Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tıpkı aşkta ve siyasette olduğu gibi çalışma yaşamında da "bağ ve sadakat" arzu edilebilir bir durumdur. Ne var ki artık gerçekleştirilebilmesi son derece güçtür. Toplumsal ilişkilerin ve bireyin ruh halinin uzantısı olarak güvensizlik, odaklanma sorunu, seçenek bolluğu yanılsaması "iş" dünyasının da bir parçasıdır.
Sayfa 239 - Doğan KitapKitabı okudu
Vakt-i zamanında, "Aldanma ki şair sözü elbette yalandır!" diyen Fuzûlî, günümüzde yaşasa, "Aldanma ki sanal aşklar elbette yalandır!" mı derdi? Yoksa, "Aşk aşktır!" diyerek, gerçek ya da sanal tüm sevdalıların önüne mi sererdi dizelerini?... Var mıydın gerçekten? Gözlerimiz buluşmadan, ellerimiz birbirine değmeden, yalnızca yüreklerimizle, doludizgin bir aşk seninle paylaştık mı biz? Yoksa... Acımasız bir aldatmaca mıydı yaşadıklarımız? Kimdin sen? Bilinçaltımın bana oynadığı bir oyun... Gerçekleşmesini istediğim ulaşılmaz bir düş... Kahredici bir duygu yanılsaması... Hangisiydin? Var mıydın gerçekten? Bilemiyorum...
Reklam
Yoksul Bulutlar.
Mevsimsizlik Üzerine Olgunlaşmamış bir kış... Dışarıda bir fırtına, kış olmaya çalışan bir yaşlı sonbahar... Son kalan yaprakları taşıyabiliyor sadece, gücü yettiğince. Yoksul semtlerin yoksul rüzgârları olur Ayfer. Bizim buralarda yağmur da fakirdir, rüzgâr da... Bak ne kadar da düşman birbirine herşeyin yoksulu. Bak bizim semtin rüzgarı bizim
248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 günde okudu
Ötekini Dinlemek dizisinin 20. kitabı olan bu çalışmada, Chasseguet-Smirgel'in dediği gibi insanlığın evrensel hastalığı olan ideal hastalığı ele alınırken bazı ruhsal hastalıkların ortak çekirdeği açığa çıkarılıyor. Bu bağlamda sapkınlık, aşk, grup, yaratıcı süreç gibi görüngüler ele alınıyor. Aşağıda çalışmanın ilk üç bölümünden bahsetmeye
Ben İdeali
Ben İdealiJanine Chasseguet-Smirgel · Metis Yayıncılık · 200515 okunma
“Aşk mıdır, yanılsaması mı aşkın şu ezik ezik çınlaması yüreğin?”
Sayfa 251Kitabı okudu
Madem Aşığım İnanırım
Madem Madem âşığım sana Niye kendime inanayım Sana inanmak varken Kim geçebilir kendini kuşatan varlığın çekim ilkelerinden Niye geçeyim senden aşkın gerçekliğiyle hayatın yanılsaması doğrulanırken kendinin kainat olduğunu yaşatan bu duyguyla varlığa yeniden borçlanırken niye inanayım sana ya da kendime aşk...durup dururken aşk neyi açıklayabilir ki insan kendine bile akıl erdiremezken...
Reklam
Klasik şairler neden sevgilinin göz süzmelerini bir şarap içimiyle özdeşleştirir? İkisinde de genel geçer bir sarhoşluk durumu söz konusu olduğu için mi? Hafızlar, Ebu Nuvaslar, Nizamîler, Fuzulîler, Cizîrîler bu yüzden mi klasik, bu yüzden mi hep güncel? Genel geçer sarhoşluk durumu, kendinden geçme hâli, daha da ileri gidersek cezbe hâli, aşk karşısında bizi kendimizden alıp mistik bir iradeye bağımlı kılma, insanın kendinden alıkonması hâli. Aşkın gerçekten aşk mı yoksa bir mecaz yanılsaması mı olduğu tam bir kuşatılmışlık içindeki günümüz insanının temel sorunsalı olmaktan çıkmış durumda. Schopenhauer’in öngördüğü üreme-çoğalma odaklı tekâmül ediyorsa aşkın metafiziği…
Sayfa 52 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Narsisizm, Aşk yanılsaması ve psikotik tavırlar
Benzer bir olgu, sevgisine karşılık vermeyen bir kadına âşık olan narsist bir adamda kolaylıkla gözlenebilir. Narsist kişi kadının kendisini sevmediğine inanmak istemeyecektir. Şöyle akıl yürütecektir: "Ben onu bu denli severken onun beni sevmemesi olanaksız." Ya da "O da beni sevmese ben onu bu denli çok sevemem." Sonra da kadının duygularına karşılık vermemesini şu varsayımlarla akla uydurmaya çalışacaktır: "Beni sevdiğinin bilincinde değil; kendi sevgisinin yokluğundan korkuyor; beni denemek, bana işkence etmek istiyor" —buna benzer daha bir sürü neden. Daha önceki örnekte de olduğu gibi burada önemli olan nokta narsist kişinin başka bir insanın içindeki gerçekliği kendisininkinden ayrı bir gerçeklik olarak kavrayamamasıdır.
90 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Aşk(!)
Neden hep fiziksel ve zihinsel olarak kendimizin tam zıttı birine aşık oluruz? Schoupenhaur son derece darwinist bir yaklaşımla (ki darwinizmden önce basılmış bir kitaptır) ; yüzyıllarca şairlere, tiyatroculara, şarkıcılara ekmek çıkarmış bu aşk duygusunun aslında bireysel bir seçim değil, insan ırkının sürdürülebilmesi adına içgüdüsel bir eğilim oldugunu söylüyor. Kişinin karşı cinsten kendinde olmayan ozellikleri barindiran birini seçip onunla birbirini tamamlamasi-notrlemesi ve sağlanan bu uyumla olusabilecek en ideal çocuğu dünyaya getirmeyi engellenemez ve 'aşktan gözü kör' bir istekle görev edinmesi tum varligina hukmediyor. Tabi güdüsel görev yerine getirildikten sonra pembe bulutlar yok oluyor ve ciftlerin arasindaki birbirini tamamlama hali 'yanılsaması' katlanilamaz bir uyumsuzluk sorunu olarak su yüzüne çıkıyor. Türün devamlılığı icin bilincsizce yapilan secim zaman icinde bireysel mutlulukla çelişiyor. İnsan beyni bireysel mutlulugu değil türün devamlılığını baskin hale getirecek ve bize bunun kendi secimimiz oldugunu dusundurucek mukemmel bir mekanizma olarak evrildiginden bilincalti ve id'imizde dolaşan tilkilerden hiç haberimiz olmuyor.
Aşkın Metafiziği
Aşkın MetafiziğiArthur Schopenhauer · Bordo Siyah Yayınları · 201213,3bin okunma
...mazoşist bireyin diğer insanlarla olan ilişkileri yoğun bir coşkusal yük taşımaktadır; karşısındakilere kolayca bağlanır, çünkü insanların ona gerekli güveni vermesini bekler; kolayca düş kırıklığına uğrar, çünkü beklediğini hiçbir zaman elde etmez, edemez. “büyük aşk” beklentisi ya da yanılsaması çoğunlukla önemli bir rol oynar.
Sayfa 259
140 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.