-Buyur, dedim, nedenmiş davulla zurnanın milli çalgı oluşu?
- Belli değil mi? Baksana "Na... Naaa..." diye ses çıkarıyor ikisi de... Arif olan anlar. Bu halk yüzyillardanberi sesini çıkaramaz. Ağzını açacak oldu mu, başına yumruk iner. O da ne yapsın, bula bula işte bu davulla zurnayı bulmuş ki, kendi yerine davulla zurna konuşsun, kendi diyemediklerini davulla zurna desin... Ne zaman bir kente, kasabaya, köye büyüklerden biri gelse, hemen davulu zurnayı kapar, karşılamaya koşar. Neden? Keyfinden mi? Senin gibi dalturıklar keyfinden sanır... Ulan, adamlar kendi diyemediklerini davula zurnaya söyletiyorlar.
Yüzümüze karşı davulu zurnayı: "Naa... Naaa!" diye bar bar bağırtıyorlar. Davulun zurnanın milli çalgı oluşu boşuna mı? Kendilerine sorsan, bunun böyle olduğunu onlar da bilmezler. Ama gerçek böyle. Yıllardanberi gelenek olmuş gayrı. Şimdi bunlar davulu zurnayı yüzümüze karşı "Naaa!.. Naaa.!." diye bağırtır, sonra bütün dertlerini dökmüş gibi boşalır, rahatlarlar. Ne demek "Naa!…” şimdi anladın mı? Yüzyillardanberi söyleyemeyip de içinde birikenleri, davulun tokmağı, zurnanın ağzıyla dile getiriyorlar. Dünyada hiçbişey boşuna değildir. Bu dünyada her ne varsa, niçin, neden olduğunu düşünüp bulacaksın.
Bilgiçlik taslama bana,
dem vurma felsefeden,
ârif olan anlar sonra,
sorar dudağını büküp:
“Nedir bu dalavera?”
Akıl satma, dedikodu yapma,
uzağından geç aklın varsa
seni ilgilendirmeyen bir şeyin.