DAVETİYE
Ey benito musolini! Ey gayet yüce, İtalyanlar başvekili muhterem Duce! Duydum ki, yelkenleri edip de fora Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora. Buyursunlar... Bizim için savaş düğündür; Din arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür. Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa Türk eri de öyle gider kanlı savaşa. Hem karadan, hem denizden ordular
“Dostun ne zaman bir düşmana dönüşeceğini bilemezsin. Arkadaşın olarak dahi kalsa, zaafının farkında olan dost, alay ve şaka denilen zulüm silahını en ummadığın bir anda sana doğrultabilir.“
Dostum! Kardeşim! İnsanı dostluğun gücü kadar kahramanlaştıran başka bir şey var mıdır? Yüreğimize aşktan, sevgiden daha fazla işleyen bir şey bulabilir misin? Ve hakikat kadar övgüye layık başka bir kavram var mıdır?
DOSTUM
Şiir yüzlü kızlar, Şiir dilli adamlar, Aşka âşık, âşıklar Eskidendi dostum..
Hüzün sızan akşamlar, Ateş tadan mumlar, Ucu yanık mektuplar, Eskidendi dostum..
Sağılmamış bulutlar, Sömrülmemiş topraklar, Eğilmeyen başlar, Eskidendi dostum..
Kalem tutan parmaklar, Dünyaya sığmaz ruhlar, Sanat kokan diyârlar, Eskidendi dostum...
Yalansız ağızlar, Tok açlar, Aleykümlü selamlar Eskidendi dostum...
Kadın gibi adamlar, Yaşlanmayan kadınlar, Alim gibi aptallar Bunlar yeni dostum..
Büyük büyük binalar, Küçük küçük insanlar, Sönük sönük hayatlar Bunlar yeni dostum..
Düşman gibi dostlar, Çıplak çıplak âşıklar, Dev gösteren aynalar Bunlar yeni dostum
Serin serin yağmurlar. Derin derin mezarlar, O'na giden yollar Hâlâ aynı dostum..
“Dostum! Kardeşim! İnsanı dostluğun gücü kadar kahramanlaştıran başka bir şey var mıdır? Yüreğimize aşktan, sevgiden daha fazla işleyen bir şey bulabilir misin? Ve hakikat kadar övgüye layık başka bir kavram var mıdır?”
Babamin bahçesinde iki kafes var, birinde babamin Ninova çölünde yakaladığı bir aslan ve diğerinde ötemeyen bir serçe.Her gün doğumunda serçe aslana şöyle der, "Günaydın sana, hapishane dostum!"
ÖYLE BİR HİKÂYE
Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri:
– Atikali, Atikali! diye bağırdı.
Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
"Okuyayım mı?"
"Lütfen."
Meryem başını Hasan'ın dizine dayayıp okumaya başladı.
İçtiğin şarap, öptüğün dudaklar
Her şey onlarla başlar
O zaman düşün neydin dün, nesin bugün
O vakit anlarsın yarın da olacaksın ancak bu kadar
"Ne kadar zekice," dedi Hasan, Meryem okumayı bitirince. "Hepimiz geleceği çok
“Dostum! Kardeşim! İnsanı dostluğun gücü kadar kahramanlaştıran başka bir şey var mıdır? Yüreğimize aşktan, sevgiden daha fazla işleyen br şey bulabilir misin? Ve hakikat kadar övgüye layık başka bir kavram var mıdır?”
sahi, kaç kilometreydi yaşantım/kaç litre hava çektim ciğerlerime ve kaç litre yaş döktüm yüzölçümü neydi yüzümün para birimi duygularımın ve bayrağı düşüncelerimin yüreğimin dini neydi/nasıl bir yönetim şekliydi bedenim!
"Dostum! Kardeşim! İnsanı dostluğun gücü kadar kahramanlaştıran başka bir şey var mıdır? Yüreğimize aşktan, sevgiden daha fazla işleyen bir şey bulabilir misin? Ve hakikat kadar övgüye layık başka bir kavram var mıdır?"