Kitabı okumaya başladığımda “ehehe bu baya ütopyaymış” diye düşünmüştüm. Herkes halinden memnun, tamam kendi seçimler değil hiçbir şey ama bunun farkında değiller, delta eksiler bile “iyi ki alfa artı değilim” diye hallerine şükrediyorlar, gayet iyi bir dünya düzeni diye düşünüyordum. Ta ki vahşinin “Ben keyif aramıyorum, Tanrıyı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, iyilik istiyorum. Günah istiyorum, mutsuz olma hakkı istiyorum” dediği satırlara gelene dek.
Özgür olmak benim en büyük değerim. Ama kendi seçimim de olsa, gelişmeme katkı sağlayacak da olsa acı çekmeyi, sevilmemeyi, mutsuz olmamayı özgür olmaktan daha çok önemsiyormuşum. Utanarak söylüyorum ki cesur yeni dünya çok uçlarda, ama belki de ona yakın bir düzende yaşamak isteyebilirdim.
Öte yandan sonsuz bir mutluluk ve memnuniyet mümkün olabilir mi diye düşünmeden kendimi alamıyorum.
Önceliklerimin sorguladığım, çokça düşündüren, yazarın öngörüsüne hayran bıraktıran, oldukça derin bir kitaptı.