Beşerin temeli, bir küçük cenin,
Can vermeye, gücü yetmez kimsenin,
Kâinat denilen, dev değirmenin.
Suyu nerden gelir, farkında mısın?
Yıldızlar, bir adım yolundan şaşmaz.
Dağlar haddin bilir, denizler taşmaz.
Karıncanın yükü, boyunu aşmaz.
Bunca dengelerin, farkında mısın?
Bu dünya; uzunca bir yolun başı.
O mezar dediğin, bir
Ben 'aşk' diyorum, sen, 'aşk olsun' diyorsun.
Ben gönül diyorum, sen gölgelerin peşinde yol alıyorsun.
Uslan artık yüreğim, bir derdim olmalı ki bin dermana değişmiyeyim. Şimdi söyle sen dert misin?
Aşk, aklın hesaplarına takılmaz.” diyerek devam etmişti babası. “Pervâsızdır, geniş ufukludur, sınırsızdır... Aşığın da öyle olması icap eder... Aşık adam yılmaz, canını sakınmaz, üzülme, utanma nedir bilmez. Değirmen taşının altına girmiş gibi ezilip unufak olur da ‘bunaldım’ demez. Aşık, aklını çöpe atıp ‘Aşk bana yeter’ diyen adamdır. Tahammül kelimesi yoktur onun lûgatinde; tepeden tırnağa rızadır, kabuldür... Aşık budur kızım... Sen de bu musun? Başına bir sürü dert, illet gelecek bu saatten sonra ve sen tahammül etmeyecek, ‘ne olacaksa o olur’ deyip her geleni aşkın meyvesi gibi derecek, toplayacak, kucaklayacaksın... Son defa soruyorum; aşık mısın kızım?”
Meğer sermaye-i şâdi imiş kûy-i dilârâda
Sirişkim nakdini hak ile mağşûş etdiğim demler
Ağlardım, onun muhitinde onun sokağındaydım. Oraya doğru bakar, onu göremedikçe ağlardım. Özleyip ağlardım. Fakat ne büyük saadetmiş, şimdi gurbetteyim, gene orada olsam da ağlasam... Yani buna benzer bir şey yaşadığım için söylüyorum; bakarsınız çıkmaz
Ben 'aşk' diyorum, sen, 'aşk olsun' diyorsun. Ben gönül diyorum, sen gölgelerin peşinde yol alıyorsun. Uslan artık yüreğim, bir derdim olmalı ki bin dermana değişmeyeyim. Şimdi söyle, sen dert misin ?
"Aşk, aklın hesaplarına takılmaz." diyerek devam etmişti babası. "Pervasızdır, geniş ufukludur, sınırsızdır... Aşığın da öyle olması icap eder... Aşık adam yılmaz, canını sakınmaz, üzülme, utanma nedir bilmez. Değirmen taşının altına girmiş gibi ezilip unufak olur da 'bunaldım' demez. Aşık, aklını çöpe atıp 'Aşk bana yeter' diyen adamdır. Tahammül kelimesi yoktur onun lügatinde; tepeden tırnağa rızadır, kabuldür... Aşık budur kızım... Sen de bu musun? Başına bir sürü dert, illet gelecek bu saatten sonra ve sen tahammül etmeyecek, 'ne olacaksa o olur' deyip her geleni aşkın meyvesi gibi derecek, toplayacak, kucaklayacaksın... Son defa soruyorum; aşık mısın kızım?"
"Aşığım baba... Aşığım."
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
bir ışık daha var, bu ışıklardan başka.
hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye:
bir şey daha var bütün yaptıklarından başka
niceleri geldi , neler istediler,
sonunda dunyayi bırakip gittiler.
sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler..
geçmis günü beyhude yere yâd etme,
bir
Köklerimizden kopmuşuz ve saksılarda nefes almaya çalışıyoruz. Bu toprak bize az geliyor. Bazen dünya derdimiz oluyor, burnumuzun dibine dalıyoruz, bazen de aşk dert oluyor bize, bu kez de uzaklara bakıyoruz hep.
(...)
Ve çocuk bilir misin, anlamak yüktür.
Çok anlamaktan bıkarsın. Sevme çocuk. Sevmeyi de sevme. Âşık olmayı sevme, sadece aşkı sev...
...
"Görmezden geliyorum ,"dedi. "Neyi abi" diye sordum. Bu kez de "Her şeyi," dedi ve sustu.
Ben aşk diyorum sen “aşk olsun” diyorsun. Ben gönül diyorum sen gölgelerin peşinde yol alıyorsun.
Uslan artık yüreğim, bir derdim olmalı ki bin dermana değişmeyeyim.
La tahzen Üzülme!
İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme!
Rahman, “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı?
O halde ne diye üzülürsün ey can?
Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan;
Gece gibi kapkaranlık nefsini yak!
“Derdim var” diyorsun;
Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun.
Sanma ki dert sadece sende var.
Şunu bil ki; sendeki
Gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver!
Şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan,
sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver!
Koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını,
gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama
gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna.
Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
ama aklını
Ben aşk diyorum, sen “aşk olsun” diyorsun. Ben gönül diyorum, sen gölgelerin peşinde yol alıyorsun.
Uslan artık yüreğim, bir derdim olmalı ki bin dermana değişmeyeyim. Şimdi söyle sen dert misin?