Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
448 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Soluksuz okuyacağınız doğru. Dizi izliyormuşsunuz hissi veriyor. Londra, İstanbul, Fırat Nehri arasında gidip gelirken, arada bir Kürt arada bir Türk oluyorsunuz. Şafak, feminist duygularını sıkça serpiştirmiş aralara. Töre cinayeti, ailede erkeğin sözü, annenin evlatları arasında erkeği kayırması, kadın olan insanın seçememe özgürlüğü... Erkeğe verilen söz hakkının kadının sırf kadın diye elinden alınması. Yabancı ülkede göçmen olmanın zorluğu. Sevgi olmadan kurulan ailelerin beklenen / beklenmeyen sonları, kitap`da işlenen konulardandı. Dikkat çeken nokta, karekterlerin seçilmesiydi. İskender`in çılgın, vurdumduymazlığı, kabadayılığı ne kadar varsa Yunus`un sakinliği, dürüstlüğü o kadar çoktu mesela. Adem`in babasını yazarın iki yere - Sarhoş ve Ayık olan diye ayırmasını sevdiğimi söylemek isterim. Okurken tüm karakterlerin ağzından kendilerini okuyorsunuz. Bu da kitabı başka boyutlara taşıyor. Yeni bir hikaye... Yeni nefes... Yeni macera... Esas hikayeden uzaklaşmadan, dönüp dolaşıp ona döneceğinizi bilerek... Fakat, sevmediğim kısımlarda olmadı değil. İlk başlarda hikayenin farklı tınısı beni kendine çekse de sonu bir o kadar aynı diye uzaklaştırdı. Yazar, şaşırtmaca yapıp sonu böyle kapatmak istemiş olabilir ama sonu benim için hayal kırıklığı oldu. Nedenini henüz bilmiyorum. Belki kitabı daha yeni kapatıp, yorum yazdığım için olayların etkisinde kalmış olabilirim. En azından sade bitirmemesini temenni ederdim. Kimler içinse sade olmayabilir ama benim için oldukça basitleştirilmiş sondu. Yine de okumaya değer kitap olduğunu belirtmek isterim Keyifli okumalar :)
İskender
İskenderElif Şafak · Doğan Kitap · 201119,1bin okunma
225 syf.
2/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bu kitabı çocuklarınızdan uzak tutmanızı şiddetle tavsiye ediyorum... On beş günlük kısa bir tatilin ardından tekrar eğitim-öğretim dönemi başladı. Tatilde sıraya koyduğum baya bir kitabım vardı. Fakat bu süre çok kısa olduğundan kitaplarımı bitiremedim. Bu sürenin bana yetmemesi ve kitaplarımı okuyamama baya üzüldüm. Çünkü okulların açılmasıyla
Saftirik Greg'in Günlüğü 5 - Ama Bu Haksızlık!
Saftirik Greg'in Günlüğü 5 - Ama Bu Haksızlık!Jeff Kinney · Epsilon Yayınları · 20111,237 okunma
Reklam
128 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
HAYAL AYNASINDA YAŞAM GERÇEĞİ Yakınlaşmış bir ölüm mü? İnsan alışıyor bir şekilde, Benim aklım sen de hala. Susuşunda. Gözlerini kaçırışında kaldı aklım. Gidişinde en çok..." Bazen insan, aynada gördüğünden eksik ya da fazla gelir kendine. Bazen insan, hiç başına gelmeyeceği sandığı şeyleri yanı başında bulur da, inanamaz yaşamın
Hayal Meyal
Hayal MeyalTarık Tufan · Profil Yayınevi · 20165,5bin okunma
344 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Ayrılma-Bireyleşme süreci nedir? Şöyle diyor Mahler, "Bireyin psikolojik doğumuna, yani özellikle bebeğin kendi bedeninin deneyimleri ve deneyimlediği dünyanın başlıca temsilcisi olan birincil sevgi nesnesi açısından bir gerçeklik dünyasından ayrı ve onunla ilişkili olma duygusunun kurulması sürecine, ayrılma-bireyleşme süreci adını veriyoruz
İnsan Yavrusunun Psikolojik Doğumu
İnsan Yavrusunun Psikolojik DoğumuMargaret Mahler · Metis Yayıncılık · 201563 okunma
224 syf.
7/10 puan verdi
·
18 saatte okudu
Bu kitabı okurken dizi izleyen babaanneme bağladığım doğrudur efendim :)) “Boyun posun devrilsin Pedro”lar, “Öl artık bi’ Elena Anne”ler, “Off çok saftiriksin be Tita”lar, “Sen daha iyisine layıksın, boş ver onları John”lar havada uçuştu okuma boyunca. Kitap büyülü gerçekçilikle süslenmiş bir pembe dizi adeta. Açıkçası pek böyle bir şey
Acı Çikolata
Acı ÇikolataLaura Esquivel · Can Yayınları · 20193,273 okunma
408 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"Geçmişten kaçabileceğimi sanmak büyük bir aptallıktı. Ne kadar hızlı koşsam da, ne kadar uzağa kaçsam da, geçmişten kurtuluş yoktu..." Jacob Jordan, sadece beş yaşındaydı... Okuldan dönerken yol boyunca annesinin elini tutmuş, o gün okulda yaşadıklarını anlatıyordu. Artık kendi sokaklarına geldiklerinde annesine 'hadi yarışalım' diyerek
Artık Özgürsün
Artık ÖzgürsünClare Mackintosh · Altın Kitaplar · 201673 okunma
Reklam
Çağımıza pek çok takma ad verildi –Kaygı Çağı, Atom Çağı, Uzay Çağı gibi. Aslında pekâlâ Televizyon Bağımlılığı Çağı, Pembe Dizi Çağı, Diskjokey Çağı denebilirdi. Böylesi bir çağda, Poetzl’in katışıksız biliminin bilinçaltına yansıtma tekniği biçiminde uygulandığının ilan edilmesi, dünyanın kitlece eğlenenleri arasında en yoğunundan bir ilgi uyandırması düşünülemez. Çünkü bu yeni teknik doğrudan onları hedef almıştır ve amacı kendilerine yapılacak olanın farkına varmadan zihinlerini manipüle etmektir. Özel olarak tasarlanmış takistoskoplar sayesinde sözler veya resimler bir milisaniye veya daha kısa süre içinde televizyon ekranlarına veya sinema perdesine program esnasında (öncesinde veya sonrasında değil) yansıtılacaktı. “Coca-Cola iç” ya da “Bir Camel yak” sözleri, sevgililerin kucaklaşmaları üzerine, kalbi kırık annenin gözyaşları üzerine bindirilecek ve izleyenlerin optik sistemleri bu gizli mesajları kaydedecek, bilinçaltı zihinleri mesajlara tepki verecek ve bu esnada bilincinde olarak gazoz ve tütün için bir istek duyacaklardır. Bu arada da diğer gizli mesajlar bilinçli işitim için çok usulca fısıldanacak ya da ciyak ciyak öttürülecek. Dinleyici bilinç düzeyinde “Canım, seni seviyorum” gibi bir ifadeye dikkatini yöneltirken, bilinçaltı düzeyde, farkındalık eşiğinin berisinde, inanılmaz derecede hassas kulakları ve bilinçaltı zihni deodorantlarla laksatiflere dair son haberleri alıyor olacaktır.
247 syf.
·
Puan vermedi
Acıya o kadar aşinayız ki, artık gözyaşları değil, sözler akıyor. Yaşlılar içten dua ederken onları incelerim ve bir şey fark ettim; onların göz yaşları yoktur, ihtiyarların gözyaşları sözlerinden akar. 21.yy'ın dışı genç içi yaşlı ne çok genci var. O kadar ağladık ve üzüldük ki akıtacak sözler kaldı bir tek. Bütün kitaplar ya empatinin ya da
Çöl Çiçeği
Çöl ÇiçeğiWaris Dirie · Bilge Kültür Sanat · 20022,894 okunma
Tek hücrenin ötesinde seks
1. Sperm ve yumurtanın herbiri tam bir gen dizisini içerir. 2. Sperm ve yumurta, içinde anneden tam bir gen dizisi, babadan tam bir gen dizisi bulunan bir döllenmiş yumurtayı oluşturmak için birleşiyorlar. 3. Döllenmiş yumurta bölünüyor ve bu hücre bölünmesi tam bir yetişkin oluşana kadar sürüyor. Milyarlarca hücrenin hepsi döllenmiş yumurtanın sahip olduğu aynı çift gen dizisini taşıyorlar. Her çiftin içinde bir dizi gen anneden, bir dizi gen babadan. 4. Yetişkinin testis veya yumurtalıklarındaki cinsel hücrelerde; a) annenin gen dizisi babanın gen dizisiyle karıştırılır, b) cinsel hücreler, her hücrede bir karışık (ana-baba) gen dizisi olmasını sağlayan özel bir biçimde bölünürler. Bu hücreler gelişerek döngüyü yeniden başlatmaya hazır sperm ve yumurtayı oluştururlar.
372 syf.
6/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Devlet memuru anne babanın ve üç kızının güzel bir kurgu, sade bir dil ile anlatıldığı sıcak ve samimi bir aile romanı. Türk usulü bir kurgu çünkü sadece çekirdek aile değil; halalar, dünürler, damatlar, komşular da aileye katılarak anlatılıyor. Bir annenin çocuklar üzerindeki baskısının, korumacı tutumunun nelere yol açtığını okuyoruz. Yanlız karakterler anlatılmıyor, harika bir Ayvalık turu yaptırıyor bize İclal Aydın. Yabancı ve yerli yazarların duygusal durumları anlatışı o kadar farklı ki yazarını bilmeden okusaydım yazanın Türk olduğunu tahmin ederdim. Bizler acıları da sevinçleri de çok yoğun yaşıyor ve coşkulu anlatıyoruz. Zaman zaman uzun dialogları ve detaylı anlatımları hızlı geçtim. Daha az sayfa olabilirmiş gibi geldi roman. İkibuçuk saat süren yerli dizi senaryosu gibi uzatılmış bölümler vardı.
Üç Kız Kardeş
Üç Kız Kardeşİclal Aydın · Artemis Yayınları · 20209,5bin okunma
Reklam
Ne güzel bir kitaba başladım
"Yaratılışa uygun yaşamak hayatı kolaylaştırır. Çünkü sorumluluk paylaşımı sağlar. Gereksiz üstlenmeleri ve boş vermeleri önler. Kızların kız gibi, erkeklerin de erkek gibi büyütülmeleri kişisel huzur kadar evliliğin sağlığı açısından da önemlidir. Kendi yaratılışından memnun olan, bunu bir üstünlük ve güç sembolüne dönüştürmeyen eşler daha
240 syf.
8/10 puan verdi
·
13 saatte okudu
Öküzün A’sı
Sanders, bu kitabında tarihsel ve geleneksel olarak insanların, özellikle erken bir dönemde kurdukları bağları koparmadan okuryazarlığa nasıl geçtiklerini betimlemeye, kendilerine bir ses bulmak isteyen Amerikan toplumundaki gençleri çetelere, şiddete, uyuşturucuya ve cinayet işlemeye götüren yan yolları anlatmıştır. Bunların sebeplerini
Öküzün A'sı
Öküzün A'sıBarry Sanders · Ayrıntı Yayınları · 2019569 okunma
Tarkovski evreninin anahtar öğesi olan bu karşıtlık en açık ifadesini Nostalgia (Nostalji) filminde bulur; film kahramanı, 19. yüzyılda kuzey İtalya’da yaşamış bir Rus bestecinin el yazmalarını bulmak için dolaşan Rus yazar, cinsel tatmin adına onu baştan çıkarmaya çalışan eksik-varlık, isterik kadın Eugenia ve ardında bıraktığı karısının maternal anısı arasında bölünmüştür. Tarkovski’nin evreni kadın/anne karşıtlığına odaklanır ve derinlemesine erkek merkezlidir: Cinsel olarak aktif, provokatif kadın (cazibesi Nostalgia’daki Eugenia’nin dağınık uzun saçları gibi bir dizi kodlanmış işaretle ortaya konur), otantik olmayan, isterik bir yaratık olarak reddedilir, o dikkatle örülmüş saçları olan maternal figürle kıyaslanır. Tarkovski’ye göre bir kadın cinsel olarak arzulanmayı kabul ettiği anda, onun için en değerli şeyi, varlığının tinsel özünü feda eder ve böylece kendi değerini steril bir varoluş tarzına dönüştürerek değersizleştirir: Provokatif kadından duyulan tiksinti, Tarkovski’nin evrenine, neredeyse hiç gizlenmeden nüfuz etmiştir; o isterik kuşkulara eğilimli bu kişilik karşısında annenin rahatlatıcı, dengeli varlığı tercih edilir. Bu iğrenme duygusu, kahramanın (ve yönetmenin) henüz terk edilmeden önce Eugenia tarafından uzun ve isterik ithamlara maruz kaldığında verdiği tepkide açıkça görülebilir.
Tarkovski'nin evreni kadın/anne karşıtlığına odaklanır ve derinleşmesine erkek merkezliğidir: Cinsel olarak aktif, provokatif kadın (cazibesi Nostalgia'daki Eugenia'nın dağınık uzun saçları gibi bir dizi kodlanmış işaretle ortaya konur), otantik olmayan, isterik bir yaratık olarak reddedilir, o dikkatle örülmüş saçları olan maternal figürle kıyaslanır. Tarkovski'ye göre bir kadın cinsel olarak arzulanmayı kabul ettiği anda, onun için en değerli şeyi, varlığının tinsel özünü feda eder ve böylece kendi değerini steril bir varoluş tarzına dönüştürerek değersizleştirir. Provokatif kadından duyulan tiksinti, Tarkovski'nin evrenine, neredeyse hiç gizlenmeden nüfuz etmiştir; o isterik kuşkulara eğilimli bu kişilik karşısında annenin rahatlatıcı, dengeli varlığı tercih edilir.
Sayfa 60 - Encore Yayınları
212 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.