Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Önünde yayılan sürüyü gözle bir: Ne dünü bilir ne bugünü, bir o yana sıçrar, bir bu yana, yer uyur, geviş getirir, yeniden sıçrar, sabahtan akşama, bugünden öbür güne, kısacık yaşamının haz ve acılarıyla bağımlı, an'ın tepeciklerinde yaşar durur, bu yüzden de ne bir üzüntü ne de bir bıkkınlık duyar. Bunu görmek insana ağır gelir, çünkü insan insanlığıyla göğsünü kabartır hayvan karşısında ama yine de hayvanın mutluluğunu kıskanarak izler. İnsan tıpkı hayvan gibi bıkkınlık ve acı içinde olmadan yaşamak ister yalnızca ama bunu boş yere ister, hayvan gibi istemez bunu da ondan. İnsan bir ara hayvana, neden bana mutluluğundan söz etmiyorsun da yüzüme bakıyorsun öylece, diye sorsa hayvan herhalde, söylemek istediğim şeyi hemen unutuyorum da ondan, diye yanıt verecekti - ama işte o bu sözü bile unutup sustu: İnsan buna yeniden şaşırıp kaldı.
Sayfa 37
MAHOMET (MUHAMMED (sav)) Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu Metindi; kimseyi kınamıyor, incitmiyordu Yolda gördüğü kimselerle selâmlaşıyordu
La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi)
Reklam
Dünya kurulduğundan bu yana güzel dünya savaştadır, kötü dünyaya karşı, çirkin dünyaya karşı. Her gün başka bir gün doğuyor, her gün yeni yıldızlar döşeniyor gökyüzüne, diyordu Dursun Dede. Her doğan gün, sabah yeni çiçekler açıyor, dünkünden daha güzel , diyordu Dursun Dede, yeni bebekler doğuyor, her gün, her gün yeniden eskisinden daha sağlıklı. Dünya her gün, her gün, her gün güneş doğarken deri değiştiriyor, yepyeni terütaze oluyor. İnsan, her insan, eğer insansa, her gün, gün tanyerleri ışırken yeniden doğuyor. Toprağa düşen her tohum, toprağı yaran her filiz yenidir. Gökyüzü her ışıyışında yeniden kuruluyor, dünya yeniden kuruluyor her tan atışında, tohum yepyeni uçuyor, su yepyeni akıyor, ışık yepyeni akıyor. İnsan yüreği yepyeni yepyeni atıyor. Çiçek sevgiye duruyor, yürek sevgiye duruyor, şırlayıp gülen ışık sevgiye duruyor. Ölüm yok, diyordu Dursun Dede… İnsana ölüm yok. İnsan muhabbete, insan sevgiye doğuyor. İnsan sevgiye doğmuyorsa insan olamazdı, o zaman ölürdü işte… İnsan insana doğuyor.
Sayfa 145Kitabı okudu
Aşk Nedir
-Aşk nedir? diye sordu çöl. -Aşk, şahinin senin kumullarının üstünde uçtuğu zamanki şeydir. Çunkü sen, onun için yeşermiş bir kırsın ve hiçbir zaman avsız dönmedi senden. Senin kayalarını, kumullarını, dağlarını biliyor ve ona karşı cömertsin sen.. -Şahinin gagası parçalarımı kopartır, dedi çöl. Avı yıllar boyunca beslerim, sahip olduğum pek az suyla susuzluğunususuzluğunu gideririm, ona yiyeceklerin yerini gösteririm; ve bir gün tam avın okşamalarını kumlarımda hissedeceğim sırada şahin gökyüzünden iner. -Ama sen de kesinlikle bu son için besleyip büyütürsün avı, diye yanıtladı delikanlı: Şahini beslemek için. Ve şahin de insanı besleyecektir. Ve insan da bir gün senin kumlarını besleyecektir ve oradan yeni bir av doğacaktır. Böyledir dünyanın düzeni. -Aşk bu mudur? -Evet, budur. Avı şahine, şahini insana ve insanı yeniden çöle dönüştüren şeydir aşk. Kurşunu altına dönüştüren ve altını da toprağın altına gizleyen şeydir.
Sayfa 162Kitabı okudu
Mevsimlerin değişmez dönüşümü, dönen dünyanın çarkı, güneş tarafından birbiri arkasınca aydınlatılan toprağın dört ayrı yüzü, kaçan ve bizim de kendisiyle birlikte kaçtığımız hayat, göğsümü yine heyecanla doldurdu. Turnaların sesiyle içimde bu hayatın her insan için bir tanecik olduğu, başkasının var olmadığı, neyin tadını çıkarabileceksen burada çıkaracağın, bunun çabucak gelip geçtiği ve ölümsüzlük içinde insana bir fırsatın daha verilmeyeceği yolundaki korkunç önsezi yeniden yankılandı içimde. Bu amansız, amansız olduğu kadar da şefkat dolu uyarıyı duyan insan yüreği, zayıflıkları, anlamsızlıkları yenmek, tembelliğin ve yararsız büyük umutların üstesinden gelmek ve sonsuza kaçan her saniyeyi yakalamak kararı alır. İnsanın kafasında büyük örnekler canlanır; hiç olduğunu, hayatının küçük sevinçler, büyük değersiz konuşmalar içinde geçtiğini açıkça görür.
"İşte orada ölümü düşündüm bak.Ölüm ürkütücü gelmiyor insana.Ama insan ölümü kabul edemiyor. Kesin bir gerçek bu.Bilimi düşünüyorsun orada. İki yüz yıl,üç yüz yıl sonrasını düşünüyorsun.Ve bilimin insanlığa getireceklerini.Ve birden içinde bulunduğun o durum anlamsız geliyor sana. Ionesco’nun oyunları gibi bir şey. Saçma geliyor kimi şeyler
Reklam
Kütüphanem bana okumuş olduğum değil, okumamış olduğum kitapları hatırlatır. Okunmamış her iyi kitabın yaşanmamış bir hayat, kaçırılmış bir fırsat gibi insana pişmanlık ve suçluluk veren bir yanı vardır... Yaş ilerledikçe bu pişmanlıklar artar ve kütüphane, yaşamadığınız, yaşayamadığınız hayatlara işaret eden bir simgeye dönüşür. Gençliğinizde ise, bu kitapları ileride yaşayacağınız hayat parçacıkları gibi almışsınızdır. Ama bu soruya kızdığım için çoğu kez "Çok azını okudum," diye cevap veririm. Bir hesap yaparsanız 15 bin kitabı okumaya bir hayat yetmez! Flaubert'in şu lafını severim: "İnsan 10 kitabı dikkatle okursa büyük bir alim olur". Aşağı yukarı aynı bağlamda kütüphanesinden bahsederken Borges de şöyle der: "Çok fazla yeni kitap okumuyorum, eski kitapları yeniden okuyorum.
Böyle böyle yeniden biçimlenen bu dünyada yalnız değiliz, insan insana bile değiliz gene de.
Sayfa 36
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.