Ooota(adamın ismi) bana zihinsel telepatinin işleyişini şöyle açıkladı; sözgelimi iki yaşında bir çocuk ötekinin bir oyuncakla - bi ipe bağlanarak çekilen bir taş olabilir- oynadığını görür ve onu elinden almaya niyetlenirse, büyüklerin bu durumu onaylamayan bakışlarını üzerinde hisseder. bu durumda da başkasının malını izinsiz sahiplenme arzusunun bilindiğini ve de kabullenilmediğini anlar. ikinci çocuksa paylaşmayı ve nesneleri sahiplenmeMEsi gerektiğini öğrenir. bu çocuk oyuncakla oynamış ve eğlencenin anısını belleğine kazımıştır, böylece öğrenmiştir ki; arzulanan şey mutluluğun heyecanıdır, nesnenin kendi değil.
Bana herkesin pek çok yeteneği olduğunu ve herkesin şarkı söyleyebileceğini anlattılar. EĞER ŞARKI SÖYLEYEMEDİĞİMİ DÜŞÜNEREK BANA ARMAĞAN EDİLMİŞ BU ONURU KULLANMAZSAM, BU İÇİMDEKİ ŞARKICIYI KÜÇÜLTMEZ.
Büyükler sayılardan hoşlanır. Onlara yeni bir dostunuzdan söz açtınız mı, hiçbir zaman size önemli şeyler sormazlar. Hiçbir zaman: ” Sesi nasıl? Hangi oyunu sever? Kelebek toplar mı?” diye sormazlar. “Kaç yaşındadır? Kaç kardeşi var? Kaç kilodur? Babası kaç para kazanır?” diye sorarlar. Ancak o zaman tanıdıklarını sanırlar onu. Büyüklere: “Pembe kiremitten bir ev gördüm, pencerelerinden sardunyalar, damında güvercinler vardı” derseniz, o evi bir türlü gözlerinin önüne getiremezler. Onlara: “Yüz bin franklık bir ev gördüm” demeniz gerek. O zaman: “Aman ne güzel!” diye bağırırlar.