Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Öngörülemez olmak için ayrıca bir çabaya gerek yoktur; insan yapısı gereği öngörülemezdir, üstelik bu öngörülemezlik, ötekisi kadar kendin için de geçerli bir durumdur; çünkü insan ayın karanlık yüzü gibi kendini aşan bir bilinçdışına sahiptir ve çoğu zaman oradan yönlendirilir!
Zekeriya Yürük
Zekeriya Yürük
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Reklam
Serilda başını iki yana salladı. "Size şu anda anlatmak istediğim başka bir hikâye var. Tam dolunaya uygun bir hikâye." Başıyla, belirmekte olan ayın saman rengine boyadığı ufka işaret etti. "Bu, gece atları ve cehennem köpekleriyle kırda tozu dumana katarak sadece dolunayda süren vahşi avla ilgili başka bir hikâye anlatacağım.
Ayın karanlık yüzü sevilmemekten korkarmış en çok; bir de, gözlerinin ağladığının görülmesinden.
Sayfa 138Kitabı okudu
KÜÇÜK ADIMLARLA BAŞLAR
Yine bir huzursuzluğa, Göz açmak bu bana. Yine israf gündüzler, Ömrümden çala çala. Bu gereksiz insan topluluğundan, Acaba nasıl kurtulmaca? Ömrümü sömürtmeye geldim buraya,
Var Bir Hikmeti
Ne ilginç dünya güneşin etrafında döner ve bir sekilde dünyanin bir kısmı gündüzü bir kısmı da geceyi görür ve durum tersine döner daha önce gündüz yerini geceye gece olan yerler de gündüze bırakır ritmik olarak devamlı . Ay da bir şekilde sevdikleri dünya ve güneşi görür hep ve sabit olarak lakin burada ya tam gündüz ya da tam gece . Çünkü ay sabittir. Şikayet değil ama işte ben hep ayın güneş görmeyen karanlık yüzü gibi. Kısmet ve bazı minnetler açısından. Ama varsın olsun . Var Bir Hikmeti Elbette KK
Kemal Kartal
Kemal Kartal
Reklam
... insan yanımız, ayın karanlık yüzü gibi hep gölgede kalmıştı...
Sayfa 407Kitabı okudu
Erkeklere ait zindanın üst katında -şu an kütüphane olarak kullanılan küçük bir kilise vardı. İngilizler, avluyu kiliseye bağlayan koridorun zeminindeki camlı bölmeden keyifle aşağıda üst üste duran köleleri seyreder, sonra da içeri geçip ayin yapardı. İnsan onurunu ayaklar altına alan zindan şartlarına rağmen hayatta kalanlar, üzerinde "dönüşü olmayan kapı" yazan yerden geçip, gemilerle ABD ve İngiltere'ye, yani ölüme taşınırdı. Dünyadaki en kapsamlı zulümlerden birine tanık olan Cape Coast Kalesi'nde sergilenen fotoğraflar, duvarlara asılı zincirler, bekleme ve işkence odaları Batı'nın kölelik algısını deşifre eden en güçlü kanıtlardan biridir. Cape Coast hiçbir şeyin acıtamadığı kadar sızlatır insan yüreğini. Sanki hâlâ yerin altına doğru uzanan dehlizlerin taş duvarlarında, el ve ayakları zincirlere vurulan, kocasının gözleri önünde ırzına geçilen, tecavüze direndiğinden dolayı köpeklere parçalattırılan ya da adi eşyalar gibi gemilere yüklenip Avrupa ve Amerika'ya nakledilen çaresiz kölelerin feryatları yankılanıyor
Ben ayın karanlık yüzü Sen güneşin ta kendisi Hep gülen o gözlerinle Bana doğacaksın dimi Ucundan bi tutsan şu kederin Yüküm ağır kaldıramıyorum Tadım kalmadı Aysel Huzur mu? Bende ne gezer
Sahi, Ay’ın bir aydınlık bir de karanlık yüzü vardır, değil mi?
Sayfa 50 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Fiyordun yukarısındaki platformda onun yakınındaydım. Orada yalnızdık, ama arkamdan gelen bir hayal meyal sesler karışımı çok sayıda seyircinin varlığını gösteriyordu. Benimle ilgilenmiyorlardı. Ben dikkatimi yarı diz çöken, yarı çömelen, kayanın ucunda, karanlık suya sarkan, titreyen figüre vermiştim. Saçı ayın altında elmas tozu gibi parıldıyordu. Bana bakmıyordu, ama yüzünü görebiliyordum, her zaman solgundu yüzü, ama şimdi rengi kemiklerine kadar çekilmişti. Aşırı inceliğini gözlemledim; onun bütününü, hatta kalbini taşıyan göğüs kafesini bile, iki elimle sarabileceğim duygusuna kapıldım. Derisi beyaz atlas gibiydi, parlak ay ışığında gölgesizdi. Bağların bileklerinde bıraktığı yuvarlak izler gün ışığında kırmızı olacaktı, ama şimdi siyah görünüyordu. Ellerimle bileklerini tutup narin kemiklerini kırıvermenin nasıl bir duygu olacağını tasavvur edebiliyordum.
Ne insan ne de doğa sonsuz bir ölüme mahkum edilmiştir. Ölüm ve yaşam ayın biri karanlık, biri aydınlık iki yüzü gibidir. Yaşam, toprağın kucağında çözülen ve bizi beslemek üzere yeniden doğan embriyonun mısır taneciği oluşu gibi, ölümden kopar. Her şey değişir, her şey yeni bir şekil alır.
Sayfa 227 - Ceylan YayınlarıKitabı okudu
Ayın karanlık yüzü...
Ben sözlerden değil, bakışlardan tırsardım. Bakışların arkalarını sezer, sezgilerim doğrulanana kadar mecburen bekler, beklerken kafayı yerdim. Konuşunca mesele yoktu. Ayrıca bu devirde herkes en azından iki tane idi. Daha kalabalık olanları da görmüştüm.
359 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.