
Reklam
Nataşa: Şimdi rüyama girecek işte. Rüyamda hep ölüleri görürüm. Yalnız gitmeye korkuyorum, avlu çok karanlık... Luka: Bence dirilerden korkmalısın...
Pepel: Insanları anlayamıyorsun ki! Kim iyi, kim kötü belli değil... Luka: Anlayıp da ne yapacaksın? Her insan canının çektiği gibi yaşar... Bir bakarsın bugün iyiyken yarın kötü olmuş.
Luka: Kimseye iyilik etmeyen insanın yalnızca kötülüğü dokunmuştur, onu diyordum...
Luka: Bak artık ölüyorsun; yakında huzura kavuşacaksın... Artık kötülük görmeyeceksin ve hiçbir şeyden korkmana gerek kalmayacak! Sakince, huzurla uyuyacaksın! Ölüm herkesi rahatlatır... Şefkatle doludur. "Ancak ölünce dinlenirsin," derler... Doğrudur yavrum! İnsana dünyada huzur mu var?
Luka: Dünyada yöneticiler arasında da bunun gibileri çoktur. Hepsi de birbirlerini korkutmaya, sindirmeye çalışır, ama kendi yaşamlarında ne düzen ne de dürüstlük vardır...
Reklam
Luka: Hepimiz gezginiz şu dünyada... Duyduğuma göre, dünyamız bile şu gökyüzünde bir gezginmiş...
(murat menteş) - "Savaşlar, buzdağları misali önümüze çıkıp durmasa da öleceğiz zaten" diyenler var hala. (vonnegut) - Aptallık gülünmesi imkansız şakalar doğurur. Savaşta da bunlara maruz kaldım.
Alışkanlığın uyuşturucu etkisi ortadan kalkınca, son derece hüzünlü faaliyetlere girişiyor, yani düşünmeye, hissetmeye koyuluyordum.
Sayfa 14 - İlk ciltKitabı okuyor
Van Gogh ve eserlerinden taşan
Bir buçuk, iki asır sonra bile resimlerinden izleyiciye taşan duygu, bazen öfkesiyle bazen korkularıyla bazen de yaşama sevinci ile hayata tutunmaya çalışmak için gösterilen gayrettir.
Van Gogh tablolarına dair
Fırçayı kullanma tarzı, seçtiği fırça kalınlıkları ve baş döndürücü bir hızla çalıştığını açıkça belli eden fırça darbeleri izleyicinin gözünün tuval üzerinde neredeyse ressamla aynı hızda ilerlemesini sağlar. Dolayısıyla bir Van Gogh resmine bakma tecrübesi, adeta fiziksel ve duygusal bir gayret sergilemeyi gerektirir; özellikle de ressamın Arles dönemi olarak bilinen süreçten itibaren yaptığı tüm eserlerde bu durumu gözlemlemek mümkündür.
Sayfa 39 - Van GoghKitabı okudu
"Affediyorum" dedi Martin sabırsızca. "Affedecek bir şey olmadığı zaman affetmek kolay. Yaptığın hiçbir şeyin affedilmesine gerek yok."
Reklam
Martin kendi kendini sürgün etmişti. Uçsuz bucaksız zihin diyarlığında eve dönemeyecek kadar uzaklara seyahat etmişti.
Sonra ne oldu? Genellikle 'sonra' hiçbir şey olmaz. Çünkü her şey önceden olup bitmiştir. Kalan sadece olandan sonra olmayacak olandır.
Sükse zihninizi meşgul ediyor, haz sizi pençesinde tutuyor. Oysa insan ruhunun derinliklerindeki eğilimler doğrultusunda sevdiği şeyleri yaparsa mutluluğu bulabilir ancak.
Sayfa 39 - ykyKitabı okudu
Gerçekten özgür bir adamsa ve hiçbir kalıp üzerine uymuyorsa toplum onu anlama çabasını göstermeyi reddeder, uygun bir kişilik de bulamayınca dışlar; meğerki her zaman eksikliği duyulan jönprömiye rolünü zarafetle oynayabilsin.
Sayfa 61 - ykyKitabı okudu
Yüreğinin azıp taşmasını kötü görmemeli: İçinde ne varsa, utanıyordur Öyle bir insanın içinde olmaktan.
Dile getir duyduğun acıyı! Dert sustu mu Yüreğe dolar için için, yıkar yüreği!
Reklam
Kendini boşuna harcamış olur insan Dileğine erer de sevinç duymazsa. Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi, Yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa.
Okuduğu birçok kitap huzursuzluğunun daha da artmasına neden oldu. Her kitabın sayfası gerçeklik diyarına açılan bir gözetleme deliğiydi. Açlığı okuduklarıyla beslenip daha da artıyordu.
Bu kısa ömürlü mutlulukların cennetine girmeden önce eşikte durup gözyaşlarımı siliyorum.
Ama başlangıçta kibirle beslese de tiksintiyi, küçümsemeyi, hatta can sıkıntısını alt eden, hesaba katmadığı bir güç vardı: alışkanlık.
Ah, ne çocukluk, aşk, çiftleşme, evlilik ve ölüm hikayeleri var, hiçbiri de gerçek değil! Kıssalar, parlak sözler yordu beni.
"Zenginle yoksul kardeş değil midir?" diye sordu genç kral. "Öyledir." dedi adam. "Zengin kardeşin adı da Kabil'dir."
Reklam
Hayat bizi acımasızca sıkıştıran, hiç durmadan ruhumuzu acıtan zorlu bir iştir. Hayat bağlarının bir an gevşediğini hissettiğimizde basiretli bir dinginlik hissedebiliriz.
Yky yayıneviKitabı okudu