Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Getto
Demek ki biz, bizlere çocukluktan itibaren söylenen tüm önyargılara ve kalıplara rağmen zihnimizin duvarlarını aşabiliyor, birbirimizi sevebiliyor ve sevilebiliyoruz. Demek ki insan, her yerde insan. Dünyanın her yerinde benzer hüzünleri, aşkları, hüsranları… Ne var ki camdan bir gettoda yaşıyoruz çoğu zaman. Farkında bile olmadan. Cam şeffaf ya, hani arkasını görebildiğimiz için zannediyoruz ki etrafımız açık, açıklık. Halbuki ha tuğla, ha cam, sonuçta katı ve donmuş, sonuçta aynı yalıtılmışlık. Gettoda hayat tekrara ve aynılığa dayanır. Her gün bir öncekinin aynıdır. Her ahbap, her arkadaş bir başkasına benzer. "Adamım" dediklerin aslında seni zihnen daraltır, ruhen kuşatır. Gettoda farklılıklar "yok" denilecek kadar azdır. Rutinden beslenmez insan. Herkesin birbirine benzediği ortamlardan sanat çıkmaz. Edebiyat çıkmaz. Felsefe çıkmaz. Yaratıcılık çıkmaz. Aynılık, sadece kendini doğurur, tek bir sesin yankılarıyla geçer zaman. Bir toplum benzerlikten, monotonluktan, tekrarlardan değil; sentezlerden, yeniliklerden, dinamik ve demokratik bir ritimden beslenir. Insan, şu hayatta bir şey öğrenecekse şayet, kendisine benzemeyenden, kendisi gibi olmayandan öğrenir.
Sayfa 75 - Doğan KitapKitabı okuyor
Günün Anlam ve önemine..
Sanayi toplumu- hayat planı, sevinçleri ve hüzünleri, performans kavramı, eşitsizliği meşrulaştırışı, toplumsal hukuk, güç dengesi, siyaset ve kültür bakımından- çalışma alanı dışında bile dört başı mamur bir ücretli emek toplumudur. Ücretli emekte bir sistem değişimi kapıya dayanmışsa, toplumsal bir değişim kapıya dayanmış demektir.
Sayfa 211Kitabı okudu
Reklam
Ben mi? Evet... Bir gün çıkıp gideceğim kapıları, evleri, dergileri, hüzünleri bırakarak.... Bir çiçek merhaba diyecek... Hoşgeldin diyecek dağ... Orman gülümseyecek... [...] Ben mi? Evet. Çıkıp gideceğim bir gün... Tasasız, gözyaşsız, geride birşey bırakmadan ve bir şey beklemeden ilerde.... Sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek Artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan bir yürekle...
Sayfa 13 - Ataol Behramoğlu, Ben mi? Evet..Kitabı okudu
Hayat;
Gönüllerimizi çelen, ruhlarımızı yoldan çıkaran, varlığımızı vaadlerle bürüyen güzel, büyücü bir kadındır. Sözünü tutmayı geciktirdiğinde bizde sabrı öldürür, sözünde durduğunda bizde hüzünleri uyandırır.
Bazı içkiler yalnızdır; yalnız başına kalındığında, yanında hiçbir meze olmadan ve tereddütsüz bir sessizlik içinde de tüketilir. Çevrenizi kuşatan hayat, dünya ve zaman, paylaşmak için başkalarına ihtiyaç duymadığınız hüzünleri, sevinçleri bencilliğiniz yüzünden terk eder; algılarınız sabitleşir; algılarınız kült kıymeti edinir; algılarınızın tahakkümü altında alkole karşı gardınız düşer ve "içiyorsam sebebi var" kıvamında, mayhoş ama ilgi çeken bir tipe dönüşürsünüz.
Sayfa 134Kitabı okudu
Gülen yüzlerin ardındaki hüzünleri okumak da herkese nasip olmaz elbet. Kahkahalarıyla acılarını saklamaya çalışanların yüreğindeki acılarını tebessümle hayal kırıklıklarını etrafa gülücükler saçıp evde yalnız başına ağlamak zorunda olanların kimsesiz hallerini herkes okuyup anlayamaz.
Reklam
Yalnızca var olmayan manzaralar, asla okumayacağım kitaplar dağıtıyor sıkıntımı. Hayat benim için, beynime kadar ulaşmayan bir dalgınlık hali. Beynimi ise tam aksine özgür bırakıyorum ki, hüzünleri yaşayabileceğim bir yerim olsun.
Hayat hüzünleri, acıları, ağrıları, bir yandan da sevinçleri ve mutluluklarıyla akmaya devam ediyor. Kimi en acılı gününü yaşarken kimine yepyeni kapılar açılıyor. Velhasıl, dünya durmadan dönerken herkes kendi hayatını, kendi kaderini yaşamaya devam ediyor.
"Hayat, negatif ve pozitif hallerin karışımından, cemali ve celali tecellilerin arka arkaya ve iç içe yansımasından doğar; kabz ve bast hallerinin birlikteliğinde yaşanır. Hiç kimsenin ölünceye kadar bast, yani ferahlık yaşamaya hakkı yoktur. Üs­telik o sürekli bast, yani kesintisiz ferahlık, aslında bir kabzdır, bir darlıktır. Kalp grafiğindeki iniş ve çıkışların çokluğu ki­şinin hayatta olduğunu gösterdiği gibi musibetler nimetleri, sevinçler ve hüzünleri takip ediyorsa, bu canlılık alametidir. Aksi halde insan manevi bir felç geçiriyordur."
Hayat benim için, beynime kadar ulaşmayan bir dalgınlık hali. Beynimi ise, tam aksine özgür bırakıyorum ki, hüzünleri yaşayabileceğim bir yerim olsun.
Reklam
Hayat hüzünleri, acıları, ağrıları, bir yandan da sevinçleri ve mutluluklarıyla akmaya devam ediyor. Kimi en acılı gününü yaşarken kimine yepyeni kapılar açılıyor. Velhasıl, dünya durmadan dönerken herkes kendi hayatını, kendi kaderini yaşamaya devam ediyor. Her sabah doğudan yüzünü gösteren güneşin, gün batımına kadar kime ne göstereceği her zaman olduğu gibi yine belli değil
Sayfa 322Kitabı okudu
Semûd
Şahmerdanlar gömmektedir şimdi aşkımızın göğsüne yadırgı hüzünleri kaypak bir çamur olan mayamız kinle bereketlenmektedir. Uyuyan bebekleriyle üşüyen köpeklerini bir yana bırakıp
Sayfa 104 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
"Hayat hüzünleri, acıları, ağrıları, bir yandan da sevinçleri ve mutluluklarıyla akmaya devam ediyor. Kimi en acılı gününü yaşarken kimine yepyeni kapılar açılıyor. Velhasıl, dünya durmadan dönerken herkes kendi hayatını, kendi kaderini yaşamaya devam ediyor. Her sabah doğudan yüzünü gösteren güneşin, gün batımına kadar kime ne göstereceği her zaman olduğu gibi yine belli değil."
hayat, negatif ve pozitif hallerin karışımından, cemali ve celali tecellilerin arka arkaya ve iç içe yansımasından doğar; kabz ve bast hallerinin birlikteliğinde yaşanır. hiç kimsenin ölünceye kadar bast, yani ferahlık yaşamaya hakkı yoktur. üs­telik o sürekli bast, yani kesintisiz ferahlık, aslında bir kabzdır, bir darlıktır. kalp grafiğindeki iniş ve çıkışların çokluğu ki­şinin hayatta olduğunu gösterdiği gibi musibetler nimetleri, sevinçler ve hüzünleri takip ediyorsa, bu canlılık alametidir. aksi halde insan manevi bir felç geçiriyordur.
Sayfa 70
Hayat benim için, beynime kadar ulaşmayan bir dalgınlık hali. Beynimi ise, tam aksine özgür bırakıyorum ki, hüzünleri yaşayabileceğim bir yerim olsun.
273 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.