Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Lilly Rush
Lilly Rush
@akademikbiryol
Bilgi, berekettir.
23 okur puanı
Nisan 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
3. Tiranlık Üzerine-Timothy SNYDER-Çeviren: Zeynep ENEZ-Olvido Kitap-6. Baskı-İstanbul-2019-112 sy.
SNYDER, Yale Üniversitesi'nde tarih profesörü olarak görev yapmaktadır. Bunun da etkisiyle tarihten alınan dersleri okuyucular için oldukça yalın hale getirmiştir.
Tiranlık Üzerine 20. Yüzyıldan 20 Ders, bize pek de uzak olmadığımız yılları
2. Seninle Başlamadı- Mark WOLYNN-Çeviren: Mine MADENOĞLU-Sola Unitas Yayınları- 46. Baskı- İstanbul-2022-280 sy.
Seninle Başlamadı, bizlere sahip olduğumuzu sandığımız bazı kelime kalıplarının ya da davranış biçimlerinin, onlarla hiç tanışmasak hatta var olduklarını bile bilmesek de atalarımızdan miras kaldığını söylüyor. Bunu yaparken de yapılan seanslardan, gerçek örnekler üzerinden anlatıyor.
Bildiğimiz gibi piyasada psikoloji ile ilgili kısa zamanda çok şey vaad eden kitaplar görüyoruz. Ama büyük hevesle alıp okuyor ama sonuç elde edemiyoruz. Seninle Başlamadı ise tam bir tecrübe kitabı ki bilimsel anlamda desteklenmiş şekilde.
İnsan bazı konularda kısır döngüye girebilir, bunların üstesinden gelemeyenilir. Bunun bir nedeni de bazı travmaları içselleştirip sahip olmasıdır. Oysa ne o yokluk bilinci, ne o yalnız kalma korkusu kendisinin olmayabilir. Yine baba ve özellikle anne ile kurulan bağın bizi ne kadar çok etkilediğini görüyoruz.
Kitapta, en büyük korkularımızı ifade ederken kullandığımız dilin bize ait olmayabileceği, geçmişin biraz araştırılarak bunun kimin travması olduğunu bulabileceğinizi ve o travmalar özgürleşebileceğimizi anlatıyor.
"Anne babamızda reddettiğimiz duygular, özellikler ve davranışlar kuvvetle muhtemel bizim içimizde yaşayacaktır. Bu, bizim onları farkında olmadan sevme biçimimizdir, onları yaşamlarımıza geri getirme yolumuzdur." (sy. 88)
1. Fahrenheit 451- Ray BRADBURY--İthaki Yayınları-12. Baskı- Mart 2019-İstanbul- 206 sy
Fahrenheit 451, son yılların en popüler distopik bilim kurgularından birisi. 451 Fahrenheit, bir kitabın tutuşup yandığı sıcaklık. Ki yazar bu bilgiyi üniversitelerden değil bir itfaiye merkezinden öğreniyor.
Kitapta ana karakter Montag isimli bir itfaiyeci. Görevi ise yangın söndürmek değil, içinde kitap bulunduğu söylenen evleri tutuşturup yakmak. Montag ve diğerleri, duygusuz, sorgusuz, salt hazcı bir dünyada yaşayıp gitmekte. Hiç okumadıkları için sıfırdan bir düşünce üretmek onlar için imkansız.
Devlet/sistem insanları öyle manipüle etmiş ki, herhangi bir gerçek bilgi onlar için can sıkıcı, rahat bozucu. Görünen hali ile bile ürkütücü olan bu kurgudan asıl mesele, insanların insanlıklarından, duygularından ve akıllarından koparılarak mekanik, itaatkar, sorun çıkarmayan ve icabında jurnalji kitlelere dönüştürülmesi. Kitap okumak, sessizce bankta oturup düşünmek, düşünceleri pekiştirecek sohbetler etmek yasak. Teknolojik gelişmeler arşta ancak sadece sistemi korumak! ve itaat etmeyeni cezalandırmak için hizmet veriyor.
İşte kahramanlardan birinin dilinden o itiraflar: (sy. 81) "Kalıtım ve ortam tuhaf şeylerdir. Aykırı herkesten üç beş senede kurtulamazsın. Okulda yapmaya çalıştığın şeyin büyük bölümü ev ortamında bozulabilir. Anaokulu yaşını bu yüzden her sene azalttık; artık neredeyse beşikten alıyoruz onları..."
(Sy 76) " Hayat şimdide, iş öneme sahip, mesai sonrası her yerde hazza ulaşabilirsin. İnsan neden düğmelere basmak, elektrik anahtarlarını çekmek, somun ve cıvata takmak dışında bir şey öğrensin ki?"
Okur Takip Önerileri
1. Karar Ver, Planla, Harekete Geç- Ayça KARAMAN- Timaş Yayınları- 1. Baskı- Eylül 2022 İstanbul- 160 sayfa
İnsan hayatının her evresinde ve farklı konularda hayatını düzenleme ihtiyaç duyuyor. Bu, sorunlardan bir tanesi. Diğeri de hepimizin başını ağrıtan hayatta bir ya da birkaç konuda değişmeyi istemek, bu konularda disiplin sağlamak, istikrarı korumak ve süreci tamamlayıp değişmiş olmak.
Özellikle değişmek ve alışkanlık geliştirmek konusunda çok fazla deneyip başarısız oldum. Ama bu kitabı okuyunca gördüm ki bazı şeylerin nasıl yapılacağı bize hiç anlatılmamış. Bu da yetmezmiş gibi bu coğrafya biraz gerçekçi olmak adına karamsar insanların coğrafyasıdır. Bu nedenle bir konuda değişme isteğiniz hoş görülmez, çabalarınız anlamsız bulunur ve KARAMAN'ın da kitabında ifade ettiği gibi bir başarı elde edene kadar kaale alınmazsınız.
Değişimin nasıl olacağı, planlamaların nasıl daha işe yarar ve gerçekçi yapılabilecekleri, olumsuz düşünce kalıpları gibi pek çok önemli konuda bilgi sunuyor bu kitap bizlere. Üstelik teorik kısmının yanı sıra bunların işe yararlığını ölçen pratik uygulamalar da var.
Kitabı çok işlevsel buldum. En heyecanlı kısmı ise beynin yapısı nedeniyle her zaman geliştirilebilir ve değiştirilebilir olmasının açıkça anlatılmış olması.
Bizi engelleyen sadece kendimiz değiliz, hayallerini gerçekleştirmekten korkan, değişime inanmayan insanların etrafımızda olmaları.
Neyse ki hayat bize kendimizi gerçekleştirmek için imkanlar sunuyor.
3. Ruhun Yasaları- Dan MILLMAN- Kuraldışı Yayıncılık-Mart 2020- İstanbul-117 sayfa
Arka kapaktan:
"Ruhun 12 yasası her birimizin yüreğine kodlanmıştır. Bu yasalara uygun bir hayat sürmediğimizde, yaşam sevincimiz azalıyor ve hayatımızın kalitesini etkileyecek değişik bedeller ödüyoruz. "
"Spritüel gıdaya dolu bu kitabı elimden bırakamadım." Gerald Jampolsky/ Sevgi Korkudan Özgürleşmektir kitabının yazarı
Ruhun yasaları bize farkına varsak da varmasak da zaman zaman içten bildiğimiz bir şeyleri hatırlatıyor.
Sırasıyla bu yasalar: denge yasası, seçim yasası, süreç yasası, şimdi yasası, şefkat yasası, güven yasası, beklenti yasası, onur yasası, eylem yasası, değişim yasası, teslimiyet yasası ve bütünlük yasası.
En çok dikkatimi çeken süreç yasası oldu. Belki benin en zorlandığım alan. Bir şeyler hemen olsun isterken geçen süre bana acı veriyor. Ama görüyorum ki canımı sıkan ya da öğrenmekte, yapmakta, alışmakta zorlandığım her şey kalıcı değil ve sürekli hedefe gözünü dikmek çok yorucu. Yani yolu 10'a böl mesela, dağın zirvesine değil de önce ayak ucunun 10 metre ötesine gitmeye bak.
Ve bütünlük yasası
Bunu kısa ve etkikeyici bir alıntı ile buraya bırakıyorum.
Sy 111
"Bir çocuk süt içerken "Tanrıyı Tanrıya boşaltıyormuş " gibi hissettiğini söylüyor
2. Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler -Sinan CANAN-Tutikitap-17. Baskı-Ekim 2020-İstanbul-294 sayfa
Arka kapaktan:
"Rönesans 'taki gibi bir Leonardo bekleyemeyiz artık. Çünkü bilgi havzası büyüdükçe hakim olmak için onu böldük, dallara ayırdık. Mecburduk. Ama bu kez de körün fili tarifi düzeyinde bakar olduk 'hakikat'e. Şimdi disiplinler arası, hatta disiplinler üstü bir kavrayışa ihtiyacımız var. Sinan Canan'ı bu yüzden çok önemsiyorum: Kadim olanla modern olanı, Doğu'yla Batı'yı, farklı disiplinleri harmanlayıp kavradığı için; 'hakikat'i 'gerçej'in üstüne koyduğu için."
Cem MUMCU
Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler kitabını şöyle keşfettim: #Ekşisözlük te akademik kariyer hedefleyenler için tavsiyeler yazılmış, bir tanesi de böyle kitap destekli anlatıldığı için bana mantıklı geldi. Sonrasında da Sinan Canan'ın #youtube daki videolarını izlemeye başladım. Derken kitabı büyük bir hevesle okumaya başladım.
İtiraf etmeliyim ki her bölüm aynı şiddetle dikkatimi çekmedi. Ama yine de önceden okuduğum kitaplara benzemiyordu. Biz, özellikle sosyal bilimlerle haşır neşir olanlar bazen pozitif bilimlerden, felsefeden ya da sanattan uzak düşebiliyoruz. Bu kitap ise bize bir nevi yol gösteriyor, ama yine de salt bunlar değil.
Bölümlerin içinde en çok ilgilimi çeken kısımlar kaos teorisi ve kenar etkisi oldu. Anlatımda güzel olan taraf ise bir konuyu tek bir yönden ele almaktansa birbiriyle alakasız duran alanlardan örnekler vererek aslında karmaşanın içindeki bütünlüğü görmemizi sağlamak, unuttuysak hatırlatması oldu.
Alışılmışın dışında, ufuk açıcı. Tavsiye olunur.
1. Atomik Alışkanlıklar -James CLEAR- Pegasus Yayınları -1. Baskı- Mart 2020- İstanbul-341 sayfa
Arka kapaktan:
"Harikulade. Organizasyonel psikoloji alanında doktoramı tamamlamak üzereyim ve James Clear pek çok şeyi psikoloji ve nörobilim dahilinde açıklığa kavuşturarak harika bir iş çıkarmış. Okuduğunuza kesinlikle değiyor. " Benjamin Hardy, inc.com
"Atomik Alışkanlıklar, rutinleri nasıl kuracağınızı adım adım anlatan bir kılavuz. İlham verici gerçek hikayeler de içeriyor. " Financial Times
Yılın ilk kitabı...
Alışkanlık edinmek ve onu istikrarlı bir şekilde sürdürmek çoğumuz için zorlayıcı. Yeni yılın gelmesiyle de tetiklediği gibi, hepimiz kendimize hayatın çeşitli alanlarında hedefler belirliyoruz. Çoğu zaman bir hevesle başlasak da devamı gelmiyor. Acaba neden böyle?
Atomik Alışkanlıklar kitabını tavsiye üzerine aldım. Çünkü kişisel tecrübelerdense bilimle, deneyle, gerçeklikle tecrübe edilmiş bir şeyler okumak çok daha yararlı olacaktı.
Atomik Alışkanlıklar, bize alışkanlık geliştirmede yaptığımız hatalardan bahsediyor. Neyi nasıl yapmalıyız, nelerden etkileniyoruz, fiziksel ortamımızı nasıl düzenlersek alışkanlıklarımızı kolaylaştırır?...
Kazanmak istediğimiz alışkanlıklara küçük yani atomik boyutlarda başlamalıyız. Önce o eylemi yapmaya alışmalı sonra hedef büyütmeliyiz.
Okurken bolca not aldım. Uygulama isteyen bir kitap. Ve alışkanlık geliştirme konusunda farklı görüşlere ihtiyaç duyan herkes için yol gösterici.
13. Feniçka- Lou Andreas-Salomé- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları -Almanca aslından çeviren: İlknur İGAN-6. Basım -Kasım 2018-İstanbul-70 sayfa Arka kapaktan: "Lou Andreas-Salomé modern anlamda "feminist" olarak tarif edilmese de, bağımsız ve özgürlükçü yaşamıyla kuşaklar boyu feministler için bir rol model oldu. Neitzsche, Rilke
12. Meczup- Halil CİBRAN -Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları- Çeviren: Kenan SARIALİOĞLU- 8. Basım - Aralık 2018-İstanbul-51 sayfa Arka kapaktan: "Halil Cibran, gençlik döneminin ürünü ve sonraki yapıtlarının habercisi olan Meczup'ta, toplum önünde büründüğü maskelerden kurtulup gerçek benliğini kucaklamaya başaran insanoğlunu anlatır. Kendini her türlü yüzeysellikten arındırıp hakikatin peşine düşen, bu arayışın sonunda varış noktası yalnızlık ve özgürlük olan kişi, toplumun gözünde meczuptur.
Cibran'ın kötülük, ikiyüzlülük, adaletsizlik, konformizm ve tamahkârlık karşısındaki eleştirel tutumu; bu dünyayla, burada sürdürdüğü varoluşla, yaşadığı zamanla uzlaşamayan bir meczubun bakış açısından kaleme alınmış bu mesellerdeki keskin ironide ifadesini bulur." Meczup, içinde kısa kısa hikayeler olan ve az lafla çok şey anlatan soyut bir eserdir. Bir hikaye üç satır bile olsa bitirince durup düşünmek gerekiyor ne dediğini anlamak için. 1900'lerin başında yazılsa da bugün de aynı dertten muzdarip sayılırız. Bugün de gerçeği çekinmeden söyleyen, rol yapmayan insanlar sevilmez ve toplumda kabul görmez.
#meczup #halilcibran #Türkiyeişbankasıkültüryayınları
#kitap #kitapoku #kitapyorumu #bookstagram #okumazamanı #okudumbitti #book
11. Kibarlık Budalası-Moliére- Fransızca aslından çeviren: Berna GÜNEN- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları -4. Basım- Kasım 2018- İstanbul- 117 sayfa Arka kapaktan: "Moliére (Jean-Baptiste Poquelin) (1622-1673)... IV. Mehmet'in elçisi olarak Paris'teki gelen ve görkemli bir törenle karşılanan Süleyman Ağa Fransız sarayının ihtişamı bekleyen
10. Bir Ömür Nasıl Yaşanır? -İlber ORTAYLI -Kronik Kitap -1. Baskı-Şubat 2019- İstanbul-285 sayfa Arka kapaktan: "Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında pencereler açın. Farklı dünyalarla ancak böyle tanışırsınız. Ben hep yerimde dursaydım, dünyamı değiştirecek insanları aramasaydım, bugün tanıdığınız ben olmazdım. Bir
9. İvan Ilyiç'in Ölümü-Lev TOLSTOY- Çeviren: Sabri GÜRSES- Kırmızı Kedi Yayınevi -1. Baskı-Ekim 2017- İstanbul- 105 sayfa Arka kapaktan: "Evet, hastalık başlangıcı. Böğrümü çarptım, o gün ve sonraki gün yine eskisi gibiydim; biraz sızlıyordu, sonra arttı, sonra doktorlar, sonra bunaltı, sıkıntı, sonra yine doktorlar; durmadan, gitgide, gitgide yaklaşıyorum uçuruma. "
İvan İlyiç'in ölümü yargı sisteminin üst kademelerine doğru ilerlemiş, sosyetede kendine bir yer edinmek için çabalamış İvan İlyiç'in birdenbire ölümlü gerçekliğiyle, faniliğiyle karşı karşıya gelmesini anlatır. Bireyin ölümü Çarlık Rusyası'nın da ölümüdür bir yandan. Fakat, Tolstoy'un bu eserinde sadece ölümlerin hikayesi yoktur; zarif, nükteli, ve tedirgin edici bir toplum eleştirisi, dağılan, çöken bir şeylerin haberi ve yeniyi arayışların müjdesi de görülür. İvan İlyiç, hukuk okulundan mezun olmuş, devletin çeşitli kademelerinde görev yapmış orta yaşlı bir adamdır. Bu hastalık haliyle yüzleşen kadar, hayatı kendince iyi be mutlu geçmiştir. Zaman geçer, hastalığı kötüleşir,
hastalığına net bir tanı konulmaz. Gitgide iç sesi artar. Agresifleşir, ailesi dahil en yakınlarını samimiyetsiz bulur. Bir yandan neden ölmekte olan kendine acımadıklarını düşünür ve nefretle dolar. Ölüm yaklaştıkça gerçekten hayatı layıkıyla yaşayıp yaşamadığını sorgulamaya başlar. Sanki bazen iyi ve güzel denen bir hayat aniden kurmacaya dönüşmüş gibi... #ivanilyiçinölümü #Tolstoy #kırmızıkediyayınları #book#bookstagram #okumazamanı #okudumbitti #kitap #kitapoku #kitapsever #kitapkurdu
Herkese keyifli okumalar.
8. 1984- George ORWELL -Çeviren Celâl ÜSTER- Can Yayınları-57. Baskı -Kasım 2016-İstanbul- 350 sayfa Arka kapaktan: "Parti'nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. (...) Her şeyi tutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlar çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi,
7. İnsancıklar- Fyodor Dostoyevski- Fark Yayınları- 1. Baskı- Ocak 2019- Ankara -150 sayfa Arka kapaktan: "İnsancıklar, Dostoyevski'nin 24 yaşında istihkam subaylığından istifa ettikten sonra yazdığı ilk romandır. Dostoyevski bu romanda, 1800'lerin St. Petersburg'undaki fakir memur sınıfının sefaletini acımasız bir realizimle tasvir eder ve bu insanların çaresizliklerini, umutsuzluklarını çok dokunaklı üslupla anlatır.
İnsancıklar, sadece seçkin çevrelerin yaşadığı sözde hayatın gerçeklerini fakirlerin gözünden tüm topluma yansıtmıştır. Bu özelliğinden dolayı da o dönemdeki toplumsal roman örneklerinin ilklerindendir." İnsancıklar, Makar Alekseyeviç isimli yaşlı ve yoksul bir memur ile genç ve yetim bir kız olan Varvara Dobroselova arasında geçen mektuplaşmalar üzerine kuruludur. İkisinin de hayatı birbirinden zorlu ve yoksuldur ama bu durum birbirlerine yardım etmelerine mani olmaz. Dışarıdan bakılınca yaşlı bir adamın genç bir kıza aşkı gibi durur. Ancak Makar bunu mektuplarında inkar eder, Varvara'yı kızı gibi sevdiğini söyler. Oysa iş arkadaşları onunla eğlenir. Hayat zor ve hüzünlüdür. Hatta öyle ki Varvara mutlu hissetmek için eski mutlu günlerini yad eder. İnsancıklar, Rusya'nın o dönemdeki sosyal ve ekonomik yapısını yansıtır ancak daha da etkili olan tarafı Dostoyevski'nin karakterlerin psikolojik tutumlarını çok derinlemesine anlatıyor olmasıdır.
#insancıklar #Dostoyevski #farkyayınları #kitap #kitapoku #kitapsever #kitapkurdu #book #bookstagram #okumazamanı
Herkese keyifli okumalar.
5. İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You- Ferhan ŞENSOY - Bilgi Yayınevi -16. Basım- Mart 2018- Ankara-175 sayfa Arka kapaktan: "Garip bir yer Amerika. Sandığımdan da kelek. Kuzeyi daha başkadır mutlaka. Benim gittiğim çok özgün bir yer ama Amerikalılık aynı. Amerikalılık diye bir şey var. Bunun ulusla, dinle, ırkla bir ilgisi yok. Dolarla ilgililer. Ortak dil, yeşil dolar. Her şey bir para getirmesi amacıyla yapılıyor, para getirmeyecek şey yapılmıyor. Niye yapılsın? Neye yararı var? Yaşam ticaretten ibaret. Bütün dünya büyük bir pazar, hatta artık onlara küçük geliyor, onlar yeni pazarlar arıyorlar. Onlar bunu kendi adlarına olduğu kadar, torunları için, çok kutsal olan aileleri için de yapıyorlar; yani bir devlet adına koşturuyorlar hepsi, onların ailelerinden oluşan devlet Amerika Birleşik Devletleri!" İlk basımı 1992 yılında yapılan kitap, Ferhan Şensoy'un ortak proje geliştirilmesi ihtimali üzerine Amerika'ya gerçekleştirdiği seyahati ve orada başından geçenleri kendine has diliyle anlatıyor. Hatta diyebilirim ki tüm kitap boyunca okurken iç sesim, tamamen tiyatro oyunlarından, filmlerinden alıştığımız Ferhan Şensoy'a dönüştü. Tipik bir eleştiriden ziyade git yaşa tecrübe et vari çok daha gerçekçi bir anlatımı mevcut. Dolayısıyla önyargılı bir anlatımın söz konusu olmadığı görülüyor. Okumaktan mutlaka keyif alacağınız bir kitap olacaktır, tavsiye edilir.
#ingilizcebilmedenhepiniziiloveyou #ferhanşensoy #bilgiyayınevi #kitap #kitapoku #kitapsever #kitapkurdu #book #bookstagram #okumazamanı #okudumbitti
Herkese keyifli okumalar.
4. Dünyanın En Güzel Tarihi- Hubert REEVES- Joël de ROSNAY- Yves KOPPENS- Dominique SIMONNET- Çeviren: İsmet BİRKAN- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları- 6. Basım-Haziran 2018 İstanbul- 134 sayfa Arka kapaktan: "Nereden geliyoruz? Neyiz? Nereye gidiyoruz? Yaş aldığımız gezegeni ötekilerden ayıran özellik ne? Dünyanın suyu nereden geliyor? İlk
3. Nemesis- Philip ROTH -Yapı Kredi Yayınları-1. Baskı-Haziran 2012- Ankara-171 sayfa-çeviren Deniz KOÇ Arka kapaktan: "Philip Roth, Nemesis'te, insanın varoluşuna dair söyledikleriyle Yunan trajedilerini hatırlatan sarsıcı bir hikaye anlatıyor.
1944 yazında polio salgını Newark sakinlerinin, ama özellikle de çocukların hayatlarını
2. Martı- Richard BACH - Say Yayınları- 2. Baskı -1983-İstanbul - 94 sayfa- Türkçeye çeviren Nuran AKGÖREN Arka kapaktan: "Uçmak, bir martının en doğal hakkıdır. Özgürlük ise varoluşun bir parçasıdır. Boş inançlar olsun, gelenekler olsun, özgürlüğü kısıtlayan ne varsa, kaldırıp atmak gerek." Kitap, martı Jonathan'ın hikayesi ile başlar. Jonathan ailesi ve diğer martılara birlikte sahilde yaşar ve diğerlerinin karın doyurmak dışında amacı olmayan hayatlarına uyum sağlamaya uğraşır. Ne var ki içinde uzaklara ve daha yükseğe uçma arzusu gün geçtikçe baskın hale gelir. Teknelerden balık yakalamaktansa kıyıdan uzakta bir başına uçuş denemeleri yapar, yeni teknikler geliştirir. Tüm bunlar için günlerce çalışır. Yuvasına büyük bir sevinçle döner, oysa uçma arzusu onun sürgün edilmesine neden olmuştur. Yılmaz, çalışır ve dönüşür. Bu kitap salt bir martı hikayesi değildir tabii. Bilirsiniz, biz insanlar da kendi olma cesaretini gösteren, hayallerinin peşinden koşan insanları sevmez ve hatta dışlarız. Çünkü hayat konfor alanında kolaydır. İki çeşit yemek yer, üçüncüyü aramaz, gelişmediğimiz için yeniyi aramaz, merak etmez yani kısaca ihtiyaç duymayız. Öte yandan kendi olma cesaretini gösteren insanlar yalnız bırakılır, güya cezalandırılır. Oysa özgür olmak ve kendini keşfetmek tam olarak yaratılış sebebidir. " Ne istediğini bildiğin sürece başarırsın." "En yüksekten uçan martı, en uzağı görendir." Herkese keyifli okumalar. #martı #richardbach #sayyayıncılık #kitap #kitapoku #kitapyorumu #bookstagram #okumazamanı #okudumbitti #book
1. Altıncı Koğuş-Anton Pavloviç ÇEHOV-Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları- 6. Basım-Temmuz 2018-İstanbul- 68 sayfa- Rusça aslından çeviren Yulva MUHURCİŞİ Arka kapaktan: "Çehov bir taşra kasabasındaki akıl hastanesinde geçen bu novellasında, eğitimli bir hasta olan İvan Dmitriç ile Doktor Andrey Yefimıç arasındaki felsefi çatışmaya
Fi-Akilah Azra KOHEN-Destek Yayınları-376. Baskı-Mart 2018-İstanbul-598 sayfa ●Arka kapaktan:
"Fi, deneyimin içinde olmak yerine korkmadan deneyime sahip olmanın yolculuğudur. İçinde bolca bulunan manipülasyon, seks, aldatma ve aldanma hikayeleri belki herkesin dikkatini çekebilir ama gerçeklerden yola çıkılarak ulaşılmak istenen yerde
Çi-Akilah Azra KOHEN-Destek Yayınları-264. Baskı-Ocak 2018-İstanbul-318 sayfa ●Arka kapaktan: "Hayat, insanın kendi potansiyeline ulaşabilmesi için dikkatle, incelikle, muhteşem bir zekayla dizayn edilmiştir. Yapman gerekeni yapamıyorsan, olamıyorsan, doğamıyorsan hayat çok acıtır, anlaman için hırpalar, yorar. Seni sen yapabilmek için ne gerekirse yapmaya hazırdır. ...
Öyleyse acına sahip çıkmalısın!
Çünkü acı, bilginin bedene inmesidir. ....
Hayat harekete geçen herkesi varması gereken yere götürür." ●Çi, tüm canlıları birbirine bağlayan, rejenere eden Yaşam Enerjisi olarak tanımlanmış kitapta.
Birçoğumuz hayata bir amaçla geldiğimizi düşünürüz. Ama hayatın başımıza getirdiği "facia"ları hep bir kızgınlık, kırgınlık ve haksızlık algısıyla yorumlar, anlamamız gereken şeyleri anlamadan es geçeriz. Ta ki aynı sebeple daha sert sınana kadar. Belki bu defalarca tekrar eder. Sonunda dayanılmaz olunca pes edilir. Belki artık isyan etmek yerine düşünmeye başlarız. Kitap Fi'nin devamı.
Bununla birlikte devam kitabını okurken "acaba karakterlerin başına neler geldi? " demek yerine kendimi bu sefer neyi keşfedeceğim diye heyecanlanırken buldum. Hayat bir sınırlılık halidir. O yüzden insan boşvermişliğinden, bıkmışlığından sıyrılmalıdır. Tam da bu nedenle bana göre Çi pek çok kişisel gelişim kitabını cebinden çıkarır.
Hepimizin aradığı yahut aradığını bilmediği bir sorunun cevabıdır Çi...
Cimri-Moliére-Antik Dünya Klasikleri-Ağustos 2013-İstanbul-160 sayfa ●Arka kapaktan: "Cimri, temanın, karakterlerle ve yan ögelerle ustalıkla desteklendiği, oyuncuların sahnede yer değiştirmelerinden vücut hareketlerine kadar herşeyin incelikle düşünüldüğü bir başyapıttır.
Moliére, Cimri'de trajik bir durumu komediyle anlatmak istemiştir. Aslında korkunç bir kişiliği olan Harpagon, gülünç bir adamdır, çünkü kendini çok ciddiye alır. Cimrilik para tutkusu, oyunun bazı sahnelerinde gaddarlık, hatta açıkça çılgınlık noktasına varır. Nitekim Goethe, Cimri'nin bir komedi değil, bir trajedi olduğunu öne sürmüştür. "
Cimri, insana okurken oldukça eğlenceli gelen, ancak ana karakter olan Harpagon'un düştüğü gülünç halin aslında acınılacak bir durum olduğunu gördüğü bir eserdir. Cimri, yazıldığı ilk dönemlerde çok rağbet görmemiş. Bir nevi sokak ağzı kullanımı insanların yadırgadığı bir durum olarak kendini göstermiş. Oysa sanatın özellikle de tiyatronun varoluş amaçlarına baktığımızda zaten amaç hicivdir, toplumun, otoritenin eksikliklerini göstermek ve onu eleştirmektir. Bu açıdan bakınca aslında Moliére'in bu yeni deneyimi tiyatro oyunlarını olduğu yerden daha da yukarılara taşımıştır.
Cimri, toplumda sıkça görebiliceğimiz bir karakterdir. Üstelik tek eksisi de cimri olmak değildir. Harpagon aynı zamanda paraya düşkün, biraz egoist çokça bencil, despot ve içten içe oldukça korkak bir karakterdir. Tüm bu özellikleriyse onu gülünç duruma düşürür. Birbirine dolanan ilişkiler ve film tadındaki sürprizlerle gayet eğlenceli bulduğum bir eser.
Kişisel Ataleti Yenmek-Mümin SEKMAN-Alfa Yayınları-59. Basım-Aralık 2017-197 sayfa ●Arka kapaktan: "Atalet, isteksizlik ile yorgunluğun, tembellik ile depresyonun, yavaşlık ile yılgınlığın, hayal kırıklığı ile kayıtsızlığın, tükenmişlik ile tepkisizliğin 'ortaya karışık' halde bir insanın ruhunu ele geçirmesidir. "Tanrı bize iki yuvarlak
