Kitabı yeni bitirdim,sabahı bekleyemedim hemen yazmak istedim.Sarsıldım!Gözyaşlarıma hakim olamadım okurken.Aşk,acı,varoluş,bilinçaltı üzerine düşündüren ve öldüren bir ..... " kitap" diyemiyorum bu bu kitaptan öte bir şey...Bir aşk tek başına nasıl yaşanır,kurgulanır?Bu hayata nasıl katlanılır? İnsan bir gün "ben" olur mu?Soruyor bize bu şahane kadın "savaş ve barış var mıdır?" diye cevabı buluyoruz etimizi koparırcasına.Biz bu savaşı kazanır mıyız?
Kendime gelemeyeceğim bir süre,yine de şöyle bilgi vermem gerekirse:üç kişi üzerinden anlatılıyor roman.İç konuşmalarla ilerliyor .Evet,biraz okunması zor gelebilir ancak spoilerlara takılmadan biraz araştırma yaparak ve zinde bir kafayla okunması gerekli,zaten bittiğinde ruh sağlığınız bozulacak.Önerim kitabı bölmeden ,sürüncemede bırakmadan okumanız.Yaşadığım her an aklımda olacak,bir gün yeniden okuyacağım ben bu aşk'ı.Ama önce Ingeborg Bachmannla tanışmışken tanımaya devam etmeliyim.
"çünkü bir insanın ruhu söndüğünde bir başkasının yaşamaya başlamaması için hiçbir neden yok,"
"Ben,Ivan'da yaşıyorum
Ivan'dan sonrasını değil."