Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.32
Ebrus.
Ebrus.
@Withmoonlight
2927 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
400 syf.
8/10 puan verdi
Okuma etkinliği (#30096680) sayesinde okuduğum bir başka kitap daha. Stephen King'den okuduğum ilk kitap olan Kemik Torbası, üzerimde ne yazık ki pek olumlu izler bırakmamıştı. Bu nedenle kitapta sıkılacağımı sandım ama hiç de öyle olmadı. Tepki, okurken çok keyif aldığım ve hiç sıkılmadığım bir kitap oldu benim için.
Andy ve Vicky, paraya ihtiyaçları olduğu için iki yüz dolar karşılığında, bir örgütün ileri sürdüğü ilacın denemesine katılırlar ve bu deneyde birbirlerine âşık olurlar.
Üzerlerinde denenen bu ilaç onların üzerinde olağanüstü özellikler bırakır. İlerleyen zamanlarda evlenirler ve Charlie adında bir kızları olur. Annesi ve babası, Charlie'nin sadece bakarak bir cismin yanmasını sağlayabildiğini fark ettiğinde yaşamları boyunca devam edecek bir korkuya kapılırlar. Çünkü ilacı öne süren örgüt, Charlie'nin peşine takılmıştır bile...
Macera dolu ve keyifli olan, gerilim ve korku dolu değil ama ilgi çekici bir kitaptı fikrimce. Sayfaların nasıl akıp gittiğini anlayamadım. Mutlaka tavsiye ederim:)
Keyifli okumalar :)
592 syf.
·
Puan vermedi
Kemik Torbası, hem okuma etkinliği (#30096680) sayesinde okuduğum ilk kitap hem de Stephen King'den okumuş olduğum ilk kitap. Aslında öneriler üzerine ben de Medyum'la ya da Hayvan Mezarlığı'yla başlamak istemiştim ama bazı sebeplerden dolayı iki kitap da bir türlü elime geçmeyince, arkasını okuyup beğendiğim için Kemik Torbası ile başladım. Ancak kitabı bitirdikten sonra Stephen King'e başlamak için yanlış bir seçim olduğuna karar verdim.
Konusundan kısaca bahsedecek olursak: ünlü yazar Michael Noonan, karısının ölmesi üzerine toparlanamaz. Yazı yazmaya bir türlü devam edemez ve rüyalarında sürekli eşiyle gittikleri yazlığı ürkütücü bir biçimde görür. Bu rüyaların bir işaret olduğunu düşünerek Sara Laughs ismini verdikleri bu yazlığa gider. Gittiği zaman Mike'ın orada neler yaşadığını okuyoruz. Hem bu korkunç evle ilgili gerçekleri hem de eşinin kendisinden sakladıklarını öğrenecektir...
Kitabın korkunç kısmının daha ağır basmasını isterdim. Bazı bölümlerini heyecanla okudum, bazı bölümlerinde de sıkıldım ama son sayfalara doğru hız kazandı. Çok sevdiğimi söyleyemem ama sevmediğimi de söyleyemeyeceğim, ortalama bulduğum bir kitap oldu. Stephen King'in diğer kitaplarını çok merak ediyorum. Herkese iyi okumalar :)
368 syf.
8/10 puan verdi
Katiller çetesi serisinin dördüncü kitabı olan kötülük tohumları'nı sonunda ben de okudum. Serinin üçüncü kitabını sekiz ay önce okumuş ve Kötülük Tohumları elime geçmeyince uzun bir süre bu seriye bir ara vermiştim. Ama yarım bırakılacak bir seri olmadığının farkında olduğumdan kitabı pdf olarak okudum:) Neyse ki çok fazla şey unutmamışım.
Kötülük Tohumları benim için gerçekten oldukça heyecan verici bir kitap oldu. Karakterlerimizin geçmişini ve karanlık sırlarını öğrendiğimiz çok akıcı bir kitaptı. Başta Izabel'inki olmak üzere geçmişlerini okuyunca ve her şey itiraf edilince çok çok şaşırdım. Üstelik, nedendir bilinmez ama Nora karakterine ilk geldiği andan beri bir hayranlık besliyordum.
Kısaca, seri her zamanki hızı ve akıcılığıyla devam ediyor :):)
Okur Takip Önerileri
218 syf.
7/10 puan verdi
Dostoyevski okumaya Kumarbaz'la başlamıştım, Beyaz Gecelerle de devam etmek istedim.
Beyaz Geceler, hayalperest karakterimizin 'beyaz geceler' diye adlandırdığı zamanda sokakta dolaşırken, Nastenka isimli bir kadınla tanışmasıyla başlar. Buluşmaya karar verirler ve birbirlerine hayat öykülerini anlatırlar. Nastenka, sevdiği adamı bir senedir beklemektedir ancak hayalperest karakterimiz elinde olmadan Nastenka'ya âşık olmuştur bile...
Beyaz Geceler gerçekten güzel bir uzun hikâyeydi. Sonu beklemediğim bir şekilde bitince şaşırdığım, bu nedenle de daha çok sevdiğim bir kitap oldu.
Kitabı Can Yayınları'ndan okuduğumu belirtmek isterim ve oldukça beğendiğim bir çevirisi vardı :)
Okurken keyif alacağınızı düşündüğüm bir klasik, tavsiye ederim.
416 syf.
10/10 puan verdi
Alex, yedi yaşındayken markette tanıştığı o çocuğu halüsinasyon sanmıştı çünkü markette yaşananlardan sonra ne annesi ne de başka biri o çocuktan söz etmişti. Ancak on yıl sonra Alex on ikinci sınıfa yeni bir okulda başladı ve marketteki o çocuğu yeni okulunda gördü. İlk başta biraz ürktü, şaşırdı. Çünkü onun gerçek olup olmadığını bilmiyordu, çünkü Alex şizofreniydi.
Seni Ben Uydurdum, ne yazık ki keşfedilmemiş bir kitap ama ben popülariteyi fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum. Yazar bazı yerlerde o kadar ters köşe yaptı ki, sindirmek için biraz beklemeye ihtiyaç duydum. Alex de Miles da çok ama çok sevdiğim karakterler oldu. Bence kitaplarda Miles gibi bir erkek karakter bulmak çok zor, hazır onun gibi bir karaktere rastlamışken sindire sindire okudum bu kitabı.
Kitap beni çok etkiledi çünkü olaylara bir şizofreni hastasının gözüyle bakıyoruz ve dolayısıyla biz de okurken neyin gerçek, neyin yalan olduğunu bilmiyoruz. Çok şaşıracağınız duygu yüklü bir kitap. Bence sizi de çok etkileyecek. Bir şans verin ve yarıda bırakmayın derim :):)
260 syf.
9/10 puan verdi
Bu kitabı satın almamın en büyük sebebi, kitabın arkasında yer alan New York Times'ın yorumu oldu:
"Kadın sesinin değeri ve susturulduğunda neler kaybedileceğine dair güçlü mesajlar içeren farklı bir roman yaratmak için, edebiyatın geleneksel tarzlarını etkili bir şekilde birleştiriyor."
Judith dört yıl önce arkadaşı Lottie ile birlikte kaybolur. İki yıl sonra geri döndüğünde Lottie'siz ve dilsizdir. Konuşamadığı için dışlanır, lanetli olarak görülür.
Kitap Judith'in ağzından, sevdiği erkeğe (Lucas'a) yazılmış. Şiirsel ve akıcı bir anlatımı var. Gerçekten güzel ve etkileyici bir kitap. Karakterler de çok güzel yaratılmış bence. Judith ve Lucas arasındaki ilişki yüreğimi burktu, ikisine de bayılarak okudum kitabı.
Yaşanan o kadar olaydan sonra böyle bir sonu olması da beni çok mutlu etti. İçinden çok anlamlı dersler çıkarabileceğiniz, vurucu bir kitap. Tavsiye ederim:):)
214 syf.
·
Puan vermedi
Yaban, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra memleketinden ayrılan ve kolunu kaybetmiş bir subay olan Ahmet'in, arkadaşı Mehmet Ali yardımıyla iç anadoluda bir köye yerleşmesini, köy halkını, subayın kendine hiç benzemeyen geri kafalı insanlarla nasıl yaşayabildiğini ve orada rastladığı genç bir kıza olan sevdasını konu alıyor.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, yaşanan savaşların halkı nasıl etkilediğini ve insan davranışları üzerinde nelere sebep olabileceğini çok güzel anlatmış. Kurguladığı karakterleri o döneme göre çok gerçekçi yaratmış. Kısacası yaban, sevdiğim ve okurken sıkılmadığım bir kitap oldu. Tavsiye ederim.
264 syf.
·
Puan vermedi
Her şeyin göründüğü ya da duyulduğu gibi olmadığını anlatan bir başka kitap.
Alice Hakkındaki Gerçek, bence acımasızca yazılmış ve içinde bolca acımasız karakter bulunduran bir kitap.
Elaine Odea'nın partisinde yaşananlar, Alice Franklin'in adının çıkmasına neden olur. Alice hakkındaki söylentiler bir hayli hızlı yayılır. Herkes; doğru olup olmadığını bilmeden, sorgulamadan başkasından duyduğu bir bilgiyi mutlak doğru olarak kabul edip etrafa yayar, acımasızca şeyler yapar...
Gerçekten çevreye ve insanlara olan bakış açınızı olumlu anlamda değiştirebilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bu kitap, birini yargılamadan önce iki kez düşünmenize sebep olacak olaylar içeriyor.
Beni etkileyen, güzel bir kitaptı ama bence yazar sonunu yapamamış. Keşke olaylar kesin bir sonuca ulaşsaydı.
Yine de gözünüzü dört açmanızı ve her şeyin göründüğü ya da duyulduğu gibi olmadığını haykıran, etkileyici ve güzel bir kitap oldu benim için.
208 syf.
10/10 puan verdi
2. Dünya Savaşı sırasında babası komutan olan Alman bir çocuk ile tellerin arkasında kalmış, aç, çelimsiz ve Yahudi olan bir başka çocuğun hikayesini en çarpıcı biçimde anlatan harika bir kitap.
Bu iki çocuğun arasında kurulan dostluk ve özellikle de kitabın o ağlatan sonu okuyan herkesi en derin biçimde etkileyecek.
Çevreye karşı daha duyarlı olmayı, empati kurmayı, bazı şeylerin değerini kaybetmeden anlamayı ve bunlar gibi pek çok şeyi en güzel biçimde ögreten; etkisinden uzun süre çıkamadığım, muhteşem bir kitap oldu benim için. Herkes okumalı.
126 syf.
·
Puan vermedi
Genç Werther'in Acıları, basıldığı dönemde bir intihar akımına sebep olmuş. Bunu öğrendiğimde zaten var olan kitabı okuma isteğim ikiye katlandı ve çok geçmeden ben de Goethe'nin üslûbunu tattım.
Werther'in nişanlı bir kadın olan Lotte'ye aşık olmasını, çektiği acıları arkadaşı Wilhelm'e yazdığı mektuplar eşliğinde okuyoruz. Lotte nişanlı olduğundan, Werther tüm sevgisini hep içinde yaşar. Çektiği acıların, yaşama isteksizliğinin sebeplerinden biri de budur: yaşadığı duyguların ağırlığı.
Werther karakteri aslında Goethe'dir. Goethe, bu romana gerçek hayatından pek çok şey katmıştır.
Kitaba sadece bir aşk romanı olarak bakmak pek doğru olmaz çünkü toplumsal değerler ve intihara doğru yavaşça sürüklenen bir insanın psikolojisi üzerinde fazlasıyla durulmuş. Yani edebi olmasının yanı sıra felsefe ve psikoloji de ele alınmış.
Yazarın üslûbunu da kitap kadar sevdim, tavsiye ederim.
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021121,7bin okunma
782 syf.
·
Puan vermedi
Unutulan kraliçe, benim alıştığım tarihi aşk romanları gibi değildi. Daha politik ve siyasi olayları içeren, V. Henry zamanlarında geçen gerçek bir hikayeydi. Hatta siyasi olaylar o kadar fazlaydı ki bu romana sadece tarihi aşk demek doğru olmazdı.
Yazarın diline bayıldım ama kitabın içinde bir sürü yazım yanlışı da gözüme çarptı.
Olaylar çok hızlı bir biçimde ilerliyordu ama zaman hiçbir şekilde belirtilmiyordu.
Örneğin yüzüncü sayfada karakter on beş yaşındaysa, iki yüzüncü sayfada 17 yaşında oluyordu ve yazar aradan yılların geçtiğini hiç belirtmiyordu.
Arada karakterlere de yaptıkları tercihlerden dolayı sinir oldum.
Yine de V. Henry döneminde geçen, Paris'in havasını taşıyan, biraz politik olaylar, biraz da aşk içerip gerçek olayları anlatan tarihi bir kitap okumak isterseniz tercih edebilirsiniz.
320 syf.
6/10 puan verdi
Bugün Farklı Olacak, hem ismine hem de kapağına vurulduğum bir kitap.
Bay Kinney, ögrencilerinden bir günlük yazmasını ister ve toplar. Bu günlükleri kendisi dahil kimsenin okumayacağını, rahatça yazmalarını söyler. On yıl sonra bu günlüklerini öğrencilerine tekrar gönderecek, onlardan lise yıllarında istedikleri şeylere kavuşup kavuşmadığını, hedeflerine ulaşıp ulaşmadığını, şimdiki halleriyle eskiden olmak istedikleri kişiyi kıyaslamalarıni isteyecektir.
Parker bu günlükleri düzenleme görevini alır. Düzenlerken bir öğrencinin ismi gözüne takılır ve merakına yenik düşer. Bu günlük eski öğrencilerden biri olan Julianna'nındır. Julianna ve Shane kasabanın efsane olmuş hikayelerindendir. Söylentiye göre fırtınalı bir günde trajik bir kazaya uğrayıp hayata veda etmişlerdir. Ama her şey göründüğü gibi değilse, her şey söylentilerden de ibaret değildir.
Kitabın sonlarında çok şaşırdım. Parker'ın günlüğü okuyup okumadığını söylemeyeceğim, merak ediyorsanız okuyun:)
336 syf.
10/10 puan verdi
Bu kadar iyi olmasını beklemiyordum. Popüler kitaplar çok övüldüğü zaman beklentilerimiz yüksek olur. Bu nedenle çok sevilen kitapları okuduğumda çoğunlukla beklediğim kadar iyi bulmam, abartıldığını düşünürüm. Lola ve komşu çocuk, Kemikler Şehri gibi kitaplar da hevesimin kurbanı sanırım. Bu yüzden herhangi bir kitabı okurken hiçbir şey beklememeye çalışırım.
Mucize'de öyle olmadı ama. Başlarken çok hevesliydim ve tüm beklentilerime rağmen kitaba BAYILDIM!
August sıradan bir yüze sahip olmasa da fazlasıyla sıradan bir kişiliğe sahiptir. 5. Sınıfa kadar evde eğitim görür ama 5. sınıfta okula başlar. Kitapta august'un bu süreçte yaşadıklarını okuyoruz ama basit anlatımıma bakmayın lütfen; kitap kusursuz.
Romanı sadece august gözünden okumuyoruz. Farklı karakterlerin gözünden de bakıyoruz olaya.
Çevreye karşı daha duyarlı olmanızı, daha iyi empati kurabilmenizi sağlayacak harika bir kitap. Kendinize bir iyilik yapın ve okuyun:)
490 syf.
8/10 puan verdi
Kan ve Yıldız Işığı Günleri, Duman ve Kemiğin Kızı serisinin ikinci kitabı. İlk kitabı başarılı bulup seriye devam etmek istemiştim ama okurken duygularımın bu kadar hızlı değişmesine ben de şaşırdım.
Kitabın ilk yarısı bana çok sıkıcı geldi çünkü benim açımdan pek kayda değer bir olay olmuyordu. Ama yarısından sonra o kadar etkileyici olaylar yaşandı ki bitmesin istedim. Akiva ve karou arasındaki uçurum, çaresizlikleri (özellikle Akiva'nın çaresizliği)...
Akiva benim zaten sevdiğim bir karakterdi ve bu kitapla beraber ona olan sevgim ikiye katlandı. Karou'yu severdim ama bu kitapta ona olan sevgim biraz düştü çünkü her olaya sadece kendi gözünden bakıyor, biraz da Akiva'yı anlamaya çalışsa olacak gibi ama anlamaya çalışmıyor.
Çok etkileyici bir devam kitabıydı bence, üçüncü kitabı okumak için sabırsızlanıyorum.
444 syf.
7/10 puan verdi
Duman ve Kemiğin Kızı melekleri konu alan bir fantastik roman. Hevesle başladım ve hevesime rağmen beni hayal kırıklığına uğratmadı, beklentimi karşıladı.
Değişik bir kurgusu vardı. Kitap içinde şaşırdığım bir sürü sahne vardı bu kitabı daha çok sevmeme neden oldu.
İkinci kitabı okuduktan sonra bunun aslında yalnızca bir hazırlık kitabı olduğunu anlayacaksınız. Olayları ve karakterleri daha iyi tanımamıza yardımcı olan, yazarın yarattığı dünyaya ısınmamızı sağlayan bir kitaptı.
Madrigal ve Akiva'nın sahneleri beni çok etkiledi :):)
Genel olarak güzel bir kitaptı. Değişik tarzda bir melek kitabı okumak istiyorsanız bir bakabilirsiniz.
