Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bilgi ve Akıl
Bilir bilgili olan, anlar arif olan. Dileğine ulaşır bilenle anlayan.
Sayfa 1 - Türkiye Diyanet VakfıKitabı okudu
Zât-ı Hakk'da mahrem-i irfân olan anlar bizi
***** Arif olan âşık diri kalır ve ölmez. Mücerred bir ruhtur o. Arifin taşıdığı aşktan tabiatın bir haberi yoktur. Aşkı, İlâhî aşktır, rabbani şevktir. Allah’ın “Kuddus” ismiyle güçlenmiş­tir. ****
Sayfa 119 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Fazla söze gerek yok Arif olan anlar
Sayfa 19
Gülmenin sonu ağlamaktır… Vuslatın sonu hicran… Yazın sonu hazan… İkbalin sonu zeval… Hayatın sonu ölüm! Korkma, sen Türksün! Türkler hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiçbir şeyden korkmazlar. “Hayat, hiç perdesi kapanmayan bir sahne...” "Ben korkmuyorum, fakat vücudum korkuyor.!" “Geçme namerd köprüsünden, kopartsın su seni!
daima iki kulakla dinle tek dudakla konuş arif olan anlar
Sayfa 71 - Do yayınlarıKitabı okudu
Kalıyor seni görmek. Bu görmek, görüşmek deyimi senin. Bi tuhaf, bi tedirgin. Bana öyle geliyor ki sen beni ''görmek'' istemiyorsun. İşte oraya gelmeme engel ya da sebep olan asıl bu. Gelicem, kahveni, cıgaranı içicem, sonra da iyi akşamlar, iyi geceler, sayın bayan, sayın bay deyip boynumu kırıp gidicem; otele ya da bir gecekondu yatağına. Allah kahretsin, bunu düşündükçe geberesiye tiksiniyorum dünyadan. Ama gerçek bu. Senin bunu değiştirmeye arzun yok. Benim de bunu istemeye hakkım yok! Geleneği, yasayı, alışkıları böyle oturtturmuşsunuz bir kez. Öyle ya Tanrı hazretleri bana soracak değildi herhal. Ölümü bir kurtarıcı saydığım anlar bunlar. Bu kadar azap neye? Ne halkımın sevgisi, ne görev, sorumluluk duygusu buna baskın gelemiyor. Senden de umudu kestim. Ne umudu be! Hakkım yokken umut neye?
Reklam
Arif olan anlar.
Verbum satis sapienti.
Sayfa 333 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Davul-zurnanın milli çalgı oluşu
-Buyur, dedim, nedenmiş davulla zurnanın milli çalgı oluşu? - Belli değil mi? Baksana "Na... Naaa..." diye ses çıkarıyor ikisi de... Arif olan anlar. Bu halk yüzyillardanberi sesini çıkaramaz. Ağzını açacak oldu mu, başına yumruk iner. O da ne yapsın, bula bula işte bu davulla zurnayı bulmuş ki, kendi yerine davulla zurna konuşsun, kendi diyemediklerini davulla zurna desin... Ne zaman bir kente, kasabaya, köye büyüklerden biri gelse, hemen davulu zurnayı kapar, karşılamaya koşar. Neden? Keyfinden mi? Senin gibi dalturıklar keyfinden sanır... Ulan, adamlar kendi diyemediklerini davula zurnaya söyletiyorlar. Yüzümüze karşı davulu zurnayı: "Naa... Naaa!" diye bar bar bağırtıyorlar. Davulun zurnanın milli çalgı oluşu boşuna mı? Kendilerine sorsan, bunun böyle olduğunu onlar da bilmezler. Ama gerçek böyle. Yıllardanberi gelenek olmuş gayrı. Şimdi bunlar davulu zurnayı yüzümüze karşı "Naaa!.. Naaa.!." diye bağırtır, sonra bütün dertlerini dökmüş gibi boşalır, rahatlarlar. Ne demek "Naa!…” şimdi anladın mı? Yüzyillardanberi söyleyemeyip de içinde birikenleri, davulun tokmağı, zurnanın ağzıyla dile getiriyorlar. Dünyada hiçbişey boşuna değildir. Bu dünyada her ne varsa, niçin, neden olduğunu düşünüp bulacaksın.
134 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.