Artık toparlanmak altı ay öncesinden daha kolay oluyor. Evet geleli tam yarım yıl oluyor; altı ayın dört ayını Roma’da geçirdim. Ve bu zamanın bir anını bile boşa harcamadım.
Bende bir tevazu hastalığı varmış bir aydınlanma yaşadım. Ama atalarımızın hakkını vermek lazım ki fazla tevazunun sonu da vasat insandan akıl dinlemeye çıkıyor.
Bunun üniversitede ortaya çıktığını düşünüyorum. İnsan belli bir standartın üstünde yetiştirilince ve başka türlüsünü bilmeyince dışlanabiliyor. Özellikle maddi durumu iyi olan kişiler
Ya ben malım herhalde, artık buna kanaat getirdim. Bu kadar insancıklar oturup okuyor beğeniyor, bir tek beni rahatsız ediyor. Herhalde mal olan ben olmalıyım. Ya da paralel bir evrendeyim. Bu insanlar bu evrende benim okuduğum bu satırları okuyup beğenmiş olamaz. Why god why ya? Gerçekten anlam veremedim ve veremeyeceğim. Uzun zamandır böyle bir
*spoiler*
Hikâyemiz YobazTown adlı kasabada büyümüş Gracelyn Mae ismindeki kadının ve Jackson Paul adlı sexmachinein etrafında dönüyor. Bu kasabadaki her kadının ismi Rabia, Hayrünisa, Rümeysa vb. Müslüman isimlerin Hristiyan versiyonu. Herkesin iki ismi var btw like Ahmet Sait, Muhammed Selim etc. Biri size gerçekten sinirlendiğinde bu iki ismi
*spoiler*
"Uzay benim için her zaman bilinmez olmuştur. Filmleri, bilim kurgu romanları... Arthur C. Clarke, Tanrıların Arabaları... Ya burada olmam inanılmaz bir şey yani! Space Odyssey!" diyor ve başlıyorum.
Sevgili İthaki yayınları, Tanrılar belanızı versin, saygılar. Birinci sayfa, birinci paragraf yazım yanlışları başlıyor.
*Enter Mia Wallace voice here*
I said God damn!
Yeterince araştırmadan kitabın üzerine atladığım için bir serinin dördüncü kitabını almışım. Diğer kitaplarla bağlantılı mıdır bilmiyorum ama tek başına yeterince bağımsızlık hissi verdi ve beni peşinden sürükleyecek pek çok Anaïs Nin kitabının ilki oldu. Bir kere okudum ama sanırım aslında üç kereydi. Okuduğum cümleleri duyduğum haz yüzünden defalarca okudum. Her şeyiyle mükemmeldi.
Ay'ın kişiyi vahşileştirdiğini ve bir nevi azıttığını savunan insanlar varken Sabina, Ay banyosu yapar. Beni mahveder ve kalbimi deler <3 Ben kendilerine Ay'lanmak derdim oysa. Ben Ay'lanmaya gidiyorum diyerek sahile inen minik bir Ayşe işte bu noktada kitapla bütünleşmiş ve âşık olmuştur.
Kısacası:
Senin ağzını yerim ben
Bu zamana kadar nerelerdeydin sen
Kimse inkar etmesin güzel gördüm
Demesin seni görmeden.
Period.
Peyğəmbərə yer üzündə çoxlu kafir
qırmayınca əsir götürmək yaraşmaz.
Siz dünya mənfəətlərini istəyirsiniz,
Allah isə axirəti qazanmağınızı istəyir.
Allah Qüdrətlidir, Müdrikdir.
Üçüncü kitap Kuzeyin Efendileri ikinci kitaptan yaklaşık bir ay sonrasında geçiyor. Uhtred, Alfred'e krallığını geri kazanmasında yardım ettikten sonra yönünü kuzeye çevirir. Ancak orada onu üç büyük düşmanı vardır: Büyük Dan komutanı İvar ivarson, Uhtred'in bir baba gibi gördüğü Ragnar'ı öldüren Zalim Kjartan ve Uhtred'in hakkı olan Bebbanburg'u elinde tutan amcası Aelfric. Üçü de son derece güçlü ve Uhtred'i öldürmeye hevesli. Fakat Uhtred'in de hep dediği gibi kader amansızdır. Babası gibi gördüğü Ragnar'ın intikamını almak ve hakkı olan Bebbanburg kalesini ele geçirmek istese de bu yolda tanıştığı yeni dostlarının ihanetine ugrartve köle haline gelir. Bir köle olarak öleceğini düşünse de kaderin Uhtred ile ilgili planları vardır. Bu sefer onun yardımına Wessex kralı Alfred yetişecektir.
Önceki iki kitabı da düşününce aksiyonu en bol olan kitap buydu diyebilirim. Bakalım ilerleyen zamanlarda Uhtred'i neler bekleyecek.
Yasin Bey’in sağ kolundan tutan bir asker, sol kolundan tutan diğer askerle birlikte rutubet dolu, dar, karanlık koridorda ilerliyorlardı. Yasin Bey etrafı detaylıca inceliyordu. Nasıl olsa ömrünün geri kalanını burada geçirecekti.
Dar uzun koridordan bir süre daha ilerledikten sonra sağ koluna girili olan asker Yasin Bey’in kolunu bırakıp