Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kış öldü tıkabasa karla Beyaz kovanları ateşe verdiler Bağ - bahçede konup dallara Övgüler yağdırıyor kuşlar Duru ilkyaza yumuşak nisana
Reklam
Dostluk, iki değişik cins arasında da olabilir; hatta onları tüm kabalıklardan uzaklaştırır. Ama kadın erkeği erkek olarak, erkek de kadını kadın olarak görmeye devam eder. Aralarındaki bağ ne bir tutku ne de saf bir dostluktur. Kendine has bambaşka bir duygudur.
Sayfa 65 - Dorlion Yayınları Nisan 2022Kitabı okuyor
"Pek az zamanı kaldı bu zora koşulmuş bedenimin Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi... Tüy, kan ve hiçbir salgıyı düşünmeden Kesmeliyim soluğunu doğmuş olmanın! Nasıl da biçilmiş kaftan ölüm Bu solgun yürek için. Sevinçlerle sevinçleri bağlamayan zaman bir Bir boz köprü ve onun dayanılmaz gölgesi. Yitiyor işte gözardı edilen bedenim Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi... Dost, ana baba ve hiçbir umudu düşünmeden Doğramalıyım bu tiksinç vücudu beynimle! Bilir miydim yaklaşan karanlığı daha önceleri Son verebilir yaşamın benimki olduğunu? Şendim, şendim ben Kahkaham insanları ürkütürdü! Zamanı azaldı artık, zorlanmış bedenimin Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi... Aşk, bağ ve hiçbir utkuyu düşünmeden Kalıvermeliyim öylece kaskatı!"
Sadakat, sadeleştirilmiş duyguların en uç noktasında bağ kurarken, akıl ile hakaret geçer.
Risalenin bu noktasında, güneşin pişirdiği bir kavun misali... Güneş, kavunu bilmese de pişirir, kavun, güneşin farkında olmasa da pişer. Elverir ki, aradaki bağ ve liyakat ölçüsü kurulsun... Eğer iki taraflı verici ve alıcı şuur ve bilgi yerine gelirse, iş, arabanın tatlı bir meyil üzerinde kayması gibi kolaylaşır.
Reklam
Empati, duyulmuş, anlaşılmış olmanın sevincini hissetmeyi karşılıklı bir bağ kurabilmeyi sağlar.
720 syf.
·
Puan vermedi
geçen sene okumuştum ilk iki kitabı, hiçbir şeyi unutmasamda tekrar en başından olayları yaşamak ve seriye öyle veda etmek istedim. okuduğum dönem dolayısıyla da yeri ben de ayrı olan kitaplardan. kurgu olarak ağır bir kitap ama Mutlu sayesinde sürekli espriye vurulduğu için daha çok eğlenerek okuyorsunuz kitabı. ilk yarısını okurken en ufak bir yerde bile duygulanıp ağladım beni çok etkileyen kitaplardan biri ya da benim aşırı duygusal olduğum bir ana denk geldi bilemiyorum. karakterlerle, en çok Helin ile yakından bağ kurdum, hepsinin acılarına ortak oldum ve aynı hisleri paylaştım bu yüzden ben de yerleri çok ayrı. hepsine üzülüyor, anlıyor ve çok seviyorum. seriyi sevmeyenler olabilir çok normal anlayabiliyorum, belki ben de puan kırabilirdim ama hiç içimden gelmiyor. kurgu güzel iyi düşünülmüş ve yaşananlar ağır, yürek burkuyor. yazarın kalemini de seviyorum gayet iyi, betimlemesi her şeyi tam ayarında. ikinci kez okuduğum ve her şeyi hatırladığım için olabilir sıkıldığım yerler oldu ama genellikle aynı hislerle ve aynı heyecanla okudum. bu türde okumayı seviyorsanız bir şansı hak ediyor diye düşünüyorum. illa ki kendinizden parçalar bulduğunuz bir karakter olacaktır, belki şimdi olmasa bile diğer kitaplarda çünkü hepsini zamanla daha yakından tanıyor ve geçmişlerine iniyoruz.
Sokak Nöbetçileri
Sokak NöbetçileriAslı Arslan · İndigo Kitap · 202112,1bin okunma
Hiç konuşmasak, hiç görüşmesek bile aramızda asla kopmayacak bir bağ olacak. Ve o bağ ikimizin de canını yakacak ömür boyunca
Eskiyi özlüyor insan, geçmişi, geçmişteki insanları, yaşanan güzel anıları. İnsanların hayatına girdiği o ilk ânı özlüyor insan, sonrasında neler yapabileceğini bilemeden hayatına aldığı o anları. Eskiyi bu yüzden sevmiyor muyuz zaten? Ne yaparsa yapsın aklı hep geçmişte bir yerlerde kalıyor insanin; bir anıya, bir fotoğrafa, birkaç cümle söze, çalan bir müziğe takılıyor aklı. Dalıyor uzaklara, hiç olmayacak yerlere ve belki de hiç ait olmadığı yerlere. Ne diyordu eskiler; "Kalp neredeyse insan oraya muteberdir" diye. Yani bizler hep ait olmadığımız yerlerdeyiz. Ya sonra? Keşkeler başlıyor 'iyi ki'ler dururken, cümleler yarım kalıyor. İç muhasebesi yapmak isterken yüreği sızlıyor, kalıyor orda kıpırdayamıyor. Belki de o an en iyi ilaç, en iyi teselli gözden düşen birkaç damla yaş... "Aslında insanın canını en çok acıtan şey; hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır" diyor Dostoyevski ve ekliyor Nazim Hikmet "Eskimek ne güzel eksilmedikçe." Oysa hayatımıza giren insanlar değilmiydi bizi eksilten, yaşanması mümkünken yaşayamadığımız mutlulukları bize yaşatan? Düşmek değildir insanları üzen, elinden tutar gibi yapip itenlerdir aslında insani hayata küstüren. Gece karanlığının sonsuz düşünceleri değildir insanı uykusuz bırakan; kalbine girer gibi yapıp, senin kapını senin yüzüne çarpanlardır insanı hayata karşı bir sıfır başlatan. Demem o ki, bağ kurduğu her şeyle sınanıyor insan. Öyle yada böyle.. …
Reklam
Anne , burası benim alanım . Sen oradasın ve ben buradayım . Ben küçükken seni mutlu etmek için her şeyi yapabilirdim ancak bu benim için çok fazlaydı . Şu an herkesi mutlu etmeliymişim gibi hissediyorum ve bu da yakınlık kurma hissini boğucu hale getiriyor. Anne , bundan sonra senin duyguların orada ve benim duygularım da burada , benimle birlikte. Bu sınırların içerisinde kendi duygularımı onurlandıracağım , böylece bir başkasıyla bağ kurmaya başladığımda kendimi kaybetmek zorunda olmayacağım .
İnsanın sadece düşünme melekesiyle ulaştığı Tanrı ile kendisi arasındaki yegane bağ akıldır.
Bir köylünün asmasını keseceğinize bacağını kesin daha iyi, ona daha az zarar verirsiniz. Don Camillo eve döndüğünde altüst olmuş haldeydi, bir bağ dolusu ceset görmüş gibi hissediyordu. "Efendim" dedi Don Camillo, "burada yapılacak tek bir şey var: Bunu yapanları bulup bir güzel dövmek." "Don Camillo, o zaman bana cevap ver: Eğer başın ağrıyorsa, ağrıyı geçirmek için başını keser miydin?" "Ama zehirli yılanları katlediyoruz!" diye bağırdı Don Camillo. "Babam bu dünyayı yaratırken insanlar ve hayvanlar arasında net bir ayırım yapmıştır. Bu da demek oluyor ki insan kategorisinde olanlar her zaman insan kalacaktır ve bu nedenle de her zaman insani muamele görmelidir. Aksi halde beni çarmıha gerdirmek yerine, onları yok etmek daha kolay olmaz mıydı?"
110 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabı okurken , gerçekten yaşamamış bir insanın hayata bakışını , düşüncelerini okuyormuş gibi hissettim. Duyguları tam hissedemeyen biri, gerçekten yaşamış mıdır ki? -spoiler- Her ne kadar annesini kaybettiğinde tepkisiz olmasının idama bağlanmasını , insanların durumu abartması olarak görsem de idam kararına çok üzülemediğim ve kendisiyle çok bağ kuramadığım bir karakter oldu. Yine de böyle bir karakterin çok iyi kaleme alındığını düşünüyorum.
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2021111,3bin okunma
·
Puan vermedi
Kitabı hâlâ bitiremedim bitirmeden yorum yazmak istedim kitap ne yazıkki akmıyor akasyanın bencil olduğunu sürekli gözümüze sokmaya çalışmış yazar ama ben kitapta bi karekterin kişilik özelliğini hareketlerine bakarak anlamayı severim akasya yekta hakkında bi yakınsın bi uzaksın gibi cümleler kuruyor ama ne yazıkki yazar sadece bunu cümle ile belirtmiş yani asla kitapta öyle bişey olmuyor yektanın akasyaya her hangi bir uzak davranışını yada çok iyi davranışını görmedim kişilerle bağ kuramadım benimseyemedim kitap yazım şeklide biraz karışık bu cümleyi kim kurdu bile oluyor insan ikinci okuyuşta ya da tam kendinizi verdiğinizde anlıyorsunuz cümlelerde konuşma şekilleri de biraz basit cümleler yani almasaydım da okumasam da olurmuş kitap yarım bırakmayı sevmiyorum mecbur biticek kitabın türünün de ne olduğunu anlayamadım merak desen etmiyorum gençlik desen olmamış garip yani bilemedim sevemedim çok;)
45. Durak
45. DurakBüşra Nur · Ren Kitap · 2022221 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.