Hiç yaşamamışlar gibi göçüp gitti onlar aramızdan...
#Baba tut elimi
Bu cehennemden kurtar beni
Sıkışıp kaldığım yer belli mi?
Sesim sana geldi mi?
Baba tut elimi
Nefesim tükenmeden kurtar beni...
Ölüm ve Yaşam...Bu ikili birbirine pamuk ipliğiyle bağlı değil mi? Deprem onları bir kaç dakikada bizlerden koparıp aldı...Anneler, babalar, nineler,
‘’Peruk Gibi Hüzünlü’’ neden bir kitap adı için tercih edilir ki? Tuhaf tuhaf dönem takıntılarım var benim. Şu sıralar doktor kontrollerimin başlaması adından dolayı kitabı okunması için daha da cazip kıldı.
Kontrollerim esnasında, ihtimallerimde onlarca gel gitler yaşarken, kısa ama bulunduğum yerlerde bulunma sebebimi unutturup
KIZLAARRR BURAYA BAKIN, SİZE EVLENMELİK BİR ADAMLA GELDİM!
Bu kitabın incelemesini yapmak istemiyordum ama incelemeleri görünce bir el at dedim buraya.
Size Kağan'ı anlatacağım çünkü çocukta yok yok. Her şey var ve "iyi bir adam" kızımız böyle diyor. İyi bir adamda olması gereken özelliklerin hepsi bu adamda var:
-Sigara
-Alkol
-Madde
“Şimdi bütün bu dualar /
bu iç çekişler ne işe yarayacak /
Orada birileri aşk gibi ölümün altında /
Onlar eriyip tükenirken /
birini sevmem ne işe yarayacak? /
Anlamıyor musun , /
kalbim kalmadı /
Ahhh güzel çocuklar…, beddualı çocuklar”
Öncelikle bu kitabı okumam için bana hediye eden 2021 yılının bana kazandırdığı kişilerden biri olan
Tuğçe sana teşekkür ediyorum.
Çok öfkeliyim.Kitapda geçen herkese herkese.
Öncelikle kitap kendi icinde spoi veren bir kitap.
Spoi vermem etkilemez okuyacak olanları diye düşünüyorum.
Herkes anne baba olmasın ya,çocuk kusura bakmayalım da
"Kimse sizi kendiniz gibi istemezdi. Kendilerinin hoşuna giden kişi olmanızı isterlerdi."
Ahh Marie ahhh Marie... Yaktın bizi, dumur ettin beyinleri yaktın bıraktın yahuu... Gerçi Efsane serisinden sonra şaşırdım mı? Hayır tabiki de... Ki o serinin benim için distopya dünyasındaki yeri çok ayrı çok başkayken bu seferki hikayenin
Kitabın konusunu dahi araştırmadan soluksuzca okumaya başlayıp 10. Sayfaya geldiğimde ne anlatıyor bu kitap diye bir an duraksadım. Çünkü ben kitabı ismine duyduğum ilgi sebebiyle okumaya başladım. Sonra 10 sayfayı bu kadar çabuk okuduysam kalan 10 sayfayı da rahat okurum diye devam ettim. Öyle de oldu 20.sayfaya geldikten sonra kitap ve yazarı
Umay Umay gençliğini, sağlığını, hayallerini ve güzelliğini devrime adayan insanları anlatıyor. Tabii bir mahkum olan sevdiği esas adam üzerinden.
Umay Umay'ın sisteme kanalize olmayan; hayata karşı duruşunu bilsem de bu kitabın kapağını açarken, entellektüel bir kadının naif duygularını okuyacağımı zannediyordum... yanılmışım.
Bu kitabın her sayfası yaşama, benzerliklere, kravatlı azizlere ve kurulu düzene sağlam bir cevapmış.
Bu incecik kitabı okumaya doyamadım ve nerdeyse her sayfasından bir alıntı paylaştım.
Kitabın her sayfasında yeni bir yaşam başlayabilir. Ve her cümlesine insan yeniden aşık olabilir.
Bütün güzel çocukların bu hayatta şüpheli olduğunu; kötülüğün ise bu güzellikleri soldurduğunu dillendirirken; bir insanı sevmenin yolunu toplumu sevmekten geçtiği şiarını da yeniden bizlere hatırlatır.
"Oysa annem yalanın birisinin rüyası olduğunu söylerdi" diyen bir kitaptır bu. Ve Tanrı'ya son sözünü söyleyerek bitirir kitabını Umay Umay.
Ben de sözlerimi hapisanedeki olaylarda güzel yüzünü kaybeden bir kadın mahkumun sözleriyle tamamlıyorum: "Devrim yaptığımız zaman çok güzel olacak her şey, çünkü ben devrime güzelliğimi verdim."
"Şimdi bütün bu dualar
bu iç çekişler ne işe yarayacak
Orada birileri aşk gibi ölümün altında
Onlar eriyip tükenirken
Birini sevmem ne işe yarayacak?
Anlamıyor musun,
kalbim kalmadı
Ahhh güzel çocuklar... Beddualı çocuklar"
Dehşetten müziğe akıyor gece
Tanrıçalarımın hatırlarında,
İllegal düşüncelerimde,
Ve bütün sevgililerin felsefesinde
Islak isli yorgun bir mürekkeple
Hangi kağıda yazsam çığlık.
Ahh Mezopotamyamm!!
Merhaba arkadaşlar bugün sizlere Türk filmi tadında bir kitap yorumuyla geldim.
Akıcı bir dille yazıldığı için ve meraklı bir insan olmam sebebiyle bir günde bitirdim kitabı.
Baş kahramanlarımız Su ve Barkın'ın ağzından okuyoruz hikayeyi. Bu tarz yazılan kitapları daha çok seviyorum
Spoiler içerir
Barkın, alkolik bir baba ve fiziksel şiddete maruz kalan bir annesi olan çocukluğunda çok mücadele vermiş bir çocuk. Çevremizde binlercesi var değil mi? Mutsuz ailede büyüyen çocuklar. Şiddet gören kadın ve çocuklar
Barkın, mutluluğu kitaplardan biliyordu. Fotoğraf çekmeyi seviyor.
Su, ah adı gibi güzel. Hayali modellik yapmak olan, babasız büyümüş, gece hayatı ve sevgilileri olan bir anneye sahip. Su ile annesi İnci birbirinden o kadar kopuklar ki.
Annesinin son sevgilisi Cüneyt'in onu bir defileye davet etmesi ile burada Barkın ile karşılaşıyorlar. Barkın'ın cesaretini toplayarak Su'yu dansa kaldırması ile tanışmış oluyorlar. Ve tesadüfün böylesi... Defilenin sabahında vapurda Su ile Barkın karşılaşıyorlar.
Barkın, Su ile dans ederken hayatının aşkını bulduğunu anlıyor ama...
Su, ahhh Su! Onun yaşadıklarını okudukça çok üzüldüm Su'nun annesinin tavırları ve Cüneyt yaşananları okudukça sinirlerim gerildi.
Ama Barkın, sen nasıl güzel bir insansın ya Nasıl sevmektir bu dedirtti bana okuduğum her satırda...
Bu tarz sevenlere tavsiye ediyorum
İyi okumalar diliyorum
Kıtapla sevgiyle ve aşkla kalın
Su ile DansEray Dedik · Karina Yayınevi · 201936 okunma
Bir bayram sabahı seyrediyorum
Mescid-i Aksayı
Pencere ardında sevinçten gözlerimden süzülen yaşlar ile
Kudüs sokaklarında sevinçle koşturan çocuklar arasında benim de çocuk kalbim
Ve güvercinlerin arasına dalınca biz
Hep beraber mavi gökyüzüne kanat çırpmaktalar
Minik yürekler de onların kanatlarına takılı halde
Yine bir bayram sabahı seyrediyorum
Mescid-i Aksayı
Pencere ardında , gözlerimin alabildiği en derin bakışla
Kubbetus Sahraya yansıyan güneş , yüzümü okşamakta
Aksa ahhh Aksam
Evladına hasret kalan anne misali
Bağrına basıyor, ona hasret gönülleri
Ve bu bayram sabahı seyrediyorum
Mescid-i Aksayı
Kurduğum en umutlu hayalimde
Belki de yazdığım en hüzünlü kelimelerde
Ey hüzüne boyanan Aksamm
Sen özgürlüğe hasret , ben ise o muştulu deme
Bugün Rabbimin lütfettiği bu bayram hasretinin muştusu olsun ..