Din kültürünün mücerret ibâdetten ibaret olduğu fikri, din bilginlerinin, kütle hâlinde, kemâline mâni olmuştur. Tabiî her dın alimi bir Hızır Bey, bir İbn-i Kemâl, bir Ebussuûd olamazsa da, her devrin kendine göre, kendini yetiştirmiş âlimleri bulunur. Sonra bir fetret devri araya girdi. Son iki, üç asırda yazılan eserler hiç incelemeye lüzûm görmeden, aynen nakil sûretiyle tedvîn edildi. İleride bu acı hükmün misâllerini sırası gelince göreceğiz.
Sayfa 145