Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Irkçılık Nefrettir Kibirden Kendisini Üstün Görmektir
IRKÇILIKLA BİRBİRİNE YABANİ VE DÜŞMANCA BAKMAK Irkçılık ve unsuriyet fikriyle ayrışma ve husumet konusuna temas eden Bediüzzaman, bunun bir felaket, düşmanlara yardım, müstemlekeleşmek/sömürgeleşmek gibi sonuçlar doğuracağını da şöyle açıklamaktadır: "Şimdi ise, en ziyade birbirine muhtaç ve birbirinden mazlum ve birbirinden fakir ve ecnebî
Hakimiyet ve İtaat
Kadınların ikincil konumda olmaları evrensel bir durum mudur -kadınlar her yerde erkeklerden aşağı bir konumda olup daha mı zayıftırlar? En yaygın cevap evettir, ancak mesele karmaşık olmaktan da uzak değildir. Birincisi, farklı toplumlarda toplumsal cinsiyetler arasında, hemen hemen tam eşitlikten (Malezyalı Chewonglar gibi; bkz Howell 1989), kadınların kaderleri üzerindeki etkilerinin çok sınırlı olmasına kadar, çok önemli farklılıklar bulunuyor. İkincisi, “mevki', “talileştirme' ve 'kadınlara karşı ayrımcılık' gibi kavramların kendileri hakkında sorunlu kavramlardır.
Sayfa 183 - AvestaKitabı okudu
Reklam
Kendini öğren, sev, arın, aydınlan diyor Balım Sultan:
"Yaşamak, Tanrı'nın yansıması olan şu evrende sevinç duymaktır! İnsanı insan yapan bu sevinç ve onun sevgi varlığı oluşudur. Bazen bütün insanların kardeş olduklarını unutup yok yere birbirimizle didişiriz, barışı bozup sevgiyi kine dönüştürürüz. Bunun yerine sevmeyi, yardımlaşmayı öğrenseydik, gösterişten vazgeçip alçakgönüllü olabilseydik, cehenneme çevirdiğimiz bu dünya yeniden cennete dönerdi. Aslında bizim sandığımız her şey bizden öncekilerin değil mi? O halde bizim de sonrakilere miras bırakmamız gerekmiyor mu? Yükseliş kapısının açkısı barış ve sevgidir. Sevgi insanı olgunlaştırır, arınmaya hazırlar. İnsan bağımsızdır: görevi özünü arıtmak, biçimden öze ulaşmaktır. Tanrı'yı gökte arama, gönlüne bak. O'nu ancak orada bulabilirsin. Evlilik gereksizdir, kuralı sevgiden öne çıkarır. Kadın olsun, erkek olsun, tüm insanlar eşittir. Ayrımcılık yapma, katı kurallarla gönül gözünü köreltme, kardeşlik duygularını yay ki, başkaları da sana kardeş olarak baksın. Dinlerin gayesi, insanları olgunlaştırıp kaynaştırmaktır, ayırmak değil. Eğer kendini biliyorsan içki iç, çalgı çalıp oyna, eğlen. Dünya azap mekâni değil, olgunlaşma bahçesidir; Tanrı gücenir yoksa! Allah'ın kendisine tapılmasına ihtiyacı yoktur, yazdığı günahlarla zenginleşmez O. Hatta, şeriatin söylediği ibadet, insanın olgunlaşıp gelişmesini engeller. Özü unutup görünüşe, biçime önem veren insan köleleşir; Tanrı ise, özgür insanı sever. İbadetle vakit geçireceğin yerde tanrısal nurla aydınlan, kendini öğren; sev, arın, aydınlan... Böyle diyor Balım Sultan!..."
Ən uzun "alıntı"m, hadi bakalım.
İşte siyah olmakla ilgili dikkat edeceklerin: Ne hakkında konuşulduğuna dair hiçbir fikrin olmasa bile şakalarda karpuz ya da katran bebek sözcükleri kullanılırsa alınacaksın - ve Amerikalı olmayan siyah olarak ne hakkında konuşulduğunu muhtemelen bilmeyeceksin. (Üniversitede beyaz bir sınıf arkadaşım karpuz sevip sevmediğimi sorduğunda, ben de
Sayfa 302 - Can YayınlarıKitabı okudu
Bütün Alıntılar
Biz kızlarımızı erkek çocuklarımızdan ayırt etmiyoruz.” demek bile, ortada bir ayrımcılık olduğunun kanıtıdır. 29 Kızınızın dönüp dolaşıp kendisini yine mağdur duruma sokmasını, her yerde ezildiği bir döngüden bir türlü kurtulamamasını, hep haksızlığa uğramasını, kendisini koruyamamasını istiyorsanız, ona hiç kimseyi
Ayrımcılık,insan kayırma her o yerde olduğu gibi hep vardır.
Sayfa 157
Reklam
Önyargı, hepimiz için kaçınılmazdır çünkü: Dünyayı daima kategorilere ayırır, şeyleri ve olayları sürekli kategoriler halinde değerlendirmeye tabi tutarız, bu bir. Toplumda birbirimizi benzeş veya farklı olmaya göre ayırt eden ve/veya buna zorlayan süreçler vardır, bu iki. Üçüncüsü, “biz” olabilmemiz için mutlaka bir “öteki”ne ve dördüncüsü kolektif belleğe ihtiyaç olmasıdır. Bu dört nokta, toplumsal, kolektif kimlik inşasının taşıyıcı kolonlarını oluşturur. Bir yanda benzeşmeye ve özdeşime, diğer yanda farklılaşmaya ve ayrışmaya duyulan psikolojik ihtiyaçlar, gerek bireysel gerek toplumsal kimlikler için her kapıyı açacak anahtardır. “Öteki” ihtiyacı, kimlik inşasında öyle önemli bir yerde durur, öyle bir rol üstlenir ki, onu kavrayamazsanız “önyargı” ile birlikte birçok olguya da anlam veremezsiniz. Bu olgular kimlik tiyatrosunun başrollerinde yer alan etiketleme (damgalama) ve “kalıp davranış” (stereotipi) ve “ayrımcılık” vb.’dir. Önyargılar ve stereotipiler, kimlik inşasının tuğlaları, sosyal aynalardır. Bu yüzden her kültürde etnosantrik bir çekirdek ve bazı dış gruplara karşı önyargı vardır. Bizden olanı beğenir, ona yakın durur, olmayanı ise yadırgar, biraz uzak kalmaya çalışırız. Bunları önyargı sayesinde başarırız
ÂLİMLERİN VE AYDINLARIN GÖREVİ
Âlimlerin görevi, tarihte hayata hâkim olmamış olan dini, hayata geçirmek ve yerleştirmek için mücadele etmektir. İnsanlık, artık bu olgunluğa erişmiş, vicdanî ve dinî özgürlüğünü elde etmiş olmalıdır. Dolayısıyla da tevhidin, tağutperestlikten farklı olduğu ve şirkin tevhid örtüsünü yalandan yüzüne örttüğü anlaşılmalı ve bu örtü paramparça
Paranın Paletleri Dünyada bugün yaşanan nedir sorusunun dünya ve ülkemiz açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Dünyada yaşanan şudur; İşçilik ve üretim maliyetleri düşük diye anglosakson sömürgeci ziyniyet Çin'i son yıllarda para çoklamak amaçlı üretim üssü olarak kullandı. Çin bu fırsatı çok iyi değerlendirdi üretim becerisini
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
Ayrımcılık her yerde...
Bu ülkede hoşlanmadığım tek bir şey vardı. İzlenimlerime göre ülkenin asıl yerlileri olan ve Aborijin adı verilen, esmer tenli kişiler ayrıma tabî tutuluyorlardı. Avustralyalılar, onlara Amerikalıların, kendi yerlileri olan kızılderililere davrandıkları gibi bir tutum sergiliyorlardı. Onlara yaşama hakkı tanınan tek bölge olan “Outback” beş para etmez kumlarla örtülüydü ve kuzey yöreleri yüksek kayalıklar ve sert çalılıklarla kaplıydı. Hâlâ onlara ait olduğu kabul edilen ve yaşama koşullarının görece düzgün olduğu tek yer, ulusal parktı ve bu nedenle burayı turistlerle paylaşmak zorundaydılar.
Reklam
Ayrımcılık karşıtı haberin yokluğu, ayrımcılığın sorunlaştırılmaması ile açıklanabilir. Kısmen haberlere sızan “ayrımcılık yapıldığı” bulgusunu örten haklılaştırmaların, özellikle de “her yerde, Avrupa’da, Amerika’da ayrımcılık yapıldığına” dair cümlelerin yaygınlığı ve “evet, ayrımcılık yapılmıştır belki ama bunlar münferit olaylardır” cümlelerine gizlenen tekilleştirmenin çokluğu, ayrımcılığa karşı farkındalık yaratılması önünde bir engel oluşturmaktadır.
Yazıcıoğlu'nun kürt sorununa bakışı
Yazıcıoğlu: " Bir defa "kürt sorunu" diye bir kavramı doğru bulmuyorum. Çünkü sorunu etnik olarak koyarsanız, çözümünüde etnik açıdan yapmak mecburiyetinde kalırsınız. Ķürt sorunu dediğiniz zaman, demek ki Türkiye'de Kürtler sorundur. Öyleyse kürtlerin bu sorununu nasıl çözeceğiz? Arkasından da " Madem Kürtler sorundur, o halde
Sayfa 183 - Gazetecinin sorularını yanıtlıyorKitabı okudu
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.