Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Paul babamı içeri götürmek için hemen yani başımızda bekliyordu. Ama babamin tekerlekli sandalyenin kenarından sarkan elini avucuma aldım. Çok kemikli ama hala kocamandı eli . Bana ayakkabılarımı bağlamayı ve kalemi doğru tutmayı öğreten karşıdan karşıya geçerken benim elimi tutan eldi bu.
Sayfa 410 - Taylor
Oy­sa ben, hiç­bir za­man, hiç­bir ol­gu­nun baş­lan­gı­cın­da ol­ma­dım. Her za­man, her baş­lan­gıç ve her son bel­liy­di be­nim için. Ya­şa­mı tıp­kı, ay­nen Anado­lu’nun sı­kı­cı kü­çük kent­le­rin­de bul­du­ğum bi­çim­de avu­cu­ma ya da dü­şün­ce­me ya da göz­le­ri­min uf­ku­na al­dım ve son­ra ken­di be­ğe­ni­me gö­re is­te­di­ğim bi­çi­mi ver­dim bu önüm­den ge­lip ge­çen ya da be­nim önün­den ge­çip git­ti­ğim ya­şam de­nen ol­gu­ya. O durgun bu­na­lım can­lı ol­du ve can­lı olan dur­gun, bu­na­lım­lı.
Reklam
Akşamüzeri dönerken, yolun ilerisinde, çıplak bir taşın üzerinde bir sürü serçe gördüm. Bütün gün bir işe yaramayan çifteyi o tarafa çevirip ateş ettim. Kuşlar pırrr diye dağıldılar. Yalnız bir tanesi kanadından yaralanmış, yerde seke seke kaçmak istiyordu. Koşup onu avucuma aldım. O zaman bir kuşun kalbinin ne kadar hızlı çarptığını anladım. O fındık kadar et parçası, avucumu patlatacak gibi vuruyordu. Gözlerinde şaşkın, fakat müthiş bir korku vardı. Bu bakışlarını görünce, hayvanı yere bıraktığım gibi kaçtım… İşte o akşam sizin bakışlarınız bana, çoktan unuttuğum bu kuşun gözlerini hatırlattı. Kalbinizin de herhalde onun gibi vurulduğunu düşündüm.
Sayfa 125 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ( Öyküler - Kurtla Kuzu )Kitabı okudu
Bir Kayıp Denizci
“Gücüm olsaydı kürek çekerdim. Ama tükenmiştim. Ancak bir iki dakika ayakta durabiliyordum. Kıyıdan iki günden az bir uzaklıkta bulunduğuma inanarak avucuma biraz su aldım ve güneş ciğerlerime gelmesin diye sırtüstü uzandım salın kenarına. Yüzümü örtmedim, çünkü martıların süzülerek uçuşlarını izlemek istiyordum. Dar bir açıyla ufka doğru dalıyorlardı. Saat bir olmuştu ve ben zoraki yolculuğumun beşinci günündeydim. Olay saat tam kaçta oldu bilmiyorum, ama beşe yaklaşıyordu sanırım. Yukarıda söylediğim gibi uzanmıştım ve köpekbalıklarının gelişinden önce salın içine çekilmeye hazırlanıyordum. El kadar bir martı yavrusunu salın çevresinde uçarken gördüm ve bir süre sonra yattığım kenarın karşısına kondu. Ağzım sulandı. Kuşu yakalamak için bir şeyim yoktu. Ellerim ve açtığımın bilediği kurnazlığımdan başka bir şeyim yoktu. Öteki martılar yok olmuştu. Yalnızca parlak tüylü, kahverengi ve salın kenarında sıçrayıp duran bu yavru martı kalmıştı.”
Yok...
Gönlümü avucuma aldım (birine vereyim diye), onu alıp götürecek bir dilber yok. Malım var, bir yağma eden yok. Benim sineme gel, yerleş; benden daha yalnız bir müslüman yok...
Sayfa 48 - TİMAŞKitabı okudu
benim adıma ne yazıyorsun bunlar benim anlatmak istediğim şeyler değil. ben şiir yazarım bunlar deneme türü bir şey bazı yerlerde öyküye kaçan. öykü yazan arkadaşım var. ona gıcıklık olsun diye bazı yerlerinde kaçtığım doğru. ama benim hayatım bu. bazı yerlerde şiirsel bazı yerlerde öyküleyici çoğunlukla görünez üzer nemden rutubetten silik bir
Reklam
● Gönlümü avucuma aldım (birine vereyim diye), onu alıp götürecek bir dilber yok. Malım var, bir yağma eden yok. Benim sineme gel, yerleş; benden daha yalnız bir müslüman yok.
Nimh
Mızrak asa hala elindeydi. Bakışlarını brnden ayırmadan, adeta törensel bir hareketle asayı yavaşça bana uzattı. Asayı aldım. Ancak elime aldığımda yuvasını duymuşcasına avucuma oturan asaya değil, ona benim için göz kulak olan oğlana bakıyordum. Hiç değişmemişti; tanıdık yüz hatları, kendine özgü burnu ve elmacık kemikleri, kıvrılarak onunla dökülen, düzeltmek için parmaklarımı karıncalandıran dağınık saçları... Ama bir o kadar da değişmişti. Anlayamadığım bir şekilde olgunlaşmıştı; dik duruşundan, çenesini sıkışından, gözlerindeki kederden belli oluyordu.
Sayfa 213 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Sebastian cebine uzanıp kristal uçlu bir kolye çıkardı. "Sana bir hediye yaptım." "Bash..." Kolyenin basit, ince işlenmiş gümüş bir zinciri vardı ama ucundan sallanan kristal kusursuzdu. "Bu... hayatımda gördüğüm en güzel kolye." "O halde tam sana layık." Sesi boğuk çıkıyordu, nazik bakışlarını gördüğümde kalbim suçluluk duygusuyla bin bir parçaya ayrıldı. "Bu bir koruma tılsımı. Yanında olup seni koruyamayacağım, ben de düşündüm ki..." Yanımda olmama düşüncesi ona fiziksel acı veriyormuş gibi irkildi, ardından kolyeyi zarifçe başımdan geçirdi. "Her zaman takacağına söz ver." "Söz veriyorum." Kolye göğüslerimin arasına düştü ve günbatımında parlamaya başladı. Kristali avucuma aldım.
Sayfa 63
Ani bir dürtüyle uzanıp elini avucuma aldım. "Baba" dedim. "Baba geri gel. Bir yerlere gittim biliyorum ama lütfen bana geri dön."
Sayfa 159 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“En son yüzüğü bende unutmuştu. Vermeden çnce avucuma aldım fotoğrafını çektim verdim. Ve bakıyorum şimdi beni ve yüreğimi dağlayan o halkaya..”
126 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.