Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Andrey Tarkovski
"Budala'ya dayanan bir senaryo yazmaya çalışıyorum, çok zor bir iş. Dostoyevski'ye hiç de doğru olmayan birçok şey yüklenmiş. Ör­neğin Moskova dahil her yerde, dindar bir yazar olarak görülüyor Dostoyevski. Oysa, inanç organı körelmiş insanın dramını ifade eden ilk yazarlardan biri olmasının dışında, o kadar da dindar olmadığı hiç düşünülmemiş. Maneviyatın kaybedilmesinin trajedi­siyle uğraşıyor. Kahramanlarının hepsi de inanmak isteyen ama inanamayan insanlar, bana öyle geliyor ki burada, Batı'da Dostoyevski'ye duyulan muazzam ilginin gerisinde, yazarın manevi boşluk ile dindarlığın krizi karşısında duyduğu kaygı var. Dostoyevski bunu doğrudan anlatmamayı başarmış, ama bütün hayatı boyunca inanamadığı için acı çekmiş. Hep inanan biri gibi davranmış, ama kimseye itiraf edememiş, bunun yersiz olduğunu düşünmüştü her­ halde. Prens Mişkin'i işte bu bakış açısıyla ele almak istiyorum."
Sayfa 83 - Agora Kitaplığı, 1. Basım
"Bakire olduğunu, hâlâ bakire olduğunu hiç tahmin etmezdim." diyor Mustafa. "Hayal kırıklığına mı uğrattım seni?" "Hayal kırıklığı mı? Böyle bir sürprizden hiçbir erkeğin hayal kırıklığına uğrayabileceğini sanmıyorum." "Sürpriz, öyle mi? Hoş bir sürpriz mi diyorsun sen buna?" "Hayır, öyle demek istemedim de nasıl anlatayım, tahmin etmiyordum işte. Açıklama isteyip beni zor durumda bırakma." "Bunun bir erkek için anlamını öğrenmeye çalışıyorum." "İlk olduğunu bilmek, erkeğe daima gurur verir." "Neden?"
Sayfa 192 - RemziKitabı okudu
Reklam
İlginç, değil mi? Ama durum böyle işte, aziz hemşerim. Kimileri, “Sev beni!” diye bağırır, ötekiler, “Sevme beni!” diye. Ama en kötü ve en mutsuzu olan bir bölümü de, “Sevme beni, yine de bana sadık kal!” diye. Ne var ki, doğruyu hiçbir zaman kesin olarak anlayamayız, her varlıkla buna yeniden başlamak gerekir. Yeniden başlaya başlaya, alışkanlıklar edinilir. Kısa zaman sonra söylem düşünmeden gelir size, arkasından da refleks gelir: Bir gün gerçekten arzu etmeden alma durumunda bulunursunuz. İnanın bana, hiç değilse bazı insanlar için arzu edilmeyeni almamak hiç değilse dünyanın en zor işidir.
Bir çocuğun veda mektubu...
"YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDAKİ YAŞAMI ÖLDÜRMEK İSTİYORUM Ayakuçlarım soğuk, gece ayaz, kış mevsimi kendini yavaş yavaş gösteriyor, kurumuş dallardan belli... Tam da böyle bir akşamdan, herkese merhaba... Ne yazacağımı bilememenin yanı sıra, başlığa takılıyor gözüm her seferinde. Başlık, ağır anlam yüklü olsa da akşam karanlığı çökmeden beliren
Onunla dalga geçmekten beni vazgeçiren olayı anlatayım sana. Bir gün Sacramento Nehri'nin kıyısında bir grup arkadaş ile takılıyorduk. Kendimi çok akıllı bulduğum bir gündü. Lennie'ye dönüp 'Atla suya' dedim. O da atladı. Ama suda tek bir kulaç bile atamadı. Neredeyse boğuluyordu, zar zor çıkardık onu sudan.Onu kurtardığım için bana o kadar nazik bir tavırla teşekkür etti ki. Suya atlamasını ona benim söylediğimi tamamen unutmuştu. İşte o olaydan sonra bir daha onunla hiç dalga geçmedim.
Sayfa 50
Eğitim, Nasıl İnsan Yetiştirmeli?
« • Bilginin önemini, bilginin düşünmeye olanak verdiğini kavrayan, ezberlenmiş bilgilerin yükçüsü değil, öğrenmeyi öğrenmiş insanlar yetiştirmelidir. Bilgisiz insan yorum yapamaz, eleştiremez, soru soramaz. • (...) İçinde yaşanan toplumsal, ekonomi politik düzeni eleştirici; amiri, yönetimi, yöneticiyi eleştirici insan yetiştirmeyi amaçlamalıdır eğitim. • O eğitimden geçenler bilmeli ki bir gerçek değerler vardır; bir de değer diye yutturulanlar. O eğitim, yalana şerbetli, kül yutmayan insanlar yetiştirmelidir. • O eğitim yapıcı, üretici, yaratıcı, tüketirse hesaplı tüketen insanlar yetiştirmelidir. Yılanın bile tutumla toprağı yalaması gibi, kağıdı kalemi, suyu hesaplı kullanan insan, çevreyi bozmayan, öldürmeyen, kuşa kurda, ota çiçeğe dost, arıya böceğe saygılı, dikkatli insan yetiştirmelidir. • O eğitim devrimci; kendini, çevresini, toplumunu iyiye, ileriye doğru değiştiren, kendinin ve toplumun değerlerini geliştiren insan yetiştirmelidir. • Kulluk eğitimi değil, yurttaşlık eğitimidir o eğitim. O eğitim geçen insan en iyi yönetimin demokratik yönetim olduğunu kavramalı ama demokrasinin uydurmasıyla gerçeğini ayırma yetisi veren eğitim olmalıdır. Oyunu satmayan, toplumda seçimleri "bir baştan bir oy" ilkesine göre yapabilecek düzeye yükselmiş insanlar yetiştirmelidir. TÖS işte böyle zor bir eğitimin peşindeydi. »
Sayfa 611 - Literatür Yayınları, SonsözKitabı okudu
Reklam
İnsanlarla iletişim kurma olayında pek de iyi sayılmam, evet. Mesela kalabalık bir grup olarak restorana gidildiğinde hemen garsonla muhabbet etmeye başlayan adam vardır ya hani. Sanki müşteri değil de garsonun kırk yıllık ahbabı gibidir, Hâl hatır sorulur, siparişleri o verir, masaları birleştirtir. Grubun alfa erkeğidir o. Heh işte, gruptaki "Bu sandalye boş mu acaba?" diyen adamım ben de. Daha önce tanıştığım birini yolda görünce tanımaz şimdi diye düşünüp selam vermeye çekinen adamım ben. Daha önce defalarca tanıştığım bir insanla karşılaşınca kendimi yeniden tanıtan insanım ben. Hayat zor. Küçük şeyleri kafasına takan insanlar için hayat çok daha zor.
Sayfa 158
TAHAMMÜLSÜZLEŞTİM
...sık sık demişimdir, yanlış, dürüstlükten uzak insanlarla birlikte yaşamanın çok zor olduğunu; her şeye tahammülüm vardır da, buna yoktur işte.
Ne zamandan beri insanlar gözlük kullanıyorlar? Şüphesiz tarih boyunca tüm insanlarda görme kusuru olmuştur. 13. Yüzyılda gözlük ortaya çıkıncaya kadar gerek doğuştan gerekse sonradan göz bozukluğu olan insanlar, ömürlerini böyle geçirmeye, iş yapamamaya hatta evden dışarı çıkamamaya mahkumdular. Aslında gözlüğün ana malzemesi olan camın
Sayfa 94 - AykırıKitabı okudu
Nasıl mı? İşte böyle...
Güzel sev beni kibar sev usul usul belli etmeden sev gizlice ama anlayarak sev ben olduğum için sev beni tüm bilginle geçmişinde biriktirdiğin ne varsa ve gelecekte kim olacaksan öyle sev bakarak sev görerek sev duyarak sesimi duyarak söylemediklerimi aklımdan geçenleri dokunarak sev en dokunulmaz yerlerine içimin bilerek sev kimi sevdiğini beni
Sayfa 100 - Ölüm asude bahar ülkesiKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.