Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Er-Rıhle nedir? Bilir misiniz? Sözlükte “yola koyulmak; bir şeyin sırtına binmek” anlamlarındaki rahl kökünden türeyen rihle kelimesi, terim olarak “hadis öğrenmek (talebü’l-hadîs) ve râvi hakkında bilgi edinmek için seyahate çıkma” mânasında er-rihle fî talebi’l-hadîs şeklinde kullanılır. Şimdilerde bir hadis için internette yazıp istediğimiz hadisi bulabiliyoruz. Bir dönem takvim yapraklarından, yeni nesil ile ise sosyal medyadan hadis alıyoruz. Ancak öğrenmiş ve okumuş olduğumuz o her bir hadisin altında nice emekler nice aşılan yollar vardır. Bir hadis için günlerce aylarca sürecek yola çıkan âlimlerimiz vardır. Bu hatıralar için müstakil bir eser de mevcuttur.
Hatîb el-Bağdâdî’nin er-Rihle fî talebi’l-hadîs isimli eseri.
Doğru yerlerden bilgi alıp doğru yaptığınız şeyler için kendinizi takdir edin.
Reklam
Esaslı radikal olaylar nihayet sadece büyük tarihte değil, aynı zamanda gündelik yaşamda bulunurlar. Gündelik yaşamda bu radikal olaylar, objets trouves [bulunmuş nesneler) ve personnes trouvées [bulunmuş kişi­ler) biçiminde bizi şaşırtıp jeu d'esprit {kelime oyunu] nüktedanlık­larda ve nükteli buluşlarda gizli oyunlarını oynar. Hangi türden olursa olsun temel hadiseler, yeterli neden ilkesine karşı yetersiz neden ilkesini koymaya mecbur ederler, çünkü tüm temellendirme çabalarının aşılamaz sınırlara çarptığı gerçeği hal ve icaba göre gös­terilebilir. Bu bizi, uzman tasvirinden açıklamasından sıyrılan şeyin yine de nasıl bakış açısına alındığı ve dile getirildiği sorusuyla karşı karşıya getirir. Bu konuda sükut da, eğer faydalı ve bilgi verici ola­caksa, belagatli, etkili olacaktır herhalde.
İkisi de değil...
Dönüp dönüp ardına bakanlar Yol mu, ev mi? İkisi de değil cahil bilgi, ikisi de değil...
Hiç bilmemek­le bilmek birbirine denk bana kalırsa. Bilgi dünyalık birşey de ondan. Dünyalık şeyler beni ilgilendirmiyorlar; yapmışlar, yap­mamışlar, şöyle olmuş, böyle olmuş falan, ne fark eder. Şu, insan­ların yerlerinde duramayışlan, anlamsız gidiş gelişleri beni ilgi­lendirmiyor, ilgilendirmiyor efendim.
"Ne tuhaf şu bilgi denen şey! Kayalara yapışan yosunlar misali zihni ele geçiriyor."
Reklam
Bilgi herkese yayılmadan bilmenin yarattığı basınç öylesine büyüktü ki bunu ancak gerçekten bilenler anlayabilirdi, hayat işte o zaman cehennemdi. Bilmeyenlerin arasında bilen olmak en büyük lanetti. Dinlemeyenlerin arasında duyan olmak ise felaketti.
Ömer bir hayat bilgesidir ve her firsatta dersler verir. Ona göre alim olmanin ölçüleri vardir. Örneğin günün birinde Öcalan’a, "Bir sigara kâğıdı" der, "bir sigara kâğıdını yastığının altına sok. Sen yastığın yükseldiğini fark edersen, işte iyi bir âlim olduğunu fark edersin." Öcalan’ı da fark eden Ömer'dir. Günün birinde fıstık ağaçlarının altındadırlar. Yanlarında birileri vardır. Öcalan bir şeylerle uğraşıyordur. Yanındakiler "ne yapıyorsun?" diye sorar. Ömer, "ona karışmayın" der, "Onun alnında fetih yazılıdır." Yıllar geçer, ama Öcalan babasının daha 10 yaşındayken ona söylediği bu sözü niçin söylediğini bilmez. Bilgi sigara kâğıdı olmuş, 10 yaşın gözlerinin altına yerleşmiştir.
Sayfa 50 - Alfa KitapKitabı okuyor
Hiçbir din yasaklamamış aşkı, hiçbir bilgi yahut öğreti de. Ama biz kendimize yasaklamışız nedense.
Sayfa 116 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Hisler para etmiyor bu devirde. Hatta bilgi bile yetmiyor. Çok bilen değil, strateji yapabilen kazanıyor.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.