Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ALİ FIRAT YAVUZ

ALİ FIRAT YAVUZ
@alifiratyavuz
Yaşamayı yaşamak istiyorum demiştim, Neylersin ki bu damda bu dem Ayaklarımla uyaklarımda zincir, Böyle topal koşmalarla geçiyor günlerim, Oysa..medhetmek gibi olmasın kendimi ama.. Yaşamım benim en güzel şiirim ️ CAN YÜCEL
Sağlık Hizmeti
Ardahan Üniversitesi
Diyarbakır
Diyarbakır
8 okur puanı
Ocak 2022 tarihinde katıldı
Neler geçirmiş, neler çekmiş, nelerden, nerelerden geçmiş, sana gelene dek - bütün bunları da öğrenmen gerek: nasıl olmuş da, o belirsiz günden bu yana, hep gelişmiş, sana doğru: Nereden bilmiş, nasıl bilmiş - senin sen olduğunu; ve, kendisinin kendisi — o; çağırdığın ve beklediğin, olduğunu? Nasıl? -Bilemeyeceksin; ama, eminsin bundan. Bilmiyorsun; ama, bu, kesin. İşte, o.
Reklam
Bir çiçek nasıl açılıyorsa kendiliğinden Bir kuş nasıl uçuyorsa Öyle sever, çalışır insan, Kıraçlar çarptıkça dağlara Gül göçürür şafağından Doğanın altın şafağından İnsanın altın şafağından Tarihin altın şafağından Bir kırıldık daha da kırılırız Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.
Hırsla çakarım kibriti, İlk nefeste yarılanır cigaram, Bir duman alırım, dolu, Bir duman, kendimi öldüresiye. Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin, Seviyorum seni, Çıldırasıya... Ama akşam erken iniyor mahpusâneye. Ve dışarda delikanlı bir bahar,

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Beyaz Diş sersemlemiş afallamış bir şekilde kalakaldı; bütün anılarını unutmustu, tüm bunların ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyordu. Saldırıdan sonra Beyaz Diş oradan uzaklaşmaya karar verdi. Sonuçta karşısındaki, kendi türünün dişi versiyonuydu ve erkeklerin dişilerle dövüşmemesi gerektiği ne dair türüne özgü bir yasa vardı. Bu yasayla ilgili pek bir şey bilmiyordu, çünkü zihninin genellediği ve tecrübeyle edindiği bir şey değildi. Gizli bir telkin sayesinde aya ve geceleyin ortaya çıkan yıldızlara doğru ulumasi na, ölümden ve bilinmezlikten korkmasına sebep olan aynı içgüdüyle öğrenmişti bunu.
“Ayrılığa ilişkin hüzün zenginleştirici, canlandırıcı olabilir. Yaratıcı gücün bitmez tükenmez bir kaynağı, değişik halkların, kültür ve dillerin buluşabileceği bir olanak, çeşitli insanların kendi özgün gelenekleri, alışkanlık ve renkleriyle katılabilecekleri bir agora, geliştirici, teşvik edici bir buluşma mekanı olabilir."
Reklam
"Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? düpedüz, sarıl bana dedikten sonra, sarılmanın ne anlamı kalır.”
Dünya üzerinde her şey daima bir akış içindedir. Hiçbir şey değişmeden aynı şekilde var olmayı sürdü remez. Bizim dışımızdaki şeylere bağlı olan eğilimleri miz de muhakkak değişecek ve bir süre sonra geçecektir doğal olarak. Bizden daima ileridekiler veya gerimizde kalanlar ya ellerimizden giden geçmişi anımsatırlar ya da hiç gerçekleşmeyecek bir gelecek beklentisi olurlar. Kalbin sıkıca tutunacağı mutlak bir şey yoktur hiçbir zaman. Bu yüzden dünyalık zevklerimiz -neredeyse is tisnasız- tek bir âna aittir.
“bazıları hiç delirmez ben, bazen koltuğun arkasında 3-4 gün boyunca yattığım olur orda bulurlar beni melaikeymiş derler sonra gırtlağımdan aşağı şarap döküp göğsümü ovarlar yağ serperler üzerime sonra kükreyerek kalkarım atıp tutar, köpürürüm onlara ve evrene küfreder bahçeye kadar kovalarım sonra kendimi çok iyi hisseder tost ve yumurtanın başına otururum bir şarkı mırıldanıp aniden pembe besili bir balina gibi tatlı olurum bazıları hiç delirmez ne korkunç hayat sürüyorlardır tanrı bilir...”
Sessizlik yorgunluktur; yorgunluk değilse kederdir; keder değilse hasrettir; hasret değilse sızıdır; sızı değilse derin bir düşünce, bir anıdır veya bütün bunlardır veya bunlardan bazıları.
Sevgili dost, ağlama, aslan yatağıdır dağlar. Yiğitlerin kelleleriyle örülür kurtuluşun duvarları. Zorla, savaşla, güçle elde edilir yüceliş. Boyun eğen esirdir, haydi, yücelere çıkalım. Özgürlüğün sarayı çok yüksekte, yücelerdedir. Kellelerimiz için iki yer vardır yalnızca. Esirliğin kirinden pas tutmuş hançerim. Kimse kansız kavuşmamış özgürlüğüne. Derin koyaklarda uyusan bile, karabasanlar görürsün. Keder kalır sana, korkaklık yorganını çekersen başına. Bizler sağ ve yiğitken, düşmanın bağımızdan yemesi ayıp değil mi?
Reklam
İnsan köklerinden uzaklaşmadıkça, kök nedir bilir mi? Değişik, rengarenk topraklara ayak basmadıkça insan, neden daima ata toprağına gömülmek istediğini anlayabilir mi?
Çünkü aşk çaresiz, sıkışmış insanların gördüğü bir rüyadır; çaresizlerin hayalidir. Çünkü aşk, yoldan sapmış insanların önüne çıkan bilmedikleri yeni bir yoldur.
Okumak; renkli sayfaların arasında hiç yorulmadan sonsuz bir yolculuğa çıkmak. Kitap. Rakipsiz sevgili. Dilsiz dost. Bilginin yoldaşı...