Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Arif Olan Anlar sözün özünü. Özünü bilmeyen bilmez ki sözünü. Sözünü bilmeyene güvenir misin söyle? Bir gönle girmeden Hakk'a varmak olur mu öyle. Bil kendini, bul kendini, özünü, yaradılış gayeni. Aşk ile nur ile İlim, irfan, Furkan ile ille de edep ile Gel kendine, sor Rabbine. Bilmeyenler ne bilsin Senin halin nicedir. Bilenlere selam olsun, Hakk'ın divanı yücedir.
Reklam
Sapienti sat. Arif olan anlar. Kara Keşiş - Anton Çehov
Arif Olan Anlar sözün özünü. Özünü bilmeyen bilmez ki sözünü. Sözünü bilmeyene güvenir misin söyle? Bir gönle girmeden Hakk'a varmak olur mu öyle. Bil kendini, bul kendini, özünü, yaradılış gayeni. Aşk ile nur ile İlim, irfan, Furkan ile ille de edep ile Gel kendine, sor Rabbine. Bilmeyenler ne bilsin Senin halin nicedir. Bilenlere selam olsun, Hakk'ın divanı yücedir.
VERB. SAP. = Verbum Satis Sapienti = Arif olan anlar.
Sayfa 333 - Türkiye İş Bankası - 1. BasımKitabı okudu
Reklam
sapienti sat* * (Lat.) "Arif olan anlar."
Sayfa 16 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ciddi olana can sıkıcı; kabaya yürekli; sakinse kederli; yanlış düzeltene gıcık. Öğüt verene had bilmez; eliaçığa tutumsuz; adalet getirene zalim; bağışlayıcıya onursuz. Sebat edene derler köylü; kibarsa olur yalaka; dilenciyse ikiyüzlü; inançlıysa menfaat düşkünü. Şans derler alın terine; tedbirsizlik derler içtenliğe; ödlekliğe sebat, bahtsızlığa kabahat. Dürüst kadına aptal; güzel ve el değmemişe şapşal; namusluya ... Neyse boş ver; arif olan anlar.
Veri, gündelik yaşamımızda gördüğümüz, duyduğumuz, okuduğumuz veya karşılaştığımız olaylardan edindiğimiz duyumların bütünü; beyin bunları sınıflandırıyor ve depoluyor. Malumat, beyinde depolanmış verilerin düzenlenmiş, işlenmiş, muameleye tabi tutulmuş haline deniyor. Bilgi, malumatın belirgin bir amacı gerçekleştirmeye yarayacak şekilde düzenlenmiş, zapturapt altına alınmışlık durumu. Bilgi sahibi olmak, akıl erdirme ve çözümleme yetisi gerektiriyor, oysa malumat edinme böyle bir kısıta tabi değil, kişi hayatta olduğu sürece kendiliğinden birikiyor. Malumat sahibi olmadan, bilgi sahibi olmak mümkün değil, ama belirgin bir amacı, bir hedefi olmayan malumatın da furuşluktan öte işlevi yok. Her durumda, malumat ve bilgi, beynin önceden kaydetmiş olduğu verilere dayanıyor, onların neticeleri olarak ortaya çıkıyorlar. İrfan ise öyle değil İrfan, bilginin ötesinde, sezgi, duyarılık, ortam farkındalığı, idrak ve "halden anlama" dediğimiz hassasiyetleri gerektiriyor. Bu bağlamda, zekâ ve tecrübenin bileşkesi, irfan. Arif, irfan sahibi olan, anlatılmayanı da anla- mak gibi fazladan bir becerisi, bir hüneri, bir yeteneği var. "Arife tarif gerek- mez", "arif olan anlar" düsturlarını düşünün yavrum
Sayfa 345Kitabı okudu
"Allâh Teâlâyı, O'nun büyüklüğüne layık olmayan veya bunu ima eden bir lafızla isimlendirmek câiz değildir. Meselâ; Ârif, fakih, akıl ve zeki gibi. Çünkü bu isimler, cehalet sonunda hâsıl olan isimlerdir. Allâh'a "tabib" ismi de verilmez. Çünkü tıb, hazı tecrübeler neticesinde elde edilen bir ilimdir. Allâh hakkında bu isimler kullanılmaz." Allâh (c.c.) hakkında söylenmesi câiz olan; söylenmesine izin verilmiş olan isimler 99 [Allâh lâfz-ı celîli ile 100] isimdir ki bunlara da Esmâ-i Hüsnâ denir. Resûlullah (s.a.v.), Buharî ve Müslim' in rivayet ettiği bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: "Allâh'ın 99 ismi vardır. Kim bunu sayarsa (okur, anlar ve imân ederse) Cennete girer."
Sayfa 49 - Bedir YayıneviKitabı okudu
Reklam
daima iki kulakla dinle tek dudakla konuş arif olan anlar
Sayfa 71 - Do yayınlarıKitabı okudu
Kalıyor, seni görmek. Bu görmek, görüşmek deyimi senin. Bi tuhaf, bi tedirgin. Bana öyle geliyor ki sen beni "görmek" istemiyorsun. İşte oraya gelmeme engel ya da sebep olan asıl bu. Gelicem, kahveni, cigaranı içicem, sonra da iyi akşamlar, iyi geceler, sayın bayan, sayın bay deyip boynumu kırıp gidicem; otele ya da bir gecekondu yatağına. Allah kahretsin, bunu düşündükçe geberesiye tiksiniyorum dünyadan. Ama gerçek bu. Senin bunu değiştirmeye arzun yok. Benim de bunu istemeye hakkım yok! Geleneği, yasayı, alışkıları böyle oturtmuşsunuz bir kez. Öyle ya Tanrı hazretleri bana soracak değildi herhal. Ölümü, bir kurtarıcı saydığım anlar, bunlar. Bu kadar azâp neye? Ne halkımın sevgisi, ne görev, sorumluluk duygusu buna baskın gelemiyor. Senden de umudu kestim. Ne umudu be! Hakkım yokken, umut neye?
Sayfa 151Kitabı okudu
"Kendi cinsinden bir rûh-ı ârifi, yalnız ârif olan anlar."
Arif olan anlar sevda nicedir Dert çekene gündüzler de gecedir Sevda yolu kıl köprüden incedir Uzar gider sonu gelmez yol gibi
134 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.