Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
280 syf.
10/10 puan verdi
Allah kimseyi düşürmesin diyelim öncelikle. Ama Düşersek de tutunduğumuz yürekler İnşaAllah hep vefâlı, vicdanlı, merhametli olur.
Esselâmu aleyküm ve rahmetu’llâhi ve berekâtûhû ..
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Her ne kadar dini kitap olmasa da düstur üzere böyle başlıyoruz yorumlara hep. Çizgimizi bozmayalım.. ☻
En
Bir çocuğun gözünden hapishane yaşantısının anlatıldığı, acı yüklü bir roman. Yazar Feride Çiçekoğlu da düşünce suçundan hapis yatan birisi olarak, yazdığı romanın içeriğini bizzat yaşamış; yani bir hayal ürünü değil, gerçek bir yaşantı okuyorsunuz. Her birinin içeride yatma sebebi farklı; kimi düşünce suçundan, kimi insan yaralamadan, kimisi de zinadan hüküm giymiş. Allah kimseyi düşürmesin, zor bir yaşantı, hele dünyayı tanımaya çalışan küçücük bir çocuk olarak oradaysan daha da zor. İnsanın içini burkan, hüzünlendiren, zaman zaman da minik Barış'ın masumiyetinin yüzünüzde bir tebessüm oluşturduğu bir roman. 1989 yılında çekilmiş bir filmi de var; henüz onu izlemedim ancak romanı eğer okumayı düşünüyorsanız, zaten kısacık, çabucak biten ve son derece akıcı, güzel bir kitap olarak tavsiyemdir.
Her hatimden kâinattaki tüm varlıkların bir hissesi var. Ben böyle hissediyorum. Kâinat kitabını okuyoruz. Kesinlikle bir çekim var ve merkezde Kur'an'ı Hâkim var. Ben bu gece çiçeklerime okudum. Evdeki bitkilerin sessiz zikirlerini duyamıyorum belki ama en azından biliyorum. Hissederek okuyabilmeyi Allah dileyen herkese nasip etsin.
Auschwitz Kütüphanecisi
Yıl 1940'lar..Tam bu zamanlarda evde yemeklerini yerken Nazi subayları, Dita ve ailesini yaka paça toplama kampına götürür.
9 yaşında Dita yaşadıkları karşısında şaşkındır.
Yaşadıklarını bir bir okuyucuyla paylaşır.
"Toplama odalarında Zyklon gazı kullanıyorlardı çünkü hem ucuzdu hem de sadece bir bidonla
Eserin Esiri Oluyor İnsan!
"Görülecek, işitilecek, tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişmeyeceğinden korkuyorum." (Sf. 110)
Peyami Safa, övgüleri hak eden, eşsiz bir kaleme sahip usta bir yazar. Eserini okurken hayran kalmamak elde değil. Benzetmeleriyle insanın gönlünü fethediyor.
Benyusuf/Sezgin KAYMAZ
Sezgin Kaymaz'ın okumuş olduğum ikinci kitabı, bundan sonra daha çok okurum diye düşünüyorum hatta okuyacağım kitabının ismini bile kitabın satırları arasında buldum birbirinden güzel hikayelerden oluşan güzel bir kitaptı.
Ne bilsin başına gelmeyen kişi, Seyreder kenardan, bakar savuşur. (Katibi)/Syf.9
Zaman bir
·
Puan vermedi
Gülün Solduğu Akşam benim için çok özel bir kitap. İlk gençlik dönemimde bir arkadaşın evine takılmaya gitmiştik. Onun kitaplarını karıştırırken gördüm. Merak edip birkaç sayfa okudum ve elimden bırakamadım. Kitap beni öyle sardı öyle sürükleyiciydi. Arkadaşlar takılırken ben kitabı okuyarak bitirdim. Yıllar sonra Bursa Kitap Fuarında kitabın yazarı Erdal Öz ile de tanışma fırsatı buldum. Erdal Abi Mamak Askeri Cezaevinde Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgil ve daha bir çok devrimciyle konuşma imkanı bulmuş ve onların anılarını romanlaştırmış. Şarkışla'ya Düşürmesin Allah Sevdiği Kulunu başlıklı bölüm mıh gibi aklımda. Deniz Gezmiş'in yakalandığı anı anlattığı kısım. (Herkes ne zaman ölür? Elbet gülünün solduğu akşam. Turgut Uyar) Okuyun bu mücevher gibi kitabı.
Öncelikle şunu belirtmeden geçemeyeceğim, bu yayınevinin insana kitap
okuma isteği aşılayan renkli
kapaklarına bayılıyorum.
Matt bir beyin cerrahıdır. Birlikte büyüdükleri komşu kızı ve biricik aşkı Elle ile evliliklerinde çok istedikleri çocuk hayallerine bir türlü
ulaşamazlar. Her defasında bir sebepten Elle bebeğini kaybeder. Son hamile kaldığında Elle kaza geçirir merdivende düşer ve bitkisel hayata girer. Matt mücadelesi bu zamandan sonra başlar. Elle, Matt'in annesi Linney'e bir ön direktif vermiştir, yaşama şansı düşük olan bir durumda fişinin çekilmesini ister. Fakat hamilelik durumu olduğu için Matt buna karşı çıkar. Artik bebeği için, basta annesi olmak uzere kanunlarla ugraşmasi gerekmektedir. Olaya medyanında karısmasıyla , halkın göz önünde yaşanması çok taraflı zararlara yol açar.
Kitapta ara ara Matt ve Elle geçmişteki yaşanmışlıkları cocukluklari ve gençlik okuyoruz.
Duygu yüklü bir kitap, beni derinden etkiledi. Her ne kadar bizlerde böyle kanunlar olmasada makinelerin fişini çekme konusunda ben ne yapardım diye düşünmeden edemedim. Çok zor bir durum Allah düşürmesin. Kesinlikle okumaya değer bir kitap.
Kitapla kalın...
Cezaevi
Gerçek anlamda iyi olmadığınız bir dönemde okuyup hayatınıza şükredin.Gercek hayattan diye belirtilmiş ancak gerçekten olabilecek gibi değil hikaye gibi yani inanılır gibi değil Çin işkencesi...Sadece denk gelip okuduğum bir kitap oldu ve acı hikayelerle dolu dışardan bakıldığı gibi değil mapus kötü bı yer Allah kimseyi düşürmesin bizide yazar güzel ve akıcı merak uyandırıcı şekilde uyarlamış Kitapta geçen hikayeleri başarılı....
312 syf.
·
Puan vermedi
Kitap 8 öyküden oluşuyor ve Dosto'nun 1. Lig zamanları diye tabir edebilirim çünkü kült eserlerindeki karakterlerin; Raskol, Mişkin, Devuşkin, Foma vb. temellerini burada atmış (bence) ve gelecekte yazacagı eserlerin ana temalarinin ipuclarini burada vermiş gibi.
E haliyle diğer kitaplarıyla karşılaştırıldığında bu eseri bir, iki tık acemice kalıyor ama yine de okuyun, okutun. :) Allah, sizleri parçalanmış redingotlarla merdivenlerde yatirmasin ve umutsuz aşklara düşürmesin, haydi eyvallah :)
Bir kitaptan yüzlerce hatta binlerce ders çıkabilir ve herkes bir kitabı anlayabildiği kadarıyla okur.Kitabı beğendim ve bütün okurlara öneririm.Aslında her insanın yaşayabileceği şeyleri anlatıyor ve aynı şeyleri yaşamasa bile benzer şeyleri yaşayan illaki vardır.Öncelikle şunu söylemek istiyorum bazen çok kötü durumda olan bir insan görüyorsunuz ve tabi insan olarak yardım etmek ,elinden tutmak onu o bataklıktan çıkarmak istiyorsunuz ama bu hiç mantıklı değil. Bence bu yaptığımız şey onu kurtarmaktan daha çok size zarar veriyor, ona hiçbir etkiniz olmuyor sadece siz zarar görüyorsunuz tıpkı kitapta dediği gibi yardım etmeye çalıştığı 24 saat onun bütün hayatını olumsuz bir şekilde etkiliyor.Bazen insan gibi davranmak hayatımızı olumsuz etkileyebiliyor. (en iyisi bataklıkta olanları kendi haline bırakmak bilmiyorum ben öyle düşünüyorum belki yanlış da düşünüyor olabilirim).Diğer söylemek istediğim şey kumarın ne kadar da kötü bir şey olduğu Allah kimseyi bu duruma düşürmesin baksanızda bütün hayatı mahvediyor, yaşam sevincini elinden alıyor çocuk zaten en son intihar etmiş ne kadar da kötü belki bu durumda olan binlerce insanlar var onları o hallere düşüren insanların mutlu bir şekilde hayatlarını sürdürdüğünü de düşünmüyorum.Sadece kumar da değil alkol uyuşturucu da en başındayken bırakılması gereken şeyler hatta hiç başlanılmaması da gerekiyor ama bazen nefsimize yenik düşüp başlanılabiliyor ama en doğrusu yol yakınken o yoldan dönmek çünkü sonu maalesef çok kötü.Sizi kötü etkileyen huzursuz eden maddi manevi şeylerden uzak durmaya çalışın daha mutlu bir şekilde hayatınızı devam ettirebilmek için.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020126,8bin okunma
Yazarın kalemini artık hepten sevmeye başladım bu yazardan okuduğum üçüncü kitaptı. Kitap açlık ve yoksulluk serüvenini üzerine anlatılmış. Ünlü bir yazar olma arzusuyla yanıp tutuşan bir gencin açlığa karşı verdiği mücadelenin dokunaklı hikayesi. Kendini keşfetme yolundaki bu gencin verdiği mücadele okumaya şayan. yoğun bir iç çatışmaya maruz
Kitabı beğendim.Kendini olduğundan güçlü göstermeye çalışan beçare bi insanın kuyruğunu dik tutma çabalarını gösteriyor.Allah kimseyi gördüğünden aşağı düşürmesin.Dünya kendini vazgeçilmez sanan insanlarla dolu malesef.Hazin bi hikayeydi,güzeldi ama…
Yurtseverlik, hürriyet, millet kavramlarına bağlı bir Tanzimat dönemi aydını şair, yazar Namık Kemal'in; daha önce okumuş olduğum eserleri: Cezmi, Vatan yahut Silistre'den sonra İntibah da merak ettiğim eserlerindendi.
İntibah, her ne kadar sadeleştirilmiş Türkçe ile yazılmış olsa da zaman zaman eserin dili ağır geldi. Ancak genel olarak konu akışına hakim olunca eser akıcılığını göstermiş oldu.
Gelelim İntibah'ın konusuna; cümleye şöyle başlamak istiyorum Allah hiç bir erkeği Mehpeyker gibi bir kadının eline düşürmesin. :) Gerek peder beyden gerek de valide hanımdan iyi terbiye almış, tahsilini başarıyla tamamlamış ve bir kalemde iş sahibi olmuş Ali Bey, bahar mevsiminin verdiği rahavetle gönlünü Mehpeyker fahişesine kaptırır. Ali beyi şehvetiyle, ateşli edasıyla avucunun içine alan Mehpeyker, Ali beyin sonunu türlü türlü oyunlarıyla sonunu getirecektir.
NOT: kitabın giriş bölümünde belirttiği gibi ''Bahar mevsimi, bu dünyanın gençlik devrinin sabahıdır.'' Siz siz olun baharda rahavete kapılıp kimseye sevdalanmayın. ;) :)
