Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu satırlardan, daha yeni yeni erişkin olduğu ve olgunlaştığı sonucunu çıkarmaya pek eğilimli olan Profesör, İstanbul'daki çevresinin —eski çevresinin— iç değerlerden yoksun olduğunu hep hissetmişti ama ayrıldıktan sonra daha da bilinçle kavrıyordu bunu. Bunların hepsi gazetelerin hafta sonlarında ek olarak verdiği; mankenlerle, şarkıcı ve
DOĞU AKDENİZ YERİNE TÜRKİYE YAZILABİLİR
Bana, bizim Doğu Akdeniz böyledir, değişmez; hizipler, iltimas, rüşvet, edepsiz bir nepotizm her zaman olacak; buna alışmaktan başka bir seçeneğimiz yok, deyip duruyorlar. Bütün bunları reddettiğim için de kibirli olmakla hatta hoşgörüsüzlükle suçlanıyorum.
Reklam
Yakamoz güzeliydi deryada bakışların Akdeniz gözlerinin damlasıydı o akşam Öyle masum ve titrek bir yanılgıydın ki sen Saçların gariplerin rüyasıydı o akşam Yağmurdun, gülümsedin çorak topraklarıma Tebessümün göklerin cilasıydı o akşam Bir anda kelepçeli buldum bileklerimi Varlığın gurbetimin cilasıydı o akşam Dağları birer birer devirip sana gelmek Gönlümün en ateşli duasıydı o akşam Dolunay saatleri yaşadım yollarında Yüzün sanki sonsuzluk şuasıydı o akşam Aldandım bulutlara uzanan ellerine Bu sevda ömrümün son sevdasıydı o akşam Oysa anlayamadım ıstırap olduğunu İçimde bir heyüla, bir serap oldugunu Her lahza çöktüğünü ve harap olduğunu Bilemedim ne deniz, ne mehtap olduğunu Meğer kalbin kalbimin belasıydı o akşam
‘’Ben Tanrı’nın kulu bu dünyanın Sultanıyım. Tanrının inayetiyle ümmet-i Muhammed’in başındayım. Adına Mekke ve Medine’de hutbe okunan Süleyman’ım ben. Ben Bağdat’ta şah, Bizans diyarlarında kayser, Mısır’da sultanım, donanmalarını Akdeniz, Mağrip ve Hind’e yollayan Sultanım. Macar taht ve tacını alan ve onları bir kuluna bağışlayan Sultan benim. Voyvoda Petru başkaldırdı, ancak atımın ayakları onu toz eyledi. Boğdan’ı da feth ettim.”
AKDENİZ'İN UFKA DOĞRU MORA ÇALAN MAVİSİ
Sayfa 189 - Tam İstiklâl Yayıncılık OrtaklığıKitabı okuyor
(...) Eshab-ı Kehf, Osmanlı hat sanatında da sıkça işlenen bir temadır. Yedi gencin ve köpeklerinin isimleri gemi şeklinde yazılırlar. Eshab-ı Kehf'ten başka gemi şeklinde işlenen sadece Amentü cümlesidir. Bu kelimelerin seçimi, gemi şeklinde istiflenmeye uygun olmasından kay­ naklanmaz. Gerek Hıristiyanlık'ta gerekse İslamiyet'te Yedi Uyurlar çoğunlukla korunmaya yönelik inançlar içinde yer almışlardır. Tehlikeli bulunan deniz yolculukları, özellikle bu inancın daha gözde olduğu alanlardır. Yohannes Koch, deniz yolculuklarında Yedi Uyurlarla ilgili oluşan bu gele­neği, Akdeniz'de yaygın olan "kabirler" inancı ile açıklar. Bu inanca göre, kabirler'in isimleri gemilere yazılarak onla­rın korumasına sığınlırdı. Hat sanatında Eshab-ı Kehf'in gemi şeklinde işlenmesi, Kabirler geleneğinin İslam sanatın­da devam etttirildiği hissini verir.
Sayfa 103
Reklam
Akdeniz 'den ayrılmak benim için benliğimin bir parçasindan ayrılmaktan çok daha acı oldu. Evet, Akdeniz'siz ve dostsuz, benden geriye ne kalıyordu? Hep itiraf etmişim. Ben yanlız kalınca bir işe yaramam. Bir şeyleri, birini mutlaka sevmeliyim ben, yoksa kendimi bir mısır tarlasında, hasattan sonra unutulmuş delik bir çanak gibi bomboş ve bir hiç hissederim...syf 113
Sayfa 113Kitabı okudu
342 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
neokudum #novellaneokuyor #ҽɱҽƙƈ̧ƈ̧ιιιιʅʅʅʅʅҽɾιιιιιɱιιιιιȥιιιιɳɠϋɳϋ YAŞAR KEMAL’İN BİTKİLERİ Yalnız bizim Anadolu mu Tüm insanoğlu yaşamının Her yanına önüne bir çiçek takmıştır . İnsan oğlunun adı , çiçekli insanoğlu olmalıydı. İçerisinde birbirinden farklı farklı bitkilerin bilimsel adı teknik özellikleri ve Yaşar Kemal’in hangi
Yaşar Kemal'in Bitkileri
Yaşar Kemal'in BitkileriSinan Cömert · Vagon Kitap · 06 okunma
Sumerlilerin en önemli iki politik mirasından biri olan ve IÖ 3000 yıllarında kurdukları şehir beylikleri, Hindistan'dan Akdeniz'e kadar olan alandaki ve ortaçağ Avrupa'sındaki şehir krallıklarının öncüleri olmuş- tur. Bu şehirler; özgür ve kölelerden oluşan şehirlileri, siyasal meclisleri, askerleri, saygınları, rahipleri, alıcı ve
Sümerlilerin en önemli iki politik mirası;
İlki İÖ 3000 yıllarında kurdukları şehir beylikleri, Hindistan'dan Akdeniz'e kadar olan alandaki ve ortaçağ Avrupa'sındaki şehir krallıklarının öncüleri olmuştur. Bu şehirler; özgür ve kölelerden oluşan şehirlileri, siyasal meclisleri, askerleri, saygınları, rahipleri, alıcı ve satıcıları, çiftçi, sanatçı ve tüccarlerı, şehri koruyan Tanrısı, yeryüzünde onu temsil eden kralı, tapınakları, şehir surlarıı ve onların kapıları ile birbirine benzemektedir. İkinci politik miras, yazılı kanunlardır. Şimdiye kadar bulunan ilk Sümerce yazılı kanun kitabı, yeni Sümer devrini başlatan üçüncü Ur sülalesinin kurucusu Umammu tarafından kaleme aldırılmıştır. Sümer kanunlarının daha sonra yazılanlara önderlik ve kaynaklık ettiği anlaşılıyor.
Reklam
Filistin'de Akdeniz Sahilleri
Eskiden deniz kenarına gidebilen fakat artık işgalci israilin kısıtlamaları nedeniyle denizi göremeyen Batı Şeria Filistinlileri, batıdan esen rüzgarın Akdeniz'in kokusunu getirdiğini ve eski günleri hatırlattığını ifade eder. Dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olarak da adlandırılan Gazze ve buranın mahkumu Gazzeliler için Akdeniz bir teselli, bir umut kaynağıdır. Filistinli genç bir kadın bu umudu şöyle tarif ediyor; "Gazzeli birçok insan için deniz gizli bir arkadaş gibidir. Önemli bir karar vermem gerektiğinde denize gider ve onunla konuşurum". Toplam 364 kilometrekarelik bir alanda 1.5 milyondan fazla insanın yaşadığı bu şehirde, denizin sunduğu açıklık, dar bir alana sıkışmışlık hissini açar, genişletir.
Sevgiliye söylenen ilk sözde, sabahın seherinde uyku haliyle, Uzanıp kalmanın esrikliğinde sıcaklığına kumların. Akdeniz'i yurduna dönen bir sürgünün gülüşünde, Geceyarıları susmayan o cırcırböceğinin sesinde arayın Bir insanın artık kendine yürüdüğü yerlerde Takılıp da peşine o yanıtı olmayan soruların.
Lübnan! öyleyse masalsı setlere sahip dağlarda yaşayacak, arkadaşça karşılanacak ve hür bir insan gibi ekmeğimi kazanacağım. başka ne isteyebilirim ki?
“Bir zamanlar "Hedefimiz Akdeniz... Düşmanı harim-i ismetinde boğacağız... İleri" dedin, ve, ordularının başına geçerek, misli görülmemiş bir süratle, İzmir'e girdin. Hatırlıyor musun? Orada, esir Türk kızı, kara zincirlerle bağlanmış, ağlıyordu. Sen doğruca ona gittin. Onu istiklaline kavuşturduğun İzmir'in, "zafer kızı" yaptın.”
Sayfa 178 - latife hanım
Yakarış ll
Yine ufka açılır şanlı korsanlarımız, Bir Türk gölü yaparlar Akdeniz'in içini. Acı acı gülerek bugün susanlarımız Yarın rezil ederler Romalı'nın piçini.
Sayfa 45 - Ötüken Neşriyat - 35. BasımKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.