Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sahipsiz mektuplar! Ölü insanları çağrıştırmıyor mu? Yapısı gereği ve bahtsızlık sonucu soluk bir umutsuzluğa sürüklenmiş bir adam hayal edin... Sürekli bu ölü mektuplarını elden geçirip alevlerin arasına atılmaları için onları sınıflandırmak kadar bunu perçinleyecek başka bir iş olabilir mi? Her yıl yığınla yakılır bu mektuplar... Kimi zaman, katlanmış mektubun arasından solgun memur, bir yüzük çıkarır ;onu takmış olan parmak belki de mezarda çürümektedir... Yardıma yetişsin diye yollanmış bir banknot -onunla rahatlayacak kişi ne bir şey yer ne açlık duyar artık- Yeis içinde ölenlere merhamet, umutsuzluk içinde ölenlere umut, çaresizlik içinde boğulanlara müjde... Yaşam için yola çıkan bu mektuplar,ölüme koşarlar. Ah Bartleby, ah insanlık...
Ah Mekke… Eski adıyla Bekke;yani gözyaşı vadisi…. Bugün gözlerden vadilere yaş akmaya başladı Ve sanırım bu yaşlar daha çöpe akacak Ta ki bütün insanlık bu gözyaşı vadisinden yıkanıp geçesiye kadar….
Reklam
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Mobbing Bank Diyor ki;
Kuklalar Arasında ki Kör Dövüş Kuklacı ile savaşan bir tek Mustafa Kemal Atatürk'ü tanıdı dünya ve insanlık. Gerisi kuklacı lehine kuklalar arası dövüşten ibaret. Kuklacı ile savaşalım diyen çok az olduğu için fırsat büyük. Kuklalar iplerinin oynatıldığı kadar hareket edebilirler. Kukla yaratanlar ve kukla oynatanlar farkını
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Reklam
192 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Birinci Dünya Savaşı sonrası, Türkiye ve Yunanistan arasında gerçekleşen #mübadeledönemi konu edilen pek çok roman okudum, dahası canlı canlı pek çok hikaye dinledim.Hem de bizzat dedemin ağzından. Çünkü benim de annemin dedesi ve babaannesi mübadillerdi. #yunanistan #selanik #kilkis kasabasında doğmuş Apo dedem. Büyük dedemin doğduğu toprakları
Geride Kalanlar
Geride KalanlarErhan Demirkoparan · Düş Kurguları Yayınevi · 202310 okunma
DOMIN: (kendisiyle yüzleşir) Belki de biz yüz yl önce öldürüldük de şimdi ondan korkuyoruz; belki çoktan ölüyüz de bir zamanlar neydik diye anlatmak için dönmüşüz, hayaletten başka bir şsey değiliz. Bütün bu olan biten sanki daha önce yaşamış gibiyim; sanki şuramdan, boğazımdan ölümcül bir yara almışım. Sen de Fabry. FABRY: Nolmuş bana? DOMiN: Sen de vuruldun HALLEMEIER: Tanrım! Ya ben? DOMİN: Bıçaklayıp doğradılar seni DR. GALL: Bana bir sey yapmadılar mı? DOMİN: Parçaladılar seni (sessizlik) HALLEMEIER: Saçmalık bu! Ha ha ha, kimse beni bıçaklayamaz. Asla teslim olmam ben! (sessizlik) HALLEMEIER: Ne oldu, sesiniz soluğunuz niye kesildi, aptallar? Diliniz mi tutuldu? Konuşsanıza! ALQUIST: Peki kim suçlu? Bütün bu olan bitenden kim sorumlu? Ha, kimin suçu bu? HALLEMEIER: Saçmalama. Kimseyi suçlayamayız. Robotlardan başka. Değiştiler çünkü, bir sey oldu değistiler. Robotları suçlayan yok mu? ALQUIST: Her şey öldürüldü. Bütün insanlık! Bütün dünya! (ayağa kalkar) Bakın, ah bakın şuraya, her tarafta kan ırmakları, her esikten dişarı kan fışkırıyor! Her evden akan kan! Tanrım, Tanrım! Kimin suçu bu?
Ah be kızım bu insanlık nereye gidiyor? Herkes menfaat peşinde. Yalan ağızlardan değil gözlerinden okunuyor.
Sayfa 316Kitabı okudu
Şapkanı Çıkart ve Analiz Et Tabii İlgilisine (Seçim Analizi)
Ah ne yine bir seçim, yine bir kurban arayışı? Stratejinin yıllardır kimseyi kazandirmadığı belli iken ne diye aynı strateji ile devam edilir. Farkındalığın olmaması körlük belirtisidir ki sanmıyorum, sanırım tercih meselesi artık. Malum parti, yıllardır kazanırken , kazanamadığı 3-5 yeri beka sorunu adı altında Sp'ye atarken bu sefer
Reklam
765 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Var olmak ve Ah Isabel..
Var olmak.. Bilinçsizce sahip olduğumuz, bize çok doğal çok sıradan gelen bu hissi bir düşünün deseler, ne kadar zor değil mi? İnsanlık tarihi varolmanın kökeninden tutun felsefi gerçekliğine dair sayısız tartışmalara, en çok da bunun devamının mücadelesine sahne olmadı mı başlangıcından beri? Peki bir de var olmayı, insan olmayı, hissetmeyi,
Bir Hanımefendinin Portresi
Bir Hanımefendinin PortresiHenry James · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020553 okunma
Dinle Paro
Mahkûmlar, kendilerini besleyen ve girdap misali içerisine acımasızca hapseden bu kötülükten sıyrılarak, gerçeğin peşinde bir yaşamı arzuluyordu... bunu anlamak hiç zor değil; gecenin kör saatlerinde, yalnızlığın kol gezdiğini düşündüren nedenler, bazı şeyleri örtüyordu... yine de uyandırıcı hamleler, yüzümüze balyoz gibi inerek aymaz tenimizi huzursuz bir anlayışla billurlaştırıyordu... duyuyorum... dinle Paro... "Geceden bile siyahım Tanrım! Yine de kalbim tertemiz duygularla bezenmiş, yüzü ak; kalpleri kara bu insanlardan uzaktayım... beni affet!" Koridorlar ilerliyor, geceyle dans ederek... "Hissizliğe yürek salmış bu bedenim, artık ıstıraba dayanamıyor... artık ölmek istiyorum, bedenim dayanamıyor..." Dehşet soluyor insanlık, geceden arta kalan bir garip hüzün... "Çocuklarım bensiz büyüdüler, kendimi tutamadığım kirli öfkem, birçok kötü olaya neden oldu, ah... biri elimden tutsa ve bu körlükten uzaklaştırsa beni..." Hepimizin farklılığına rağmen tüten albenisiyle karanlık geceler; ruhumuza attığı onulmaz yaralar ile silinmeye yüz tutmuş siluetlerimizi, anlama yiten manevrayı taşıyordu... bizlerse her anımızda kötülüğümüze ve dizginlenemeyen hareketlerimize rağmen 'ölümü' Umarsız da olsak Paro, paçamızdan yakalayıp bizi boğma evresine kadar yoğun bir ıstıraba neden olan bu kutlu durum, benim gibi adamda yıkıcı etkisini, en aciz noktalarda gösteriyordu... ‘’kendi ölümümü düşündüğümde bile, gözyaşlarım akıyordu inan!’’
Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında. Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat her şeyi gördüm içim rahat gök yarıldı, çamura can verildi linç edilmem için artık bütün deliller elde kazandım nefretini fahişelerin lanet ediyor bana bakireler de. Sözlerim var köprüleri
Ey özgürlük tanrısı! Eşitlik tanrısı! Daha aklım ermeden kalbime adalet duygusunu koyan, işit coşkun duamı. Bütün bu yazdıklarımı bana sen bildirdin. Düşünceme şekil verdin, çalışmamı yönlendirdin, efendinin ve kölenin önünde senin gerçeğini yayayım diye zihnimi garabetten, kalbimi esaretten korudun. Bana bahşettiğin güç ve yetenekle konuştum, eserimi tamamlamak da sana kalıyor. Kendi çıkarımın mı peşindeyim, yoksa senin şanının mı, en iyi yine sen bilirsin ey özgürlük tanrısı! Ah adım anılmasın da insanlık özgür olsun Kendim zulmet içinde kalayım da tek halkın aydınlandığını göreyim; soylu ruhlar aydınlatsın halkı, çıkar gütmeyen yürekler rehberleri olsun. Mümkünse bir an önce sonuçlansın davamız; kibri ve cimriliği eşitlik içinde boğ Tanrım; bizi köle eden bu zafer aşkını sustur; zavallı evlatlarına özgürlüğün bağrında kahramanların veya büyük adamların yeri olmadığını öğret. Güçlüye, zengine, huzurunda ismini ağzıma almadığım insanlara, suçlarının dehşetini ilham et ki en başta onlar topluma borçlarını ödemeye gönüllü olsunlar, pişmanlıklarının çabukluğuyla bağışlansınlar. Böylece büyüğü küçüğü, âlimi cahili, zengini fakiri tasviri imkânsız, bir kardeşlikte birleşsinler ve hepsi de yeni bir marş söyleyerek, senin sunağını baştan inşa etsinler ey özgürlük ve eşitlik tanrısı!
Sayfa 282Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.