“Yapmış olduğum bu inceleme de spoiler vardır. Okumadan önce lütfen bunu göz önünde bulundurunuz.”
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin 19.yy Rus edebiyatının öncülüğünü yapan isimdir.
Şair kısa yaşamının ardında müthiş eserler bırakmıştır..
Bir roman değil, şiir-roman yazıyorum; cehennemi bir fark aralarında!” diyerek yazmaya başladığı “Yevgeni
"Hangi teoriydi o?"
"İntikam almaya karar verdiğimiz gün söylediğin. İki yanlış bir doğru etmez." Gülümsedi. "Ettiğini kanıtladığımızı söyleyebilirim."
Zafer gülümsemesini öperken, parmaklarımız birbirine dolanırken güldüm. "Yanıldığıma hiç bu kadar sevinmemiştim."
Herkese selam. Çok tatlı bir kitapla
Herkese Merhabalar,
Yeni bir kitabı daha bitirmenin mutluluğu ancak okuduğum hikayenin bana vermediği keyif yüzünden karışık bir ruh halindeyim. Hani bu kitabı okumadan önce dolu dolu bir tarihi dönem kitabı okuyacağımı düşünmüştüm ancak elimde sadece tatsız tuzsuz bir yemek kaldı :)
İnci Küpeli Kız tablosunu veya filmini eminim bir çoğumuz
"Mutsuz eşler ya da koca peşinde koşup yakışıksız hareketler yapan kadınlar olmaktansa, mutlu ve bekâr hanımlar olmak yeğdir (sf.135)"
Lousia May Alcott, dört kız kardeşin, annelerinin ve Hanna adındaki çalışanlarının yaşadığı eve okuyucuları konuk ediyor.
Jo, Meg, Beth, Amy... Hepsi birbirinden özel hepsi birbirinden farklı dört kız
Varlık, yokluk, aşk, sabır, ihanet, sadakat, hanımlar, cariyeler, konaklar ve daha neler neler.....
Romanımız akıcı bir yapı ile saydığımız şeylerin hepsini okura sunuyor. Başlangıçta ayrı ayrı bölümlerle anlatılan karakterler arasındaki bağlantılar okuru çok yormadan veriliyor ve sona gelindiğini tüm düğümler çözülmüş serüven tatlıya bağlanmış oluyor. Gel gelelim serüvenin ne olduğuna. Varlıklı bir ailenin kızı olan Sabite, ana karakterimiz. Annesi ve babası vefat edip, akrabası olan Mahir tüm mal ve mülküne hile ile el koyunca derim bir sefaletin pençesine düşüyor. Ama tüm yaşadıklarına rağmen vakarından, namusundan ve şerefinden ödün vermiyor. Olaylar sefaletin yaşanma ve son bulma süreci olarak sürüyor. Sefilemiz Sabite'nin hayatına girenler, iyiliği-kötülüğü dokunanlar derken pek çok kişiyi tanıyor ve okuyoruz. Çoğusu da hikaye sona gelşrken birer birer terki dünya eyliyorlar. Olaylar boyunca ölen ölene yani Her şeye rağmen yazar okura bir mutlu son okuyarak tüm sıkıntıları geride bırakıyor...
Yazıldığı dönemi düşününce bir kadın romancı olarak eser vermesi, Sabite'nin bir kadın olmasına rağmen aktif bir karakter olması, Sabite'nin servetini eline alınca insanlara karşı sözü dinlenen biri olması önemli durumlar bence. Zaten Emine Semiye ve kız kardeşi Fatma Aliye edebiyatımızda öncü kadın yazarlar arasında olmakla birlikte ilk kadın aktivistler arasında da yer alırlar. Ben romanı beğendim, sizlere de iyi okumalar dilerim...
SefaletEmine Semiye · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022288 okunma
Ah, benim bitmeyen Dumas hayranlığım! Ne yapacağız biz seninle? Yazarın hala dilimize çevrilemeyen bir sürü eseri olduğunu bilmek bile beni delirtiyor ve neden diye sorgulamak zorunda bırakıyor. İşte karşınızda Fransız edebiyatının en heyecanlı ve entrika seven yazarı Alexandre Dumas!
Yazardan okuduğum altıncı kitap Pauline oldu. Okunma sayısı
Nasıl güzel inceleme yazacağım diye kaygıya ve kasıntılara girmeden başlamak istiyorum... Kitabın tek anlattığı şey "Aşk". Bir kadın ağzından aşk... İki insanın birbirini delice sevmesi ve kavuşmalarına giden yolda çektikleri acılar... Kitabı okurken ilgimi çeken hemen hemen hiçbir şey olmadı. Sadece ara ara birden güzel sözler çıktı
Yüzyıllık Yalnızlık kitabının yazım hikayesini dair Marquez şöyle anlatıyor. 1965 yılında Mexico City yolundan Acapulco otoyoluna giderken birden bire 1942 yılından bu yana yaratmaya çalıştığı kitabın her bir kelimesinin aklında canlandığını fark ediyor “içimdeki şey öyle olgunlaşmıştı ki kitabın ilk elli sayfasını kelimesi kelimesine dikte
...Ne kadar çirkin olduğumu hiç şu andaki kadar hissetmemiştim. Kendimi sizinle kıyaslandığımda zavallı bahtsız bir canavar olarak kendime acıyorum. Söyleyin! Sizde vahşi bir hayvan izlenimi uyandırıyorum değil mi? Siz bir güneş ışığı, bir çay tanesi, bir kuş cıvıltısısınız. Bense ne insana ne hayvana benzeyen , sert, ayaklar altında çiğnenmiş ve
Ne olursa olsun kendi olmaktan asla vazgeçmeyen orijinal karakter Martin Eden. Nedense -nereden duydum bilmiyorum- kitaba büyük bir aşk hikayesi okuyacakmışım gibi başladım ama sınıf farkları, edebiyat, felsefe üzerine ciddi analizler içeren bambaşka bir kitap okudum. Martin’in hali tavrı çoğu yerde beni rahatsız etmiş olsa da değerlerine bağlılığı,
ahlaklı ve düzgün yapısını ne olursa olsun bozmayışı takdir edilesiydi. Hayatının amacını gerçekleştirmiş olduğunu düşündüğümüz sırada düştüğü boşluk ve kitabın sonu gerçekten tirajikti. Kitap, Jack London’ın kendi hayatından izler taşıyan kitabıymış; örneğin yazar da tıpkı Martin Eden gibi kendi kendini eğitmiş ve bence yazar da tıpkı Martin gibi çok uzun süre keşfedilmeyi beklemiş. Kitap akıcıydı diyemem, içerdiği edebi-felsefi tartışmalardan olsa gerek kolay okuyamadım ben. Yine de kitabı sevmedim de diyemiyorum. 7 puan
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,4bin okunma
Johann Wolfgang Von Goethe
-SONU DAHA FARKLI OLABİLİRDİ-
Genç Werther'in Acıları, uzun zamandır merak ettiğim bir kitaptı. Kitap genel olarak klasikleşmiş ve ilk yayınlandığı dönemde toplum üzerinde etkili olup kitabı okuduktan sonra kitabın etkisi ile Almanya'da intihar eden kişi sayısı artmış. Bence kitap iki yönlü değerlendirilmelidir. 1-) Edebi Yönü
Aşk ve tutku dolu bir kitap okuyacaksam işte o tam da bu kitap olurdu. Sadece aşk mı? Sadece fıkır fıkır kaynayan gençlik mi? Asla. Derinliği olan, sorgulatan, düşündüren, kimi zaman da elinize tuvalet terliği alıp romandaki bedbaht karaktere bir iki vurmak isteten bir kitap..
Hem toplumsal yaralarımıza temas ediyor hem de kişisel çıkarımlar yaptırarak düşünmeye sevk ediyor. Her bir karakter psikolojik tahlili hakediyor. Öyle derinlikli işlenmiş ki... okurken hem devamını merak ettim hem demara sıra durakladım diyebilirim..
Harikulade türkçe kullanılmasına değinmeden geçmek istemiyorum. Her bir satırda kendimden utandım diyebilirim. Demek ki insan çokça şeyler anlatırken düzenden, kuraldan vazgeçmesi gerekmiyormuş. Demek ki yazar kendi özünü kullanarak derinlikli, dolu-dizgin, ihtişamlı olabiliyormuş. Ecnebi özentisi hiçbir şeymiş! bu düşünceyide buraya bırakmak isterim..
Kitap bence, hayat gailesinin, mahalle baskısının, kültürün, kültürsüzlüğün, gösterişin, olması gerekenden çok oldurulan şeylerin bir numunesidir. İçimizde bir yerlerde kıs kıs gülen o varlığı tanımamıza, görmemize, yüzleşmemize neden oluyor..
Okurken sinir kat sayım bir yükseldi bir alçaldı. Bir anlayışla doldum, bir sabırsızlıkla. Bazen hak verdim bazen haksız buldum. Önünde-sonunda aslında gerçek hayatta yaptığımız hareketlerin, yapmamız gerekirken yapmadığımız şeylerin, kullandığımız kelimelerin ve hatta kullanmadığımız kelimelerin nelere mâloldugunu adeta röntgen okur gibi okudum ve gördüm. (Bu çok kıymetliydi.)
Evet, evet; yazarımız bu kitapta toplumumuzun ve insanlarımızın MR'ını çekmiştir desem yeridir. O yüzden mutlaka okumanızı tavsiye ederim..
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171bin okunma
17.yy Hollandasının siyasi yapısı ve kültürü hakkında önemli bilgiler veren klasik,okurun içine işleyen karakter tahlilleriyle gönlümde taht kurdu.
Kendini ceza uygulayıcı olarak gören burjuvaların gözü dönmüşlüğüyle yaptıklarını tüylerim diken diken olarak okurken;Siyasetin tek bir masumun acı çektiği yerde geçerliliğini yitirdiğini söyleyen N.Bekiroğluna bir kere daha hak verdim.
Siyah lale etrafında,lale olgunlaştıkça birbirine kenetlenen bir aşk hikayesini okurken,kıskançlığın insanı ne kötülükler yapmaya itiverebileceğini ve nasıl gözü dönmüş bir şekilde İnsanlıktan çıkarıp hainleştirdigini okurken Ah İnsanlar!herşeyi bulup kendini bulamayanlar..diye söylenmekten kendimi alamadim.
Her karekter benmişim gibi içselleştirerek okuduğum bu roman,olmasını istediğim gibi bitmeseydi kötü karakterlere olan kinim kitabı kapamamla asla son bulmazdı.
Okuduğum en akıcı klasiklerden olan bu kitabı, insanın beyazdan siyaha her renginden bir tutam olan zengin tadıyla,ağzının tadını bilen her okursevere şiddetle tavsiye ederim.
Sevgi ve Muhabbetle..
Siyah LaleAlexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202113,9bin okunma