Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sisyphos

128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Sokağın arasından zar zor sıyrılıp haykırdım: "Cehennemin ne mükemmel bir parodisi ama!" Uzun bir zamandır inceleme yapmayı bırakmama rağmen bu kitap hakkında bir kaç şey söyleme gereği buldum kendimde. Uykusuzluk, umutsuzluk, ölüm, hiçlik temalarının işlendiği bu son kitapta Emil Cioran'ın diğer kitaplarından derlenen aforizmaları ve
Emil Michel Cioran - Uykusuzluk Göğünde Bir Dolunay
Emil Michel Cioran - Uykusuzluk Göğünde Bir DolunayOnur Varolun · Çizgi Kitabevi · 201862 okunma
Reklam
132 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
218 günde okudu
Etki alanı onu yönlendirenler tarafından dört duvarla çevrilmiş insan özgürlükten söz ederken, yaşama tutunma çabasını umutsuzluğun kör zeminine inşa eden de onların yüzüne gerçekleri söyleyenleri karamsar olmakla suçluyor. Denememizin konusu bunun savunmasıdır onun için öncelikle yazarımıza bir göz atmamız gerekiyor. Varoluşçu bir filozof ya da
Denemeler
DenemelerAlbert Camus · Say Yayınları · 1998521 okunma
416 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 günde okudu
"Acı çeken hiç kimse eskisi gibi değildir." Acı çekmenin merkezine değişimin ulussal taşları yerleştirilmiş. Varolma biçimini en iyi hissedebilme yetilerinden biri olan acı çekmek, bir insanı ne kadar değiştirmişse işte o kadar değişmiştir Pavese. Kadınlardan nefret edecek kadar değişmiştir.. Yaşama sanatını 1950 yılına kadar devam ettirebilmiş, yalnızlığın ete kemiğe bürünmüş bir hali olarak yazmaya sığınmıştır. Tam 15 yıl boyunca yazdığı günlüklerden derlenen bu kitap, Pavese'nin ölümünden iki yıl sonra basılabilmiştir. Eleştirmen olmanın verdiği ayrıcalıkla acının ve yalnızlığın dışavurumunu çok iyi bir şekilde betimlemiştir. Onun kitabını mükemmel yapan şey, kayıtsızlığı kendine model edinmiş bir insanın hayat karşısında ondan bir şey beklemeden yazabilme özgürlüğünün gücüdür. İşte söylemek istediğim, budur taşlara milyonlarca yıl değişmeden dayanabilme olanağı veren. Ama kayıtsızlık ile umursamamak bir değildi onun gözünde çünkü o hiçbir zaman dünyayı umursamadan hayatın tadını çıkarabilen biri değildi. Bu kitap âdeta 15 yılda yalnızlık içinde acı çeken bir ruhun dünyayı anlamlandırabilme çabasına girişmesi ve en sonunda da pes etme şeklinin somut bir örneğidir. Sonunda bunun olacağı belliydi çünkü insan her zaman acıya yenik düşer ve bazıları sadece daha erken terkeder dünyayı, acı çekmekten vazgeçtikleri için. İşin kötü tarafı daima şu olur; acı çekmek bir işe yaramaz ve acını dışa vurmak hafifletmez.
Yaşama Uğraşı
Yaşama UğraşıCesare Pavese · Can Yayınları · 20152,039 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
81 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
"İnsan da, yaşam da saçmadır, boşunadır, rastgeledir, sağlam hiçbir şey yoktur, ama yine de yaşamak gerektir." Alber Camus, intiharı kısaca böyle özetler, ya da daha da açıklayıcı olmasını isteyenler için ise şunu söyleyebiliriz: “Hayat aslında yaşamaya değmeyecek kadar saçmadır, ancak bununla birlikte yaşamak gerekir." Kitabın
İntihar
İntiharEdouard Leve · Sel Yayıncılık · 20212,755 okunma
104 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Fernando Pessoa'nın ölümünden sonra sandığından çıkan binlerce sayfalık aforizmalardan derlenmiş bu kitap, Pessoa'ya yeni başlayanlar için ideal bir kitap. Huzursuzluğun kitabı'ndan çokça alıntılanıp, farklı isimler kullanarak yayınladığı eserlerinden de bölümler bulunmakta. Aforizma tarzında ki yazılardan oluştuğundan herhangi bir konu bütünlüğü yok, genellikle Pessoa'nın ruhsal durumundan bahseden aforizmalardan bir araya getirilmiş. Kitap hakkında söylenecek pek fazla bir şey yok aslında dediğim gibi yeni başlayanlar için Pessoa'ya giriş için fragman niteliğinde. İncelemeye bir Pessoa sözü ile veda: "Olduğum kişi ile olmak istediğim kişi arasında bir boşluğum.."
Başıboş Bir Yolculuktan Notlar
Başıboş Bir Yolculuktan NotlarFernando Pessoa · Kırmızı Kedi Yayınları · 20151,306 okunma
Reklam
122 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"İnsanların sözlerini anlamadım hiç Tanrıların kollarında büyüdüm ben." Hyperion incelemesi için bu söz hemen hemen bütün kitabı özetler nitelikte. Ama öncelikle Hyperion'u anlayabilmek için biraz yazarın hayatını bilmek gerekir. Johan Cristian Friedrich Hölderlin(1770-1843) Hölderlin, Alman Klasik çağın ve romantizm akımının en
Hyperion I
Hyperion IFriedrich Hölderlin · Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları · 1990342 okunma
125 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
"Sevgili dostum, hayat dediğin nedir ki? Denizde yüzen bir gemi... İnsanın mutlak olarak tek bildiği bu geminin bir gün alabora olacağıdır. İşte buradayız. Sadık komşular olmuş iki, eski gemi... Ve bana uzattığın elin, beni “alabora olmaktan” kurtarmak için yapabileceğinin en iyisini yaptı. Öyleyse yolculuğumuza devam edelim, birbirimiz
Hayat Dediğin Nedir ki?
Hayat Dediğin Nedir ki?Friedrich Nietzsche · Aylak Adam · 20171,441 okunma
445 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
260 günde okudu
"MODERN İKTİDAR BÜYÜK GÖZALTIDIR!" Gözaltı kavramından ne anlıyoruz, ya da ne sonuçlar doğurduğu hakkında bir fikri olan var mı? İşte bunun için en uygun kitap olarak önereceğim bu eseri biraz açıklama zorunluluğu hissettim kendimde. Michel Foucault 20. Yy'ın en büyük beyinlerinden biri bana göre, kitabında bahsi geçen gözaltı şöyle
Hapishanenin Doğuşu
Hapishanenin DoğuşuMichel Foucault · İmge Kitabevi Yayınları · 20131,127 okunma
240 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
272 günde okudu
İncelemeye başlamadan önce şunu belirtmek istiyorum: Toplum tarafından yanlış bilinen bir şey vardır, bu "Ahlak" ile "Etik" kavramlarının birbirine karıştırılmasıdır ya da aynı olduğu varsayılmasıdır. İkisi birbirinden farklıdır. Etik, daha çok toplumsaldır ve kuralları evrensel niteliktedir, yasayla uyum içindedir ve
Nikomakhos'a Etik
Nikomakhos'a EtikAristoteles · Say Yayınları · 20141,005 okunma
520 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Martin Eden, aslında insanların ikiyüzlü olduklarını anlatan en iyi romanlardan bir tanesi. Martin Eden, aşık olduğu onun uğruna her şeyi yaptığı kadının bile ikiyüzlü aşağılık bir insan olduğunu, insanların tutunduğu saçma ideolojilerinin bireyi nasıl bir kaosa sürüklediğini anlatan para için yazılmış bir romandır. Martin'in intihar etmesine neden olan şey hayata dayanamaması değildi onu intihara sürükleyen şeyin, bir zamanlar anlam yüklediği her şeyin onun için bir değerinin kalmamasıydı. Şu an bu kitap için sayfalarca yazı yazabilirdim ama ne yazık ki bunun benim için hiç bir anlamı yok ve ulaşabildiği insanların okudukları zaman hiçbir fikrini değiştirmediği için fazla yazmanın herhangi bir gerekçesi de yok benim için.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,8bin okunma
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kadınların okumaması gereken bir kitap :) Hiç tavsiye etmiyorum. "Kadınların zihinsel olsun bedensel olsun, büyük işler için yaratılmamış olduklarını anlamak için görüntülerine bakmak yeterlidir. Onlar hayatın cefasını yaptıklarıyla değil katlandıklarıyla çekerler. Borçlarını doğum sancı­larıyla, doğurdukları çocuğu bakıp büyütmeleriyle, sabırlı ve neşeli bir yoldaş olmaları gereken erkeğe itaatleriyle öderler. Onlar için değildir en yoğun ıstıraplar ve neşeler, büyük güç ve metanet gösterileri değildir onların payına düşen. Onların hayatı erkeğinkinden daha sakin, daha yumuşak ve daha önemsiz bir şekilde sürmeli ve esas itibariyle ne çok fazla mutlu ne çok fazla mutsuz olmalılar." İşte Schopenhauer'un kadınlar hakkında genel görüşü budur. Genellikle bu kitabında kadın doğası üzerinde yoğunlaşır yazar. Bunu belli başlı çözümlemelerle dile getirip kadınla erkek ilişkileri üzerinde bir uzlaşıya gitmeyi amaçlar. Aslında düşünüldüğü zaman haklı olduğu çok konu var ama bir erkek olarak kadınlar hakkında ne kadar konuşsa da onları sadece kendi gözünde tutarsız bir değerlendirmeden öteye gidemez.
Aşka ve Kadınlara Dair (Aşkın Metafiziği)
Aşka ve Kadınlara Dair (Aşkın Metafiziği)Arthur Schopenhauer · Say Yayınları · 202013,3bin okunma
160 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
"Dinle küçük adam!!! Herkesin maskesini kuşanıp varoluş alanında saf aldığı bu dünyada senin gibi olan binlerce insan var. Şimdi büyük olanların bir zamanlar senin gibi küçük olduğunu unutma onlar sadece senden daha istekliydiler ve senin ulaşabildiğin sahtekarlığa bir adım daha çok yaklaşmış olmaları toplumda büyük adam olarak anılmalarına neden oldu sadece. Her şeyi çok bilmişliğinle göz kamaştırıyorsun doğrusu küçük adam. Tarih senin gibi binlercesini gördü, şimdi toprak altında olanlar bir zamanlar senin gibi küçük adam olduğunu kabullenemeyenler ve hatta bunu bilmeyenlerdi. İsteminin ardında boyun eğme ve itaat yatıyor, eylemlerini korkuların belirliyor malesef küçük adam. Herhangi bir etnik gurubun ardına sığınıp diğerlerini dışladın ve hatta onlara büyük acılar çektirdin. Şimdi içinde bulunduğun uykundan uyan ve yanılsamalarına bir son ver! Farklı değilsin, hiçbir zaman da olmadın malesef, sadece öyle olduğunu varsaydın. Dünyaya gelen her insanın bir gün öleceğini ve herkesin etten kemikten olduğunu unutma. İhtiraslarının hiçbir anlamı yok zamanı gelince sende mutkaka unutulmaya mahkûm olacaksın.." Kitabın başından sonuna kadar insanın asıl olan yüzünü ironik bir şekilde anlatan yazar, Küçük adamı yani insanı acımasızca gözler önüne seriyor. Olmasını istediği gibi değil de asıl olan insanı anlatıyor, acımasız tarafı da budur. Muhteşem analizler yer alıyor kitapta bunun nedeni ise yazarın hem dünyanın en çalkantılı zamanlarında yaşamış olması hem de psikanalizle uğraşması olarak görülebilir. Mutkaka okunması gereken kitaplardan. İyi okumalar diliyorum herkese...
Dinle Küçük Adam
Dinle Küçük AdamWilhelm Reich · Avrupa Yakası Yayınları · 201213,1bin okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"Fransa'da ya da bütün dünyada bir yahudi, hayat korkusu içinde titredikçe hiç bir fransız kendini güven altında sayamaz!!"der Sartre kitabının son kısmında. Yahudilerin sürgün edildiği aşağılandığı bir zamanda 1945 yılında bu kitabını yazar. Antisemit: Yahudilerin bazı haklarını kısmak, onları kimi ekonomik ve sosyal görevlerin dışında tutmak, yurttan kovmak ya da büsbütün yok etmek gerektiği düşüncesi ya da kısaca, yahudi düşmanı olarak tanımlanır. Yazarın o zamanki yahudileri göz önünde bulundurarak konumlarını, yasayislarini ele alip demokratlar topluluğu olarak nitelendirdiği yahudileri bir büyük patlamanın eşiğinde olduğunu ve geri dönüşlerinin diğer halklar için iyi olmayacağını anlattığı kitabı;"yahudilerimiz sürgünden öyle bir hıncla geri dönecekler ki, antisemitizmin yeniden hortlamasından korkulur." Cümlesinden bile açıkça anlaşılıyor. Hem korku hem dışlama hem de yadırgamama sonucu bu kitabı yazmayı düşünür. O zaman da Almanların yahudilere bakışı buydu çünkü, yahudi yahudi olarak kötüdür, dokunduğu her şeye bir kötülük, şeytanın bildiği iğrenç bir şey bulaştırır inancı mevcuttu. Sartre yahudilerin çektikleri zorlukları toplum tarafından nasıl dışlandıklarını o zaman ki tutumlarını ele alır sanırım bu zamanın yahudilerini görmüş olsaydı çok farklı bir düşüncesi olurdu yahudilere karşı..
Özgür Olmak
Özgür OlmakJean-Paul Sartre · Toplumsal Dönüşüm yayınları · 1998126 okunma
114 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Söyleyeceğim pek bir şey yok sadece diğer kitaplarındaki kadar güzel şiirler olmadığını söyleyebilirim. Ama bu kitabında geçen çok güzel bir şiiri buraya yazmayı istiyorum çünkü diğerlerinden daha derin ve kendi ruh halini yansıttığını düşünüyorum. ............ Annem gidip sorsun bari okuldaki durumumu tanrıya Kızınız öfkesi koşunca yakalayamıyor hanfendi Kalbi delik, dikizliyor durmadan hayatı ordan. Kızınız lekelere peygamber oldu hanfendi Çarmıhı gevşemiş, çivi arıyor Kızınız kendini limon küfü sanıyor karıncalara karşı Küfrediyor "iyi ya" diyor sonra Edip Amcası gibi Kaçsınlar puştlar. Kızınız manayı fazla zorluyor Terkibinde takriben 1503 litre tuz ruhu var. Hangi mana dayanır aside hanfendi, eriyor. Olmuyor hanfendi olmuyor Sizin bu kızınız var ya kendini yangın kovası sanıyor Siz orda uyuyun hala. Dünyamızın üstünde bütün ruhlar uyurken Annem uyandırılıyor uykusundan Üzgün dönüyor hep cennete veli toplantısından. Şiir icabı bunlar hep, gerçek hayatta olmuyor. İyiyim falan diyorum sana ama Bunlar hep sen yanımda olmadığından... İyi okumalar..
Pulbiber Mahallesi
Pulbiber MahallesiDidem Madak · Metis Yayıncılık · 20079,1bin okunma
88 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Öncelikle kavramlar hakkında bazı bilgileri vermekte yarar vardır. Mantık ve diyalektik antik dönemde eş anlamlı olarak kullanılan sözcüklerdi yalnız Schopenhauer, bunların arasında az da olsa fark olduğundan Mantık yerine Diyalektiği kullanmıştır. Mantık, aslında; özerinde düşünme, hesaba katma ve tutarlı konuşma sanatıdır. Diyalektik ise daha çok tartışma, karşılıklı konuşma olarak bilinir. İlk olarak Diyalektik terimini Platon kullanır. Eristik ise, Kazanma amaçlı tartışma bilgisi, tartışmaları kazanma sanatı. Eris Yunan mitolojisinde anlaşmazlık tanrıçasıdır. Schopenhauer, bu kitabında tartışma kültürünü ele almıştır. İnsanların tartışırken sürekli kendini haklı bulma ve karşı tarafı yenme güdüsü olduğunu aynı zamanda tartışma için doğru veya yanlışın değil kişinin kendi fikrini körü körüne savunduğunu yazmıştır. Bunları 38 bölümden oluşan "Hileler" adı altında yazmıştır. İnsanlar istediklerinde savunduğu şey doğru ya da yanlış olmasının öneminin olmadığı sadece iyi savunduğu zaman her zaman tartışmayı kazanabileceğini iddia eder. Bunun için zaten Eristik terimini kullanır çünkü üstün gelme amaçtır bu tartışma biçiminde. İnsanlar aslında tam da kitapta anlattığı gibi bir durum içindeler. Kimse doğruyuğu yanlışı öğrenmenin peşinde değil sadece belli başlı ideolojilere körü körüne bağlanıp, diğer insalardan üstün olduklarını düşünürler. Tartışma kültürü kesinlikle yok çünkü bir şeyi bildiğini sanan bir insana hiçbir şey öğretemezsin. Schopenhauer, kitapta buna çok güzel değinmiş ve mutlaka okunması gerekilen kitablardan bir tanesidir... İyi okumalar.
Eristik Diyalektik
Eristik DiyalektikArthur Schopenhauer · Sel Yayıncılık · 20112,400 okunma
89 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.