Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Demokrat Parti de iktisadi açıdan önemli toplum katmanlarını dikkate almadı ve Osmanlı-Türk devlet geleneğine uygun olarak sadece kitlelere hitap etmeye önem verdi." Aracı konumunda olması gereken yapıların (in­ termediary structures) yokluğunda, kitleler de elbette kolayca yönlendirilebilirdi. Aslında Demokratlar aşkın devlete değil, bürokratik seçkinlere muhaliftiler.
Parti üyeleri arasındaki tüm evliliklerin, bu iş için atanmış bir kurul tarafından onaylanması gerekiyor ve kural hiçbir zaman açıkça dile getirilmese de, birbirlerini fiziksel olarak çekici buldukları izlenimi uyandıran çiftlerin evlenmesine asla izin verilmiyordu.
Reklam
YA HÂNEDANDAN BİRİ OLSAYDI?..
O günlerde bir gün pederin, amcama şunları söylediğini hatırlıyorum: - "Ağabey, Konyalının hiç bilmediği, tanımadığı, dünkü ittihatçı bir adam, Halk Fırkası ile aynı tezgâhın bezi olan Fethi Bey, bu kadar taraftar bulur, sevilir ve kazanacak denilirse; ya hânedandan bir memlekette bulunup da parti açsaydı... Demek ki, plân çok dikkatli yapılmış; hânedandan, Fâtihleri, Yıldırımların, Muradların, Kanunîlerin, Selimlerin evladından erkek veya kadın hiçbir ferdin memlekette bırakılmamasının sebebi demek ki buymuş... Evet, her şeye rağmen, bu milletin kalbinde hâlâ bir imân var. Fakat sahipsiz olan bu memleket ancak bu kadarını becerebiliyor. Bakalım ne olur, Mevlâ görelim neyler..."
Sayfa 62 - 63 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Babam Hacıveyiszâde İbrahim Efendi-, Ya Hânedan'dan bir olsaydı!, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Türk Fırtınası diyor ki;
İnsanlara beş çocuk yapın diyeceksiniz sonra da o beş çocuğun babalarının sahibi olduğu üretim ve hizmet araçlarını özelleştirme adı altında talan ederek satacaksınız sonrada o çocukları ve babasını sömüren tefecilere hazine de para yok yaşam pahalılığı var diye sömürge ve köle ettireceksiniz. Bütün kaynakları milli güvenlik tehdidine dönüşen holdinglere aktarıp seçimden seçime umut satarak insanları nereye kadar aldatacaksınız? Siyasi ideoloji veya parti değişse bile devrim ile kamulaştırma yapmak ve üretim ekonomisine geçmek dışında hiçbir çözüm yoktur. Hem ürettiğinden çok üreyip hemde üreyenleri üreten sömürgeci zihniyetlere yem etmenin ahlaklı bir niyet olduğunu artık kimse savunamaz. Önder Karaçay
AKP Kuruldu
İngiltere Başkonsolosu Short'un müjdesi(!) ardından, siyaset sahnesinin bir yıla yakın bir süredir "Tayyip Rüzgârı" ile sarsılması semeresini veriyordu. Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının sözde "Erdemliler Hareketi" ile başlattıkları partileşme süreci, kısa bir süre sonra "AK Parti"nin kurulmasıyla sonuçlandı. Ağustos 2001'de AKP kuruluyor.ve Recep Tayyip Erdoğan, kurucular kurulu tarafından Genel Başkanlığa getiriliyordu.
İngilizler de "Okey" Verdi
28 Eylül 1998 tarihinde 3122'den aldığı cezanın onanmasından bir gün sonra, ABD'nin İstanbul Başkonsolosu Caroline Hagins, Tayyip Erdoğan'ı Belediye makamında ziyaret edip, Washington'dan aldığı talimat sonucunda, "Bu tür gelişmeler, Türkiye demokrasisine olan güveni azaltır" açıklamasını yapıyordu... Parti kurulması aşamasında ise; Amerika'nın inayetine, İngilizlerin de okeyi ekleniyor ve İngiltere'nin İstanbul başkonsolosu Roger Short'un "Bu parti bizi mutlu eder" şeklindeki sözlerinin ardından AKP kuruluş aşamasını tamamlıyordu. AKP, İngiliz ve Amerikalıları memnun edecekti, etmesine; ancak oyu da bizim insanımızdan alacaktı. AKP'yi bu sorunla başbaşa bırakalım ve geçelim görüşmeye...
Reklam
Türk Fırtınası diyor ki;
İnsanların elinde avucunda ne varsa onu ele geçirip muhtaçlık ve çaresizliği tefecilere yem etmek, aşırı düzeyde bir debdebe anlayışı ile yapılmış camilerde kime kılındığı sorunlu namaz kılmak, milyonlarca insanın bir ay boyunca yiyecek hakkını saraylarda bir günde tüketmek, toplumu görmemiş bir doyumsuzluğa mahkum eden holding, tarikat, cemaat, siyasi parti, vakıf, dernek ve sivil toplum kuruluşları adı altında tepeden bakan zulme boyun eğmek veya eğdirmek isteyenlere direnmemek çıkarcı ikiyüzlülüğün ta kendisidir. Önder Karaçay
"Benim düşüncelerimi yansıtan hiçbir parti yok. Parlamentoda yalnızca konuşulmuyor, ticaret de yapılıyor. Orada her şeyin ticareti yapılıyor. Beyni yıkanmamış olan herkes görebilir bunu."
Sayfa 360
Marx'ın merkezi parti ve devlet mülkiyeti fikri, bağımsız düşünen köylüler ve esnaf arasında fazla destek bulamamıştı.
Sayfa 171 - Boğaziçi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Bir parti veriliyorsa siktiğimin müzik rulosunu yanımda götürmek zorundaydım ve bu, benim için kamışımı mendile sarıp kolumun altına almaktan farksızdı.
Reklam
Bu partide (İttihat ve Terakki) aşırı vatansever, sinirli, tecrübesiz ve inatçı kimseler bulunabilir ve bu gibi unsurlar parti için bir tehlike oluşturabilir. Ancak cemiyeti hırsızlık ve şerefsizlikle suçlamak en büyük cinayettir.
"Parti'nin varlığını sürdürmesi, Düşünce Polisi'nden bile çok, sorgusuz sualsiz inanan, körü körüne bağlanan böylelerine bağlıydı."
Sayfa 32
Dataist bir perspektiften bakıldığında, yakın gelecekte parti demokrasisi artık var olmayacaktır.
Kitle hareketleri özerk ve kendine yeten bir kişinin varoluşunu hem kısır ve anlamsız hem de bozulmuş ve kötü olarak resmederler. Tek başına duran insan, âciz, sefil ve günahkâr bir mahluktur. Bu mahlukun tek kurtuluş yolu kendini reddetmesinde ve kutsal bir topluluğun -kilise, ulus, parti vb. bağrında kendine yeni bir hayat bulmasındadır. Benliğin bu şekilde kötülenişi ihtirası en üst safhaya taşır.
Enver, Cemal ve Talat Paşalar ve Halil Bey, Alman elçisine iki milyon Osmanlı Lirası değerindeki altının İstanbul’a ulaştığı anda donanmanın Karadeniz’e çıkması için emir verileceğini bildirmişlerdi. Altınlar iki parti halinde 17 ve 21 Ekimde İstanbula ulaşmıştı. Paranın gönderildiğini öğrenen Rus Dışişleri Bakanı Sazanof, Karadenizdeki Rus donanmasına Türklerin bir kaç gün içinde saldırıya geçeceğini haber vermişti.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.