Yalnız büyümek değil, ihtiyarladım bile, Seniha Abla, dedi. Siz çok gezdiniz, çok gördünüz. Fakat ben çok düşündüm, çok hissettim. O kadar ki, bütün fikirler, bütün hisler bana şimdi yavan geliyor. Siz bu bezginliğe vasıl oldunuz mu? Nerede? Her tarafınızdan arzu, emel, gençlik fışkırıyor, şimdi 'haydi!' deseler bir seneden beri yaptığınız seyahatleri aynı iştiha ile tekrar edebileceksiniz. Fakat, ben düşündüklerimi tekrar düşünmek, hissettiklerimi tekrar hissetmek istemeyeceğim. Seniha abla, bizi pişiren ıstıraptır; gezip görmek değildir. Sizden evvel kaç kişi Avrupa'ya gitti geldi. Bunların bazılarının kıyafetlerinde epeyce değişiklik gördüm, fakat ruhlarında ne değişti; bilmiyorum. Bunlar bize oradan, başlarında bir acayip sarhoşluk ve gözlerinde safiyane bir hayretle avdet ettiler. Seniha abla, siz de bunlardan biri misiniz?
"Ben ise sizin inançla doldurduğunuz yerleri aynı bilgilere dayanarak antropolojik bir okuma ile akıl ve mantıkla, insanın doğasını, psikolojisini dikkate alarak dolduruyorum. Aradaki bağları bu şekilde kuruyorum. Aynı bilgilere dayanıyoruz ama siz inanıyorsunuz bense düşünüyorum. Bağları iyi kurduğumda hikâye sizin inandığınızdan çok farklı bir şekle bürünüyor. Neden hikâyenin sizin inandığınız ve yüzyıllardır yorumlanan şekilde olduğunu kabul edeyim ki?"
Ayağımda prangalar,
Koşamıyorum, gidemiyorum hiçbir yere
Hep engeller var yollarımda,
Hep kış, hep kar yollarımda
Gidemiyorum, koşamıyorum, kaçamıyorum,
Prangalar ayağımda
Sensizim,
Gidemiyorum,
Nereye gideceğimi de bilmiyorum
Nereye gitsem kış,
Nereye gitsem fırtına,
Nereye gitsem sen yoksun,
Nereye gitsem sensizim,
Nereye gitsem, aslında hep aynı yerdeyim
Nereye gitsem her yer,
Nereye gitsem hiçbir yer
Ve sen hiçbir yerde yoksun
Ve ben her yerde hiçbir yerdeyim
Murat Şahan
Kahvaltı ediyoruz. Daha doğrusu ben ediyor gibi yapıyorum. Uyanır uyanmaz midem bir şey almaz çocukluğumdan beri. Yine de ev sahibimi kırmamak için bir parça peynir kemiriyorum fare gibi.
Bu uygulamayi çoğu zaman içimi boşalttığım bı sayfa gibi görüp, elimden geldiğince üzeri örtülü cümlelerle kendime,zamana bı iz bırakıyorum
Ama bugün, 'derdim bendeki saygınlığını kaybeder' düşüncesini atıp.
Sadece bir kişinin sonuna kadar okuyup bı hatırlatmaya vesile olması niyeti ile perdesiz yazacağım.. acının edebiyatını yapıp
Yabancı/Albert Camus
Kitap bugün bitti bilmiyorum belki dündü. Bugün muydu dün müydü, ben şimdi buraya neden çıktım niçin çıktıma dönmesin, evet dün bitirdim, bugün notlarımı derledim, öğrencilerimle de beraber güzelce kiritigini yaptık. Her sene farklı öğrencilerle okuma grubu kuruyorum ve her sene okuma listeme bu kitap dahil oluyor , kitabı
Umumi harpte bir ordunun ba şında idim. Türkiye'de diğer ordular ve onların kumandanları vardı. Ben yalnız kendi ordumla değil, öteki ordularla da meş gul oluyordum. Bir gün Erzurum cephesindeki hareketlere ait bir mesele üzerinde durduğum sırada yaverim dedi ki:
"Niçin size ait olmayan meselelerle de uğraşıyorsunuz?"
Cevap verdim;
"Ben bütün orduların vaziyetini iyice bilmezsem kendi ordumu nasıl sevk ve idare edeceğimi tayin edemem. Bir devlet ve milleti idare vaziyetinde bulunanların daima gözönünde tutmalan lazım gelen mesele budur. Bu münasebetle muhterem misafinmize şunu diyeceğim: ben düşündüklerimi sevdiklerime olduğu gibi söylerim. Aynı zamanda lüzumlu olmayan bir sırı kalbimde taşımak iktidarında olmayan bir adamın. Çünkü ben bir halk adamıyım. Yanlışım varsa halk tekzip eder. Fakat şimdiye kadar bu açık konuşmada halkın beni tekzip ettiğini görmedim."
"çocukken televizyondaki film biraz olsun cinsellik içerdiğinde annem ve babam televizyonu hemen kapatırlardı ve ne yazık ki bu çok sık olurdu.. hep aynı açıklamayı yaparlardı: sen daha çok küçüksün; bunlar çocuklar için değil.. aynı şeyi şiddet içeren sahneler için de yaparlardı ve her defasında bunu bizi korumak için yaptıklarını söylerlerdi.. içgüdüsel olarak ben de bundan cinselliğin tehlikeli bir şey ya da çocuklara gösterilmeyecek kadar iğrenç bir şey olduğu sonucunu çıkardım.. gençlerin de bir cinselliği yok mu??"
Her an “gerçekten ve gerçekte” yaşamanız niyetiyle..
Hayattan bi türlü zevk alamıyormuş gibi hissettiğim dönemlerdeyim, yapmak istediklerimi yapamıyormuş, hayatımda kopukluklar varmış gibi..
Boğazımda bir şeyler düğümleniyormuş gibi hissediyorum.
Yutkunuyorum yutkunuyorum geçmiyor o his,
Böyle hissettiğim bir dönemde başladım bu kitaba..
Çok
Milletleri sevk ve idare eden adamlar, tabii evvelâ kendi mil- letinin mevcudiyet ve saadetinin amili olmak isterler. Fakat aynı zamanda bütün milletler için ayı şeyi istemek lazımdır.
Bütün dünya hadiseleri bize bunu açıktan açığa isabet eder. En uzakta zannettiğimiz bir hadisenin bize bir gün temas etmeyeceğini bilemeyiz.
Bunun için beşeriyetin hepsini bir vücut ve bir milleti bunun bir uzvu addetmek icabeder. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan bütün äza müteessir olur.
Aslında hiçbirimiz olduğumuz yerde mutlu olamıyoruz
Hep mutluluğu uzaklarda arıyoruz,
Mutluluk hep uzak bir yerdeymiş gibi zannederiz,
Ulaşılması zor ve güç...
Hep aynı yemek yemek sıkarmış insanı
Hep aynı şehir bayar mı insanı,
Farklı tatlar ararsın ama sonra özünü özlediğini fark edersin.
Peki neden farklı tatlar ararken alışık olduğumuz tatları yerle bir ederiz? Onu her şeyiyle tanıdığımız için mi?
Nerdeyim ben?
Olduğum yerden sıkıldıysam, bulunduğum yerin suçu ne, burda sorun sensin sıkılan sensin.
Kim haklı? Kim haksız?
Bulunduğum yer mi? Yoksaaaa...
Bir yeri beğenip özünü gömen mi?
Muhsin Demir
“Belli ki derin bir yaranın parçasıydı;öyle ağlıyor ,öyle düşünüyor ,öyle bakıyordu. Böyle bir yara ,insanın parçası olamaz, ancak insan böyle bir yaranın parçası olabilir…”
#psikolojik eserleri okumayı sever misiniz?
Ben severim.Sizde severseniz #birdelininakildefteri ni en yakın zamanda #okumanız dileğiyle
Ünlü
ben böyleyim işte.. işe yaramaz ve duyarlıyım, ister iyi olsun ister kötü, soylusundan ya da bayağısından bütün coşkulara olanca varlığımla kaptırabilirim kendimi. ne var ki asla kalıcı bir duygu, asla ruhun özüne nüfuz eden, kalıcı bir heyecan duyamam. bende ne varsa, bir başka şeyi izleyerek varlık kazanır; ruh kendine karşı, yaramaz bir çocukla uğraşırcasına sabırsız; giderek büyüyen ve hep aynı kalan bir sıkıntı var. her şey ilgimi çeker ama hiçbir şey beni avucunda tutamaz.
Tarih, "Ama her fetihte fatihler de olmuştur; devletlerde her devrinde büyük insanlar çıkmıştır," diyor. İnsan aklı, gerçekten de fatihler her çıktığında savaşlar vardı yanıtını verir ama bu, savaşların nedeninin fatihler olduğunu, savaş yasalarının tek bir insanın kişisel eylemlerinde bulunabileceğini kanıtlamaz. Saatime bakıp akrebinin