Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çok iyi anlatmamış mı?
Belki kadın ve erkek cinsleri sanıldığından daha akrabadır birbirine; dünyada o büyük devrimi gerçekleştirecek şey, belki de erkekle kadının duygu çıkmazlarından ve isteksizliklerden kendilerini kurtararak karşıt cinsler değil de, kardeş ve komşular olarak birbirlerini aramaları, insan kimliğiyle bir araya gelmeleri, kendilerine doğuştan yüklenen o taşınması zor cinselliği ağırbaşlılık ve sabırla taşımalarıdır.
En küçük bir edep belirtisi ya da en azından bir ağırbaşlılık bile kalmamış burada. Bu durumun nedeni, yalnızca, kalplerin kin tutup bozulması, asaletin kaybolması, dinin yıpranması, arsızlığın ortalığı kaplaması, düşüncenin ortadan kalkması, saygının yok olması, siyasetin bozulması, herkesin kötü ve ahlaksız şeyler yapmakla böbürlenir hale gelmesidir. Hayatıma yemin ederim ki, tavizsiz siyasetçilerin ve bilgisi ile [Allah'a] tapanların bulunmayışından, hayâ sahibi ve iyi ahlaklı kimselerin bozguna uğramasından, haksızlığın ve düşmanlığın insanlar arasındaki ilişkilerin temel hareket noktası olmasından dolayı dünyanın albenisi artmış ve geçimi sürdürmek son derece güç bir hale gelmiş olmasaydı, dünyanın iyi hali ve güzel gelenekleri hiçbir zaman ortadan kalkmayacaktı
Reklam
Sessizce olsa da belli edilen o sürekli tedirginlik, o garip, öfkeli sabırsızlık, kimi zaman kazara ağızdan kaçırılan temelsiz, sayıklamayı andıran, hepsinden şaşırtıcısı en gerçekçi kafalarda yer etmiş gibi görünen umutlar, hepsi bu yere olağandışı bir görünüm ve nitelik verirdi; bunca kendine özgü olmasının sebebi de buydu belki. İnsan ilk bakışta bile, bu gibi şeylerin hapishanenin öte yanında olmadığını anlardı. Buradakilerin hepsi birer hayalciydi, bu hal hemen göze çarpardı. Hayal kurmak onlarda hastalık halini almıştı. Gerçekten, hayal kuran mahpusların çoğu kederli, somurtkan, hasta gibiydiler. Çoğu sessiz, içlerinde nefret derecesine varmış bir husumet besleyen, umutlarını açığa vurmaktan hoşlanmayan adamlardı. Saflık, samimilik küçümsenirdi. Umutların gerçekleşmesi ne kadar imkânsızsa, hayalci de bu imkânsızlığı ne kadar fazla hissederse, o ölçüde inatla, safça bu hayallere dalar, bunlardan bir türlü vazgeçemezdi. Kim bilir, belki aralarında içinden utananlar da vardı. Çünkü ağırbaşlılık, yumuşaklık, kendi kendisiyle içten içe alay etme, Rus ruhunun başlıca özelliklerindendir… Belki de kendilerine karşı duydukları bu sürekli hoşnutsuzluk yüzünden bu adamlar birbirleriyle gündelik temaslarında bu kadar sabırsız, hoşgörüsüz, birbirine karşı bu derece alaycıydılar. Bazen aralarından biraz daha saf, daha sabırsız olanlardan biri ortaya çıkıp da herkesin içinde hayal ve umutlardan söz etmeye başlayınca, başkaları hemen lafı ağzına tıkıp onu kabaca tersler, bu safdille alay ederdi; ama bana öyle geliyor ki, ona saldıranlar umut beslemekte, hayaller kurmakta bu gevezeden fersah fersah ileri giderlerdi.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Twitter komşum yillar gectikce düşünceler ağır geldigi icin mi agirbasli oluyoruz demis. Düşündüm... Bu bezginlik, yorgunluk,tukenmislik, bir umursamama hali adeta.. Fakat gercekte agirbaslilik ( vakar) bence muhtesem bir olgunluk aşaması. Gectiginiz yollarda neler yaşadınız ne zorluklar gördünüz? Halden anlama basliyor ki ondan bu sakinlik.. Yola, yolcuya saygi.Daha hoşgörülü, esnek, pozitif destek sagliyan biri yapiyor insani...
Aşk, insana vakar, ağırbaşlılık, hatta güzellik verir.
Reklam
''Tehlike ve felaket anlarında ağırbaşlılık ve huzuru korumanın milli özelliklerimizden olduğu unutulmamalı, umutsuzluk ve bezginliğin akla getireceği aşırı ve tehlikeli emel ve tasavvurlara, vatanın yüksek çıkarları feda olunmamalıdır.''
Yalnızca gerçekten acı çekenler tam anlamıyla bir ağırbaşlılık sergileyebilirler.
Allah'ın kullarına karşı sakin ve yumuşak huylu olun...
Allah, yarattıklarına daima yumuşak davranır ve yumuşak davranılmasını sever, şiddet ve kabalık karşılığında vermediğini nezaket ve ağırbaşlılık karşılığında verir. (Ebû Dâvud, "Edeb", 11)
Sana özgü, içinde zaten olan samimiyet, ağırbaşlılık,çalışkanlık, hazlardan kaçınma, yazgına düşenlerden şikayet etmeme, azla yetinme; nazik, özgür, gayretli birisi olma, gevezelik etmeme ve düşüncelilik gibi özelliklerini açığa çıkar. Doğuştan sahip olmama veya yetersizlik gibi bahanelere başvurmadan ne çok erdemi açığa çıkarabileceğini kavrayamıyor musun? Hayır, hala bilerek kaçınıyorsun bundan. Yoksa doğuştan sahip olmadığın nitelikler midir seni söylenmeye, paragözlüğe, dalkavukluğa, zayıf bedenini suçlamaya, pohpohlanmaya, böbürlenmeye kafa karışıklığına zorlayan? Tanrılar adına, hayır! Uzun zaman önce kendini bunlardan kurtarabilirdin. O zaman zihninin yavaşlığı ve kavrayış kıtlığın yüzünden suçlanabilirdin belki. Böyle bir durumun da tembellikle keyfini sürmen değil, sebat ve çalışmayla üstesinden gelmem gerekir.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.