Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sığ Tarih"
Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığı temelinde kendilerini kurgulayan ve Dersim isyanı, Şeyh Sait isyanı, Ermeni tehciri, Rum mübadelesi, Çanakkale Savaşları, İstiklal mahkemeleri, Lozan ve Milli Mücadele gibi önemli olay ve süreçlerin milli kimliğin oluşumunda tartışma götürmez etkisi bilindiği için Türk kimliği ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bu simgesel varlık unsurlarını olumsuzlama ve değersizleştirme gibi stratejik yöntemler ve tavır alışlar takip edilmektedir. İttihatçılığın darbecilik, derin devlet; Milli Mücadele'nin baş aktörleri olan Kuva-yi Milliye'nin "kanun tanımazlar" "katiller sürüsü", "çeteci" ; isyanların katliam gibi tanımlandığı, Çanakkale Savaşı'nın önemsiz lokal başarı; Kurtuluş Savaşı'nın gerçekte olmadığı gibi tartışmalar uzun vadede Türkiye'nin "Yeni Türkiye" ye ikamesinin ön hazirliklaridır.
Sayfa 245
1927... Nutuk'u yazdı. Kurtuluş Savaşı'nın başından itibaren Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş belgeselini bizzat kaleme aldı. Tamamlaması üç ay sürdü. 19 Mayıs 1919'la 20 Ekim 1927 arasını kapsıyordu. Yazı bölümü 534 sayfa tutuyordu. Ayrıca 308 sayfa mektup-telgraf gibi belge bulunuyordu. Hem yazarı hem hatibiydi... TBMM kürsüsünden bizzat okudu. Günde altışar saatten altı gün sürdü. Toplam 36 saat 31 dakikada bitti. Dünyada eşi benzeri görülmemiş hadiseydi. Literatüre "maraton nutuk" deyimiyle girdi. Hem Milli Mücadele'yi resmi olarak kayda geçirmek hem de halka hesap vermek duygusuyla yazmıştı... Tarihi konuşmasına "senelerden beri devam eden yükümlülük ve icraatımız hakkında milletimize hesap vermenin, vazifem olduğu kanaatindeyim" diye başladı. Ve, siyasi vasiyetnamesi olan "Gençliğe Hitabe" ile bitirdi.' Saygıdeğer efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun ve teferruatlı nutkum, nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikâyesidir. Bunda milletim için ve gelecekteki evlatlarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem, kendimi bahtiyar sayacağım. Efendiler, bu nutkumla, milli varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin, istiklalini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan milli ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen milli felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum.
Sayfa 282Kitabı okudu
Reklam
Milli Mücadele'nin emperyalizme karşı verilmiş ve kazanılmış ilk kurtuluş savaşı olduğu anlatılmadığı için gençlerimiz başkalarının kurtuluş mücadelelerine imrendiler. Kendi tarihlerine, kendi kahramanlarına yabancılaştılar. Milli Mücadele'nin bir yazarın hayal zenginliğine ihtiyacı yok. Şaşırtıcı bir yakın zaman destanı. Gerçek olaylar hayali çok aşıyor.
Sayfa 9 - Bilgi Yayınevi
Aynen, aynen Atatürk olmasaydı da olurdu(!)
Şalcı Bacı Yalancısı Yobazın Unuttuğu Gerçek:Anadolu'da İşgalci Yunanın Vahşice Katlettiği Kadınlar Şalcı Bacı yalanı üzerinden Atatürk Cumhuriyeti'ne saldıran yobaz, liboş takımının unuttuğu bir gerçek de şudur: 15 Mayıs 1919'da İzmir'e ayak basan Yunan ordusu, Batı Anadolu'da ilerlerken binlerce kadınımıza, kızımıza
Sayfa 162 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Sorularımı bitirip veda etmek üzere ayağa kalktığımda dedi ki: -"Biraz daha oturunuz lütfen." Oturdum. Şöyle bir konuşma geçti aramızda: -"Soracağınız sorular bitti mi?" -"Bitti Paşam." -"Bu vatan içine düştüğü bu felaketten nasıl kurtarılır, istiklaline nasıl kavuşturulur? diye bir soru
Kemal Tahir: "Kurtuluş Savaşı deyimi de tam oturmuş değildir... Bir kere ele geçeceksin ki kurtulasın! Türkiye, hiçbir zaman Batılı düşmanların eline geçmiş değildir... Ordu dağılmamış, düşman vatanın bütün parçalarına bilfiil girmemiş Ankara'da bir Meclis, bir hükümet var. M.Kemal Paşa, ordusunun başında savaşıp dururken, kurtuluş
Sayfa 458 - Bilgi Yayınevi, 12.Basım, Ekim 2020Kitabı okudu
Reklam
Alevilerin en azından Kurtuluş Savaşı´nın başında bu mücadeleye destek vermekte tereddüt ettiklerini söylemek abartı olmaz. Çünkü Kurtuluş Savaşı, o dönemki ifadesiyle "Milli Mücadele, Şeriat ve hilafeti korumak" üzere yola çıkmıştı. En azından "resmi tez" böyleydi. Böyle bir durumda Alevilerin koşar adım hamle yapmaları düşünülemezdi. Şeriat ve hilafet dışında "milli" kavramı da o dönem daha çok "Islam milleti" vurgusu için kullanılıyordu. Misak-ı Milli ile bir ulus devlete değil, Osmanlı'ya atıf yapılmaktadır. Savaşa katılanların önemli bir bölümü Halifeyi kurtarmak için İslami motiflerle savaşa katılmışlardır. İslam, savaşın en sert olduğu dönemlerde bile hep bir adım öndedir. Bu durumu atlayan birçok Alevi araştırmacı, gereksiz bir şekilde Milli Mücadelede baştan itibaren Alevilerin rolünü abartırlar. Oysa Milli Mücadelenin ilk bileşenleri tereddütsüz, itihat-Terakkici çevreler, Ermeni ve Rum malları üzerine konan eşraf ve onlarla birlikte davranan Sünni ulemanın bir bölümüdür...
Sayfa 179Kitabı okudu
Lisede tarih dersinde uyuyanlar bugün gizli gizlenen gizlenmiş çok gizli (!) tarihimizi yazıyor. Dedelerinin mezar taşını okuyamadıkları için kahrolanlar, bugün bedava açılan Osmanlıca kurslarına gitmiyor. Zaten giden de Atatürk'e şükrediyor. Cumhuriyeti'i kötüleyip şeriat istiyenler, bugün dünyada nerede gerçek İslam'ın yaşandığı
Yazarken ve Okurken Tüylerim Diken Diken Oluyor..
"Sevgili vatandaşlarım, (...)Bugün sabahtan beri Samsun'da bir mucize yaşamaktayız." Komutan gözlerinin yaşarmasını engelleyemedi. "1938'de ebediyete kavuşmuş olan, Milli Mücadele'nin lideri, Kurtuluş Savaşı'nın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ilk gelişinden 80 yıl sonra, bu sabah, Samsun'a yeniden ayak basmıştır." Birdenbire sanki zaman durdu, her şey donup kaldı. Sonra müthiş bir şey oldu. Televizyonların başında açıklamayı izleyen yüz binlerce Samsunlunun kopardığı sevinç, hayret ve korku çığlıkları, koca karargahın kalın duvarlarını sarstı. youtu.be/RZne-uJdJXw
Sayfa 17 - Bilgi Yayınevi, 10.BasımKitabı okudu
Kurtuluş Savaşı: Türk-Bulgar İlişkileri
" Bulgarlar, Neuilly Antlaşması'nın hükümlerine rağmen yardım vadetmişlerdir... Milli Mücadele başarıya ulaştığı ve yeni Türkiye kurulduğu zaman, bunun Bulgaristan'da yeni bir umut yarattığı açıktır. Bizzat Stambuliskiy( Dönemin Bulgar Hkümeti Başkanı), Türk halkının istilacıları kovduğunu ve onurlu bir barış yaptığını, Bulgarların da Neuilly hükümlerini değiştireceklerini ilan etmiştir. "
Sayfa 101 - Kronik KitapKitabı okudu
277 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.