Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1183 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
178 günde okudu
İş Kültür Yayınları'nın biyografi serisinde en çok beklediğim kitaptı, uzun süre baskısı da yoktu. 1.100 sayfalık bir yaşam manifestosu diyebiliriz. Churchill 20. yüzyıla damgasını vurmuş, 7'den 70'e, doğudan batıya aldığı kararlarla herkesin hayatını etkilemiş bir politikacıydı. Victoria çağından Elizabeth çağına geçişte üzerinde
Churchill
ChurchillMartin Gilbert · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 024 okunma
2005 seçimlerinde, Şii listesi ve Kürt İttifakı, koalisyonu şekillendirdi. Dava lideri İbrahim Caferi başbakan ve Kürt lider Celal Talabani devlet başkanı oldu. 13 Koalisyon önemli bakanlıkları pay etti, Şiiler İçişleri, Petrol ve Maliye bakanlıklarını, Kürtler de Dışişleri Bakanlığı'nı aldılar. Sünni Arap olan Sadun Dulaymi Savunma bakanı olurken, Kürt olan Babekir Zebari Irak ordusunun genelkurmay başkanı olarak kaldı. Yine Kürt olan, Bruska Nuri Şavays bakanlığın en üst düzey sivil memuruydu. Ahmed Çelebi ve Kürt Bölgesi Parlamentosu'nun eski sözcüsü Rovş Şavays, Irak' ın başbakan yardımcıları oldular. Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi'nden Adil Abdül Mehdi, Şii devlet başkanıyardımcısı olurken, Irak'ın eski devlet başkanı Gazi el Yaver (baş- kanlık konutunu boşaltmayı reddetti) Sünni devlet başkanı yardımcısı oldu. Kaliforniya'dan gelen Sünni Arap, Haşim el Hassani Ulusal Meclis'in seçilmiş sözcüsü oldu. Kürtler için atamalarda çok fazla sembolizm vardı.
Reklam
Avrubaaaa Çogggg Özgür
Filistinli öğrencinin vizesini iptal ettiler ▪️İngiltere İçişleri Bakanlığı, Manchester Üniversitesi'nde okuyan Filistinli hukuk öğrencisi Dana Abuqamar'ın öğrenci vizesini, Filistin'i destekleyen bir protestoda yaptığı konuşmanın ardından “ulusal güvenlik” kaygılarını gerekçe göstererek iptal etti.
Tabii sol partiler de kuruldu. Onlar da DP ve CHP'nin karşısındaydı. Türk solunun bu zayıf ve heyecanlı döneminde partilere üye olan gençlerin hayatını İçişleri Bakanlığı kararttı. CHP ve muhalefet arasında sağ-sol kavgası Hasan Ali Yücel ve Kenan Öner arasında patladı. Maalesef glachan CHP, ünlü Milli Eğitim Bakanı'na bu davada sahip çıkmadı. CHP'li bakan solcuları korumakla suçlanıyordu; aynı sıralarda CHP'nin üyesi olan Hüseyin Cahit Yalçın da Tanin gazetesinde DP'lileri solcu ve Moskova ağzıyla konuşmakla itham ediyordu
eğer bir erkek, içişleri bakanlığı yapan eşinden gerekli desteği alamıyorsa, son çare olarak kendine dışişleri bakanlığı'ndan yeni bir müsteşar atar.
1950-1960 YILLARI ARASI. 1950'li yıllar. Tek parti iktidarından kurtulmanın sevinci yaşanırken kültür ve eğitimin başıboş bırakıldığı yıllar. Soğuk savaş yılları NATO'ya giriş ve ABD'ye tam bir teslimiyet. Türkçülerin ümitleri yine boşa çıkıyor, hayaller kırılıyor. Ekonomik kalkınma, yollar, fabrikalar... Fakat köylerden şehirlere
Reklam
Öner ve Yücel Davası: 31 Mart 1947'de Atsız, Zeki Velidî ve arkadaşlarının beraatıyla sonuçlanan Irkçılık-Turancılık Davası'nın yankıları 1947 yılında başlayan Öner ve Yücel Davası ile devam etmiştir. Dava, 29 Ocak 1947'de İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer'in TBMM'deki bir konuşması ve Fevzi Çakmak'ın 05 Şubat
...DP büyük bir çoğunlukla iktidara gelmiş ve 27 yıllık CHP dönemi sona ermiştir. 22 Mayıs 1950'de Celal Bayar cumhurbaşkanı, Adnan Menderes başbakan oldu. Atsız'ın hocası Fuat Köprülü Dışişleri Bakanı, Milli Türk Talebe Birliği'nin eski başkanlarından Tevfik İleri Ulaştırma Bakanı idi. Birkaç ay sonra, 11 Ağustos'ta yapılan
Gazetelerde geniş olarak yer alan ve kamuoyunda geniş yankı bulan Öner ve Yücel Davası âdeta Irkçılık-Turancılık Davası'nın rövanşı haline gelmiştir. 18 duruşma sonunda, 19 Kasım 1947 tarihinde mahkeme davayı düşürmüş, Yücel, 09 Aralık 1947'de kararı temyiz etmiş, Yargıtay da 26 Mayıs 1948'de mahkemenin kararını bozmuştur. Ankara
1934 yılında T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından Doğu Türkistan'daki direniş hareketlerinin aynı ırka mensup bir toplumun bağımsızlık mücadelesi olması dolayısıyla takdir ve memnuniyetle karşılandığı ancak bu hareketlerin "gerek irticaî gerekse dış ülkelerin etkisinde kalması sebebiyle" din ve devlet işlerini tamamen ayırmış olan Türkiye'nin ilkelerine uygun olmadığı yönünde bir açıklamada bulunulmuştur. Bu kapsamda İçişleri'ne yazılan ve Başbakan'a bilgi veren bir yazıda Türk basınının konuya yorumsuz yaklaşması ve yalnızca ajans haberlerinin yayımlanmasının sağlanması isteği kayıtlara geçmiştir.
Sayfa 115 - Kaşgar YayıneviKitabı okudu
Reklam
"Teşkilatlarımızdan bize gelen haberlere göre, seçime girme hakkını fazlasıyla hak etmiştik. Ama benim içim rahat değildi. Biz bu kanaatteydik; ama bakalım resmi kayıtlar ne durumdaydı. İl ve ilçelerden bizim teşkilatımızın kurulduğuna dair resmi yazılar bakalım İçişleri Bakanlığı'nın mahsus dairesine gelmiş miydi? Mahsus dosyasına girmiş miydi? Bakalım durumu biz biliyorduk; ama tavuk da biliyor muydu?" Ne demek tavuk da biliyor mu? Bu bir fikra... Duruma aynen uyuyor da ondan aklıma geldi. Anlatayım: "Adamın biri kendini arpa zannediyormuş. Sinir hastası! Nerede bir kümes hayvanı görse; 'Ben arpayım, şu tavuk gelip beni yiyecek' diye delik delik kaçıyormuş. Bakmışlar ki olmayacak, alıp akıl hastanesine yatırmışlar. Uzun süren tedaviler sonucunda iyileşme belirtileri göstermiş ve 'evet ben arpa değilim' demiş. Hastaneden taburcu edilmiş. Yolda giderken köşeden bir tavuk çıkmış ve adam hemen yerinden kıpırdamadan beklemeye başlarmış. 'Yahu kardeşim, sen artık İyileşmedin mi? Sen arpa olmadığını bilmiyor musun? Bu korku nedir?' demişler, adam cevaplamış: 'Ben arpa olmadığımı biliyorum; ama, bakalım tavuk da biliyor mu?' "
Enes

Enes

@enesbir
·
30 Nisan 12:48
Tavuk da biliyor mu :)
Parti kurulduktan hemen sonra, seçime katılma hakkını elde edebilmek için, çok hızlı bir teşkilatlanma çalışmasına giriliyor ve kısa sürede 42 il, 400' ü aşkın ilçede teşkilatlanılıyordu. Bu süreçte parti genel başkanlığına Süleyman Arif Emre getiriliyordu. O günleri Süleyman Arif Emre şöyle anlatıyor:
Ulan Ankara
ellerin yok ki yaraya sarayım tül peçeni bu bir veda bu bir hasretin varyetesi artık incinmiş her bir kalbin sahibi külkedisi bugün pazartesi muhtemelen tüm merasimleri ve beni görmüştür Ankara iç ve dış tüm temsilciler kamuoyuna ortak bir bildiride bulunuyor adalet bakanlığı ve içişleri “ortada bir yangın varsa mutlak duruyordur parmak izleri”
İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Durmuş Yalçın tarafından gönderilen ve saat 04.30'da şifre memuru tarafından çözülen yazıda, Alevilerin oturduğu mahallede bulunan Alaaddin Camii'ne bomba atılacağı, cuma namazı sırasında halkın galeyana getirileceği belirtiliyor ve gerekli önlemlerin alınması isteniyordu. Olaylar tıpkı bu yazıda belirtildiği gibi meydana geldi. Olayların meydana geleceği önceden bilinmesine rağmen önlem alınmamıştı.
Sayfa 57 - SaygıKitabı okudu
Hristos Kilisesinin Papa Eftimden Alınıp Fener Patrikhanesine Verilmesi
Fener Rum Patrikhanesi yetkilileru 20 Eylül 1946 tarihinde Başbakanlığa verdikleri dilekçede İstanbul Galata'da bulunan Paniaya Kafatiani ve Hristos Kiliselerinin eskiden beri Rum cemaatine ait iken bir süre önce Papa Eftim tarafından hiçbir hakkı olmadığı halde bu kiliselerin kıymetli eşyalarının ve gelir getiren mallarının zapt edildiğini ve Papa Eftim'in halen bu gelirlerden yararlanmakta olduğunu, hatta Papa Eftim'in kiliseye devam edecek cemaati olmadığı için bu kiliselerden birini depo olarak kullandığını belirterek bu iki kilisenin adı geçenin elinden alınıp Fener Rum Patrikhanesi'ne iade edilmesini isterler. Daha önce bu konu ile İstanbul Vakıflar İdaresine ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne başvurmuş olmalarına rağmen kendilerine lehte veya aleyhte bir geri dönüş yapılmadığını da eklerler. Patrikhane'nin bu isteği İçişleri Bakanlığı tarafındab uygun bulunarak Papa Eftim'e Hristos Kilisesi'nin Fener Rum Patrikhanesi'ne teslim edilmesi emredilir. Papa Eftim ise İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer'e gönderdiği dilekçede 23 yıldan beri Fener papazları ve Rumlukla alakasını kesen Hristos Kilisesi'nin Fener papazlarına teslim edilmesinin emredildiğini ve milli emellere hizmet eden bu kilisenin Türk adını benimsemeyi zul ve leke kabul eden kişilere teslim edilmesine vicdanının razı olmadığını belirterek Türk vatan ve milletinin hayrına olmayan bu yanlış ve bütünüyle kanunsuz kararın değiştirilmesini ister. Ancak Papa Eftim'in bu isteği dikkate alınmayarak 18 Haziran 1947 tarihinden itibaren Hristos Kilisesinin Fener Rum Patrikhanesi'ne verilir.
Sayfa 167Kitabı okudu
743 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.