Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Susması; hayra alamet değil, Seven bir kadının..."
" Farklı bir sabahdı. Bulutlar gri olmuştu, güneş izini silmişti, insanlar her zamankinden daha fazla telaşlıydı. Ruhu çekilmiş biz insanlar o sabahın erken saatlerinde daha farklı gibiydik. Veyahut bana öyle geliyordu. Yorgun hissediyordum kendimi . Baş ağrısı ile omzumda ki görünmez yük ruhuma dert olmuş gibiydi. Anlam veremiyordum kendime . Gözlerimi açtığım da yüreğimin en derininden sızı hissetmiştim. Elimi yüzümü yıkamadan İstanbul'un karma sokaklarına atıvermiştim kendimi. Sabahın beşinde ne gerek vardı ki bu yürüyüşe,bu anlamsız sıkıntıya.. Söyleniyordum kendime halbuki farkındaydım hayra alamet olmadığına. Onca yolu yürüdükten sonra sahile gitmiştim. Bir yerde oturmak istiyordum. Soğuk havaya rağmen denizi izleyip iç çekmek istiyordum. Ta ki seni görene dek. Mavizehram
Reklam
"Tam anlamıyla çıplak ve kökten geçicilik haline dönüşmüş yaşama, insanlar hiperaktiviteyle, işkoliklikle ve üretimle karşılık veriyor...İş ve performans toplumu kesinlikle bir özgürlük toplumu değildir. Bu toplum yeni zorunluluklar üretir... Bu zorunluluk toplumunda her bir insan teki, çalışma kampını da yanında taşır. Bu çalışma kampının alamet-i farikası, kişinin aynı anda hem tutuklu hem gardiyan, hem katil hem maktul olmasıdır. Böylelikle kişi kendini sömürür."
Gördüğüm rüyalar hiç hayra alamet değil. Allah'ım sen bizi kötülüklerden koru 🤲
~Sabırla Koruk Helva Olurmuş~ Sabrın sonu selâmet, Sabır hayra alâmet. Belâ sana kahretsin; Sen belâya selâm et! Necip Fazıl Kısakürek
"Ciddiyetten uzaklaştık, ciddiyetsizlik hayra alamet değil."
Sayfa 75 - Sel Yayıncılık, Deneme, 2. Baskı, Türkçesi: Işık Ergüden
Reklam
Evet, intikam duygusunun yokluğu bir insan için belki iyi bir alamet değildir.
Bende ki bu hissizlik hâli hayra alamet değil.
اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَٓا اَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَٓا اُفٍّ âyeti beş mertebe hürmet ve şefkate evlâdı davet etmesi; Kur'anın nazarında vâlideynin hukukları ne kadar ehemmiyetli ve ukukları ne derece çirkin olduğunu gösterir. Madem peder; kimseyi değil, yalnız veledinin kendinden daha ziyade iyi olmasını ister. Ona mukabil veled dahi, pedere karşı hak dava edemez. Demek vâlideyn ve veled ortasında fıtraten sebeb-i münakaşa yok. Zira münakaşa, ya gıbta ve hasedden gelir. Pederde oğluna karşı o yok. Veya münakaşa, haksızlıktan gelir. Veledin hakkı yoktur ki, pederine karşı hak dava etsin. Pederini haksız görse de, ona isyan edemez. Demek pederine isyan eden ve onu rencide eden, insan bozması bir canavardır. Ve evlâdlarını, o Zât-ı Rahîm-i Kerim'in hediyeleri olduğu için kemal-i şefkat ve merhamet ile onları sevmek ve muhafaza etmek, yine Hakk'a aittir. Ve o muhabbet ise, Cenab-ı Hakk'ın hesabına olduğunu gösteren alâmet ise: Vefatlarında sabır ile şükürdür, me'yusane feryad etmemektir. "Hâlıkımın benim nezaretime verdiği sevimli bir mahluku idi, bir memlukü idi, şimdi hikmeti iktiza etti, benden aldı, daha iyi bir yere götürdü. Benim o memlukte bir zahirî hissem varsa, hakikî bin hisse onun Hâlıkına aittir. "EL-HÜKMÜ LİLLAH" deyip teslim olmaktır. Hem dost ve ahbab ise: Eğer onlar iman ve amel-i sâlih sebebiyle Cenab-ı Hakk'ın dostları iseler, "EL-HUBBU FİLLAH" sırrınca o muhabbet dahi, Hakk'a aittir. Sözler - 639
İslam kulların işinde ALLAH'ın Hakem kılınmasıdır.
Din soyut bir cümle belirsiz Bir bayrak ve sadece dille Söylenen bir kelime değildir Kalbin hareketsizce barındırdığı Bir düşünceden veya kişilerin Namaz Hac ve Oruç gibi vesilelerle Yerine getirdikleri Alamet türünden İbadetler'de demek değildir Hayır bu ALLAH'ın insanlardan Din diye sadece Kendisine teslim Olmalarını dilediği İSLAM değildir Çünkü İSLAM teslimiyet demektir İSLAM itaat ve bağlılıktır İSLAM kulların işinde ALLAH'ın Hakem kılınmasıdır.
Reklam
Sanırım bir yıl kadar sonraydı, gazetede telefonum çaldı; Rauf Tamer, Erol Akyavaş'ın yanında olduğunu, istersem kendisiyle röportaj yapabileceğimi söylüyordu. Hemen yukarıya, Rauf Bey'in odasına koştum; baktım, ufak tefek, zayıf, sakallı bir adam.. Ama sakali ne entel taifesinin arapsaçına dönmüş sakallarına, ne de karikatürlerde ressam taifesinin alâmet-i farikası olarak çizilen çene sakalına benziyordu. Basbayağı Müslüman sakalıydı bu, herhangi bir Anadolu şehrinde veya kasabasında yürürken sık sık gözünüze çarpabilecek türden, yani sahibini toplumdan tecrit etmeyen, mübalağasız, sıradan bir sakal. Halbuki "sanatçı" ve "yazar"ların sakallarında çoğunlukla, topluma yönelik bir istihfaf ve meydan okuma vardır.
Sayfa 114Kitabı okudu
DOKUZUNCU BÖLÜM Duvardaki Yazı
"Başka hiç kimsenin duymadığı sesler duymak hayra alamet değildir, büyücüler dünyasında bile."
Sayfa 138Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.