“Dinleyin şu cümleyi: ‘Gerçekte çekilen acılardan gurur duymak gerekir, her acı bize yüksek bir aşamada bulunduğumuzu anımsatır.’ Ne ilginç, değil mi! Nietzsche’den seksen yıl önce söylenmiş! Ama benim size göstereceğim cümle bu değil, bekleyin bir dakika - işte buldum. Okuyorum: ‘İnsanların büyük çoğunluğu yüzmeyi öğrenmeden yüzmek istemez.’ Ne anlamlı bir söz, değil mi? Yüzmek istememeleri doğal, çünkü karada yaşamak için yaratılmışlar, suda değil. Ve düşünmek istememeleri de doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil! Evet, kim düşünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulaşabilir; ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelir suda boğulur.”
~
❝
Tamamlanmamış bir cümledir insan.
Yalnızlığıyla bile bir araya gelemeyecek kadar ıssız.
Bütün bunlara rağmen hayat, yine de anlamlı bir cümle kurabilme isteğidir.
İnsanın kendini tamamlayabilmesi isteği, ...
Zaman içinde aşınmış , her şeye kırgın bir ruhun kendini onarabilme çabasıdır.
❞
~
Tamamlanmamış bir cümledir insan
Yalnızlığıyla bile bir araya gelemeyecek kadar ıssız.
Bütün bunlara rağmen hayat, yine de anlamlı bir cümle kurabilme isteğidir.
Sözü hiç uzatmadan her şeyi ifade edivermene hayranım. Ama yetmiyor ki bana, sesin, sedan, kelimelere sadece senin kattığın o bambaşka tını. Keşke uzatsan biraz sözü, sözleri. Ne söylediğinin hiçbir önemi yok, sadece senin söylemen önemli. Ne olursa olsun. Birbiriyle hiç alakası olmayan kelimeleri arka arkaya getirsen de olur. Anlamlı bir bütün oluşturmaları gerekmez, muhtaç olduğum anlam zaten senin sesinde fazlasıyla mevcut. Sen konuştuğunda bütün sesler duyulmaz oluyor benim için. Başka hiçbir ses duymuyorum. Sanki bütün alem sükut veznine geçip nefes bile almadan sana kulak kesiliyor. Herkesin kullandığı kelimeleri kullanıyorsun, evet. Ama o kelimeler başka hiç kimsede senin kadar güzel durmuyor. Kendi anlamlarını
aşıp genişliyor, derinleşiyor, birçok şeyi birden anlatabilir hale geliyor kelimeler senin dilinde. Sanki bir tek kelime bile yetebilir gibi geliyor insanın içini bir ömür ısıtmaya, eğer onu sen söylemişsen. Biliyorum, zengin bir ifade etme kabiliyetin var, dile, kelimelere hakimsin. Ama yine de sözü biraz uzatmanın bir mahzuru olmaz, dile olan hakimiyetine hiçbir şekilde gölge düşmez diye düşünüyorum. Birkaç kelime daha fazla. Birkaç cümle. Belki arasına virgül konarak yan yana getirilmiş incecik kelimeler. Bir gelin tacı için birbirine özenle iliştirilen kır çiçekleri gibi rengarenk kelimeler. Biliyorum meramını anlatmak için yetiyor birkaç kelime sana. Ama yetmiyor ki bana, bize, senin için can kulağını sonuna kadar açan şu ucu bucağı olmayan sessizliğine alemin.
Tamamlanmamış bir cümledir insan..
Yalnızlığıyla bile bir araya gelemeyecek kadar ıssız ...
Bütün bunlara rağmen hayat, yine de anlamlı bir cümle kurabilme isteğidir.
Tamamlanmamış bir cümledir insan.
Yalnızlığıyla bile bir araya gelemeyecek kadar ıssız...
Bütün bunlara rağmen hayat, yine de anlamlı bir cümle kurabilme isteğidir.
İnsanın kendini tamamlayabilmesi isteği...
Zaman içinde aşınmış, her şeye kırgın bir ruhun kendini onarabilme çabasıdır.
Tamamlanmamış bir cümledir insan.
Yalnızlığıyla bile bir araya gelemeyecek kadar ıssız.
Bütün bunlara rağmen hayat, yine de anlamlı bir cümle kurabilme isteğidir.
İnsanın kendini tamamlayabilmesi isteği.
Eve gece yarısı döndüm. Annem uyandı hemen. Karşılık-
lı oturduk konuşmadan: bizim sessiz bir ayinimiz bu. Yolda
Günseli’yle konuşmak istiyordum ve... adam tabancasını çı-
karıp ateş etti. Evet, her düşüncemin başında ya da sonun-
da aklıma geliyor bu cümle. Bu deftere aklıma geleni yazar-
sam rahatlayacağımı sanıyorum. Yüz kere yazmak