Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Odaya yaşı ve yüzü belirsiz bir adam girdi. Ne güzel, ne çirkin, ne büyük, ne küçük, ne sarışın, ne esmerdi bu adam.Tabiat ona ne iyi, ne kötü, göze çarpan hiçbir özellik vermemişti. Kimi ona İvan İvaniç derdi, kimi İvan Vasilyiç, kimi de İvan Mihayliç. Soyadı üzerinde de anlaşma yoktu: Bazıları için İvanov veya Andreyev, bazıları için de
"Ruhum mu dengesiz, yüreğim mi kötü bilemiyorum. Belki de toplum ruhumu bozdu, ne bileyim! Düşüncelerim o daldan bu dala atlıyor; karasız, endişeli, şüpheci... Kalbim doymak nedir bilmiyor, bir şeyle yetinmiyor. Mutluluğa alıştığım gibi acı çekmeye de çabucak alışıyorum. Bu nedenle hayat gözümde git gide anlamsızlaşıyor.
Reklam
Daha derin duygularını görünmez kılmaya çalışan kadınlar, kendilerini zayıf düşürürler. Ateş söner. Bu, acı verici bir geçici-olarak-canlılığını-yitirme biçimidir. .... eski hayat tarzını ölüme terk edip korkudan titreyerek yeni bir hayata. ...
Sayfa 102Kitabı okudu
Rüyalarında hep geçmişe geri döndüğünü görüyordu. Tekrar bir bütündü. Hareketleri akıcıydı ve hiç acı hissetmiyordu. Bazı geceler rüyasında golf oynadığını ya da eski köpeği Babe'e frizbi fırlattığını görüyordu. Babe beş yıl önce ölmüştü ama bunun bir önemi yoktu. Rüyasında ikisi de hayat doluydu.
Tıbbi tedavi yanında güven ve arkadaşlığa ihtiyacımız vardı. Bize acı veren tek şey kaslarımız veya organlarımız değildi. Bazen iç dünyalarımız; zihnimiz ilgiye, yamuk kollarımız ve bacaklarımızdan daha çok ihtiyaç duyuyordu. Eğri ağızlı ve yamuk kollu çocuk, eğer bunları anlamadan büyümeye terk edilirse, kendisine ve hayata karşı, çok çabuk aynı eğrilik ve yamuklukla davranmaya başlar. Eğer normal insanlarla kendisi arasındaki 'fark' zihnine yerleşirse, bu fikir onunla birlikte gençliğe ve daha sonra da yetişkinliğe dek büyüyecek, böylece hayata vücudu kadar zarar görmüş bir zihinle bakacaktır. Hayat O'nun için, kendi 'sakatlığının', kendi ruhsal acısının bir yansıması olacaktır.
Özellikle bir dersi çok iyi öğrenmişlerdi: hayat ertelenemezdi; şimdi yaşanması gerekiyordu, haftasonuna, tatile, çocuklar üniversite için evden ayrılana, emeklilik yılları gelene kadar ertelenemezdi.Nasıl yaşayacağımı öğrenmek için şimdiye kadar, kanser bedenimi kalbura çevirene kadar beklemek zorunda kalmam ne acı, şeklindeki yakınmaları defalarca duymuştum.
Sayfa 43
Reklam
Büyüdükçe artık bedenimizin değil, ruhumuzun acıdığı şeyler yaşamaya başlarız. Benim başıma neden bu geldi derken bulursun kendini. Ama nasıl bu darbeler olmasa elinizdeki heykelcikler ortaya çıkmazsa, hayatın ruhumuza yaşattığı acılar olmasa da biz, biz olamayız, olgunlaşamayız. Çünkü acı hisseden kişiden bir şey doğar: İntikam ya da anlayış. Seçim bizim. Kendine acıyanlar intikamı seçerler ve sonunda intikamını almaya çalıştıkları şeye dönüşürler. Haksızlığa uğradığı için intikam peşinde koşan biri haksızlığa uğratır. Anlamayı seçenlerse olgunlaşırlar. Bırakın hayat sizinle uğraşsın, acıtsın. İntikama düşmeyin, anlayın, anlayın ki öğretsin, değiştirsin. Bırakın hayat sizi kendinizle tanıştırsın.
Sayfa 232
Böyle bir acı çekme iştahıyla kahrolunduğu zaman -bunun sonunu getirmek için- binlerce hayat gerekirdi; ruhların göçü fikrinin nasıl bir cehennemden çıkmış olabileceği anlaşılıyor.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.