Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ne eski bir tango melodisi, ne de siyah önlüklü bir mektepli kız resmi, hayır beni on sekiz yıl evvelki o tatlı hatıraları alemine atan, gazetede götürdüğüm iki satırlık, kupkuru, alalade bir kiralık ilanı oldu. o anda pendik sahilleri birden gözümde canlanıverdi. o köşk...o köşkün bizim bahçeye bakan penceresi...ve o pencereden mahinur...sarı
"Allah razı olsun!" dedi ve ıstavroz çıkardı.
Sayfa 344Kitabı okudu
Reklam
Elinde sıkı sıkıya tuttuğu ibrikle, elimize su dökmek için bekliyordu. Ben ninenin niyetini anlayınca oldukça saygılı bir ifadeyle, yalvarır gibi konuştum: -Nineciğim, Allah sizden razı olsun. Zaten size zahmet verdik, lütfen siz rahatsız olmayın, biz işimizi kendimiz hallederiz. Keskin gözleriyle gözlerime baktı. Kararlı bir ifadeyle: -Misafire hizmet etmek zahmet değil, rahmettir oğul, dedi. Beni bu rahmetten mahrum mu edeceksiniz?
SÜRVEYAN HEKİM “Doktordan satılık araba” diye ilan verirler, çok doğru aslında. Ne o arabayı kullanacak vakit bulursunuz, ne de düzenli bir hayatınız olur. Hele bir de cerrahsanız, o uyku denen tatlı şeyle bir türlü buluşamazsınız. Ben de Güneydoğu’da görev yaparken hem uykudan, hem de arabamdan mahrum kaldım. Zaten kullanmaya vakit
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-3/Kitabı okudu
Allah razı olsun, Hugo'yla Balzac olmasa Fransa çekilir mi?
Sayfa 258Kitabı okudu
Süleyman peygamberin hikayesi manidardır: Babasının devletine göz diken iki kadın çocuğa sahip olmak isterler. Paylaşamazlar. Meseleyi hukuk halledemez. Hükümdarın huzuruna gidilir. Devletlerin, saadetlerin peygamberi emreder; "çocuğu ortadan ikiye bölünüz. Yarısını bir kadına, yarısını öbür kadına veriniz!" Sahte ana iki murada birden ermiştir. Fermana razı olur. Gerçek ana yerlere kapanır. Yalvarır:"Allah aşkına çocuğumu öldürmeyiniz. Öldürmeyin de, onun olsun. Ben analık hakkından vazgeçiyorum!"
Sayfa 28 - DergahKitabı okudu
Reklam
“Allah senden razı olsun Süleyman,” dedi. “Benim için dua et.” Kamyonetten onunla indim. Sarıldık birbirimize... Az daha gözüm sulanacaktı. Mevlut toprak yoldan köye doğru yürürken arkasından sevgiyle baktım, hayatının sonuna kadar mutlu olmasını istedim onun. Az sonra kısmetinin bir başka olduğunu öğrenecek elbette, bakalım ne yapacak diye düşünerek kamyoneti buluşma yerimize sürdüm. Eğer Mevlut’un kötülüğünü isteseydim, bazılarınızın sandığı gibi ona kazık atıyor olsaydım, İstanbul’da gece rakı sarhoşuyken Rayiha’yı ayarlayayım diye bana verdiği Kültepe’deki evin kâğıdını ona geri vermezdim, değil mi? Kiracısını benim bulduğum o ev Mevlut’un bütün servetidir."
Sayfa 173 - YKYKitabı okudu
“Bismillahirrrahmanirrahim! Müminlerin Emiri Ali’den Müminlerin Annesi Ayşe’ye” diyerek başlıyordu mektup. “Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, Muhammed'i âlemlere kurtarıcı, peygamberlere tanık olarak gönderdi; Allah'ın salâtı ona ve soyuna olsun! Sen Peygambere zevcelikle yücelmişsin, Allah Yusuf Peygamberin masumiyetini rüyalarla, senin masumiyetini ise ayetle ortaya koydu. Sana bahşedilen bu onuru unutma. Halife Osman Allah’ın kendisine takdir ettiği kadere razı oldu ve şehadete direnmedi. Müslümanlar hilafet konuusnda ayrılığa düştüler. Birbirleriyle çekiştiler. Andolsun Allah'a ki Arabın, bu işi, Peygamber'den sonra Ehlibeytinden alacağını, benim Halifeliğime engel olacağını hatırıma bile getirmedim. Fakat bir de baktım, gördüm ki halk, filân kişiye biat etmekte; elimi çektim; sonunda insanların dinden döndüklerini, Allah'ın salâtı ona ve soyuna olsun, Muhammed'in dînini iptâle kalkıştıklarını, halkı buna çağırdıklarını görünceye dek dayandım. Fakat bu işe giriştikleri zaman, İslâm'a yardım etmezsem onda bir gedik açılacağından, onun yıkılacağından korktum; çünkü bu musibet bana, az bir gün sürecek, sonra serap gibi yitip gidecek yahut bulut gibi dağılıp yitecek olan hilâfetten, size Emir olmaktan mahrum kalmaktan da daha büyük olacaktı. Bu olaylar sırasında kalktım, işe giriştim; sonunda batıl yok olup gitti, din, olduğu gibi karar etti. BEN AYŞE İLK KIYAM KİTABINDAN
Meral ağır hasta diye. Biliyorduk, ciğerlerinden hasta olduğunu. Kanaması var, acele doktor, dediler. Açtım Samatya İşçi Sigortası Hastanesini. Gazetede çalışan sigortalı bir bayanın kanaması var, acele doktor gönderin, dedim. Biz karışmayız, siz Sultanahmet'ten isteyin dediler. Açtım Sultanahmet Hastanesini, hastanın nerde oturduğunu sordular.
Çopur be! Şu batan güneşe iyi bak! dedi. Belki de bir daha göremiyeceğiz onu! Alay etme be efe! Göremezsek ne çıkar Bol bol görmedik mi şimdiye kadar. Allah razı olsun ondan. Bizi az mı ısıttı. Fakir fukarayı az mı korudu.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
İstanbul
"Allah razı olsun!" dedi ve ıstavroz çıkardı. İşte İstanbul, diye düşündüm. Müslüman duası ve Ortodoks ıstavrozu bir arada. İç içe geçmiş dualar, dinler ve kültürler şehri.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.