"Katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsine yandığım cinsine çeker" , "Armut dibine düşer" gibi özlü sözlerimize bu kitabı okumadan evvel de heeep katılmışımdır. Bu kitap bittikten sonra Aile büyüklerimi araştırmaya daha iyi tanımaya çalıştım. Onları tanımak biraz da kendimi tanımaktı çünkü. Bazı sevmediğim huyları, bazı kurtulmak istediğim korkularımı kabullenmeyi öğrendim, Çünkü Benimle Başlamadı.
Atalarımızın yaşadıkları savaşlar, yoksulluklar, dostluk ilişkileri, ölümleri, travmaları.. onlar ölüp gitse de bizim hayatımızı halen etkiliyor olabilir.
Kitapta bir çok farklı örnek var dikkatimi çekenlerden birini anlatılabilecek en basit şekil de anlatayım: Yazarın bir danışanı üşüme hissi yaşıyor ve uyuyamıyor. eğer uyursa kötü bir durum yaşayacağı korkusuna kapılan 20 yaşındaki bu danışanın aile geçmişi araştırılınca, bir fırtına sırasında onun yaşlarında donarak ölen bir aile büyüğü olduğu anlaşılıyor. Yazar, danışanın üşüme hissi yaşaması ve korkusunu bu duruma bağlıyor.
Kısaca bazı sevmediğimiz özelliklerimizin, travmalarımızın tedavisi olmayabilir. Geçmişin de telafisi yoktur. Bu nedenle bu durumları farkedip kabullenmek bizi daha iyi hale getirebilir.