Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ases, kelime olarak bekçi anlamına gelmektedir. Yeniçeri bölüklerinden birini oluşturan aseslerin amirine ise asesbaşı denmekte idi. Fatih döneminde teşkilatlandırılmış olan aseslik daha sonraki süreçte yeniçeri bölüklerinden birini teşkil etmiştir."
Sayfa 77 - İdeal Kültür YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Düş gören iki adamın masalı
Güvenilir insanların düştükleri kayıtlara bakılırsa, evvel zaman içinde Kahire'de çok zengin bir adam yaşarmış. Ama öylesine cömert, öylesine eli açıkmış ki, sonunda babaevi dışında her şeyini yitirmiş, bir süre sonra da geçimini çalışarak sağlamak zorunda kalmış. O kadar çok çalışıyormuş ki, bir gece bahçesindeki bir incir ağacının dibinde
Sayfa 125 - İletişim yay.Kitabı okudu
"Osmanlı'da kadı, bir mahkeme yargıcı olduğu kadar aynı zamanda bir noter, şehirdeki vakıfların müfettişi ve tabii ki belediye reisidir. Ayrıca, şehrin asayişini yürütmekle görevli zabitleri, subaşı, asesbaşı gibi görevlileri denetler, onların amiridir."
Sayfa 11 - Kronik KitapKitabı okudu
Fakat gözcü yine de fikrinde ısrar ediyor­du: Yüzünü, kendisine inanmayan arkadaşının yüzüne yak­laştırarak alt göz kapağını parmağıyla aşağı çekip meydan okurcasına ona, bu gözün yedinci kadirdeki yıldızları bile gördüğünü, üstelik Kostantiniye'nin muhtemel yangınlarını gözetlemek bahanesiyle aslında onun kente nazarını değdirerek ahşap malzemeleri tutuşturduğunu düşünen asesbaşı tarafından görevden alınmak tehlikesine; bu yüzden maruz kaldığını söyledi.
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Puslu Sözlük
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor... İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,3bin okunma
Reklam
Vaka-i Hayriye’de, kapıkulu ocaklarının, yeniçeriliğin ortadan kaldırılması ile kadılık hayli sarsıntı geçirdi. Yeniçeri ocağı kaldırıldığı zaman kaldırılan yalnızca asker ocağı değildi; bir kere asayiş örgütü sarsıldı. Çünkü asesbaşı, subaşı gibi şehirlerin emniyet amirleri de ocaktandı.
Sayfa 132Kitabı okudu
"Osmanlı'da kadı, bir mahkeme yargıcı olduğu kadar aynı zamanda bir noter, şehirdeki vakıfların müfettişi ve tabii ki belediye reisidir. Ayrıca, şehrin asayişini yürütmekle görevli zabitleri, subaşı, asesbaşı gibi görevlileri denetler, onların amiridir."
Sayfa 11 - Kronik KitapKitabı okudu
Borges’in,
Alçaklığın Evrensel Tarihi
Alçaklığın Evrensel Tarihi
kitabında “Düş Gören İki Adamın Masalı” adlı öyküde: Mısır’da yaşayan, fakirleşmiş bir adam rüyasında kısmetinin Isfahan’da olduğunu görür ve çetin bir yolculukla oraya gider. Başına kötü şeyler gelir, tutuklanır. Sonra asesbaşı da benzer bir rüya gördüğünü söyler vs. Spoiler olmasın yeter. Bu hikayeyi başka bir yerde okuduğumu hatırladım veya benzerini.
Simyacı
Simyacı
'da Santiago’nun başına gelen şey de buydu. Simyacı özgün değilmiş meğer, modern bir uyarlama imiş. Verdiğim puanı kırmaya gidiyorum şimdi. Borges kaynak olarak
Binbir Gece Masalları
Binbir Gece Masalları
'nı gösterir.
Asesler
OsmanlI Devleti'nde şehirlerde geceleri dolaşan güvenlik kuvveti. Bu teşkilâtın başında, yeniçeri ocağını meydana getiren ortalardan yirmi sekizinci ortanın çorbacısı bulunurdu. Bu çorbacıya asesbaşı denirdi. Bugünkü mânâda emniyet müdürüne karşılık gelmektedir. Asesbaşı idaresindeki asesler, geceleri güvenliği temin etmek için dolaşırlar, yasak yerlerde rastladıklan şüpheli kişileri yakalarlar, kimliklerini soruştururlar, suçlu olanlan cezalandınrlardı. Suçsuz olanları ise yasak yerlerde dolaştıklarından türü para cezasına çarptırırlardı. Asesbaşı, başına yeşil çuhadan çatal kalafat, arkasına zağra yakalı ve yeşil divan kürkü, bacağına ak çakşır, ayağına da san yemeni giyerdi. Devlet merkezi olan İstanbul'da, biri Galata'da diğeri Suriçi'nde (İstanbul) olmak üzere iki asesbaşı vardı. Fakat İstanbul asesbaşısı üstün dereceli idi. Asesbaşı Bâb-ı âli'de bulunduğu için kendisinin yeniçeriağası dâiresinde bir emir eri bulunurdu. Asesbaşı, merasimlerde ve kapıkulu ocaklarının sefere çıkışlarında beş yüz kadar olan maiyeti ile yolun iki tarafına dizilerek düzeni sağlardı. Veziriazam divanında ve veziriazamın İstanbul'da kol gezdiği zamanlarda bir kısım asesiyle birlikte asesbaşı da bulunurdu.
Reklam
Ali Kuşçu dinî bilimlerde herkesin bildiğini biliyor, fazlasıyla da astronomiden, matematikten dem vuruyordu. Üstat hiç bu fırsatı kaçırır mı, elbette onun derslerini takibe başladı. Hatta yegâne heyecanı o oldu. Öğrendiği her şeyi, İstanbul muhafızı olduğu için derslere katılamayan Sinan Paşa'ya öğretiyor, Sinan Paşa da görevinin büyük kısmını, yardımcısı asesbaşı Budak Gazi'ye devrederek onu dinliyordu. Ali Kuşçu'dan sonra üstadın hayata bakışı değişmişti. Bilgi, yazı, kitap, din, gönül, akıl... Ve elbette sorular, sorular... Cevaplar, cevaplar... Sonuçta Ali Kuşçu benim yapamadığım iki şeyi yapmış, üstadın ilmini ve kibrini arttırmıştı. Birincisi üstat için, ikincisi benim için...
Osmanlı'da kadı, bir mahkeme yargıcı olduğu kadar aynı zamanda bir noter, şehirdeki vakıfların müfettişi ve tabii ki belediye reisidir. Ayrıca, şehrin asayişini yürütmekle görevli zabitleri, subaşı, asesbaşı gibi görevlileri denetler, onların amiridir.
"Şehirlerde inzibatı temim eden subaşı, asesbaşı gibi vazifeliler vardı. Kadı, hem adlî hem beledî işlerden sorumluydu. Ayrıca bugünkü noterin gördüğü işler de kadının vazifeleri arasındaydı."
Sayfa 21 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Fetih Sırasında İstanbul'a Hakim Nasbolunanlar
Birinci hâkim Büyük vezir Mahmud Paşa idi. Ona bir oda ve maiyetine yeniçeriler, Muhzır Ağa, Sipah Kethüda Yeri, Cebeci, Topçu ve Azap Çavuşları, Bir Bostancı Odabaşısı, Yeniçeri'den bir tüfekçi ve bir mataracı verdi. Şehirlileri doğru yola getirmek için falaka ile değnek vurur, çarşamba günleri İstanbul içinde kol gezerek Unkapanı'nda yapılan
1826 Yeniçeri olayları (Vaka-yı Hayriyye) neticesinde, kadılık da hayli sarsıntı geçirdi. Yeniçeri Ocağı kaldırıldığı zaman aslında yok olan tek şey sadece asker ocağı değildi. Öncelikle asayiş örgütü sarsıldı çünkü asesbaşı, subaşı gibi emniyet amirleri de bu ocaktandı. Karavulhane adı üzerinde karakollar yeniçeri ve kapıkulu askerinin, Kasımpaşa gibi yerler de tersane leventlerinin asayişi sağladığı yerlerdi. Kadı yaptırımcı kuvvet olarak bu sınıfa dayanıyordu. Bu ocağın kalkmasıyla kadıların belediye reisliği, mali görevler ve kale teftişi gibi görevleri de kalktı. Bir müddet sonra vakıflar ayrı bir nezaret olarak birleştirilince kadıların bunlardan da eli ayağı çektirildi. Nihayet idari anlamda mahkemeler kuruldu ve kadıların yargı görevleri de sadece bizim medeni hukuk alanı ve özel hukuk alanı dediğimiz davalara münhasır kaldı.
Sayfa 15 - Kronik kitapKitabı okudu
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.