Çocukken anne babamızdan duyduğumuz korku, gerçeği görmemizi engeller. Nefretin bizi hasta ettigi doğru değildir. Bastırılan, bağlarından kopan duygular bizi hasta edebilir ancak ifade edebildiğimiz bilinçli duygular bizi hasta edemez.
1. Dünya Savaşı'nın sonuçları 2. Dünya savaşı'nı tetiklemiş diyebiliriz. Benzetme yaparsak; bastırılan duygular muhakkak bir yerden sonra patlayıveriyor ve bizler de 1. Dünya Savaşı'nın belirsizliklerini ve geçici çözümlerini 2. Dünya Savaşı'nda yaşanan bir duygu patlamasıyla görüyoruz. Çünkü bir çok imparatorluk yıkılıp yerine parça parça devletler kuruluyor. Bu kadar yeni devletin kurulması diğer devletlerin iştahını kabartacaktır.
Ayrıca kitapta ikinci Dünya savaşına ait iki yüz adet resim vardı. Bu resimler gerçekten bizim 2. Dünya Savaşı'nı hissetmemize vesile oluyor.
Çok ama çok insan öldü!!!
İkinci Dünya savaşına katılan tüm güçlerin ortak özellikleri fasist ve barbar oldukları ve ayrıca bunların hala dünyaya hükmeden güçler olması dünyanın neden hala birçok yerinde savaş olduğunu açıkça gösteriyor. Yani bu barbar ve faşist zihinlere sahip devletler dünyaya hükmettiği sürece bizler bu dünyada huzur bulamayacağız, komünistlerden tutun kapitalist ülkelere kadar... Çünkü bu tür zihinler kaostan beslenir ve güçlenir, biliriz değil mi?
Kitap çok güzel bir şekilde odaklanmanızı sağlayacak resimlerle donatılmış, yalnız güzel olan resimler değil, aynı zamanda yaşanan vahşeti bir o kadar güzel yazan yazar ve onu Türkçeye çeviren tercümanın varlığını da belirtmeden edemeyeceğim. Olaylar kısa ve anlaşılır bir şekilde anlatılmış.
Ayrıca çok büyük bir emek var bu kitapta, çok yoğun bir araştırma ve bilgi birikimi olmadan yazılamayacak bir kitap.
Kesinlikle okuyun!
Keyifli okumalar dilerim.
Kitap başlarda durağan geçiyor ancak sonrasında gelişen olaylar nedeniyle elden bırakılamayacak bir hal alıyor. Paris ve La Havre demiryolu hattında gerçekleşen bir cinayetle olay örgüsü şekilleniyor. İnsanların öldürme isteği, bastırılmış duygular nedeniyle ortaya çıkan o arzular detaylı bir şekilde işlenmiş. Aşk, kıskançlık, hırs duygularıyla şekillenerek işlenen cinayetler sonucu insanların nasıl hayvanlaşabildiği, bastırılan kötü duyguların ilkelliğin nasıl ortaya çıkabildiği sade bir dille anlatılıyor. Ayrıca kitapta endüstrileşmeden ve bundan kaynaklı sonuçlara da değiniliyor. Bu kitapta beni özellikle adalet kavramı yordu. Her devirde olan ve olmaya devam edecek adalet gerçekten var mı muallaklığı insanın sorgulaması gereken bir durum.
Hayvanlaşan İnsanEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20182,784 okunma
“Nefretin bizi hasta ettiği doğru değildir. Bastırılan, bağlarından kopan duygular bizi hasta edebilir ancak ifade edebildiğimiz bilinçli duygular bizi hasta etmez.”
Selamlar!
Bugünün kitabı #koaladankitaplarokumagrubu ocak ayı listesinin ikinci kitabı olan İdrisilerin Evi. 1991 tarihli romanın çevirisi Zeynep Özel’e ait. İran edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Alizade ile bu eserle birlikte tanışmış oldum.
“Yirmi Yılın En İyi Kurmacası” ödülünü de alan eser, Aşkabat adında bir kurmaca şehirde
Nietzsche’ye göre ilkel insan; “vahşi tabiatlı, zafer ve kurban arayan, sarışın bir hayvandır.”
Toplumsal hayat, dürtülerin dışa dönük yaşanmasını engellediği için, bunlar yön değiştirip “kendi kendini yok etme dürtüsü” olarak içe yöneltilir, böylece suçluluk duyguları oluşur. Tüm bu nedenlerden dolayı, insan kendi kendine küstün bir hale gelmiştir. İçinde kötülüğ, kıskançlık, nefret ve şiddet taşır. Bastırılan duygular kimi zaman kamufle edilerek “sahte ahlaklılık” şeklinde topluma yansıtılır.
Nefretin bizi hasta ettiği doğru değildir. Bastırılan, bağlarından kopan duygular bizi hasta edebilir ancak ifade edebildiğimiz bilinçli duygular bizi hasta etmez.
Arka kapak sayfasından bir bölüm:
Uygarlığımızın hastalığı bu şekilde aktarılır: İnsan kendisinin kurban konumunda olduğunu görmek zorunda kalmamak için kendisine kurbanlar arar.
1993 yılında. Liverpool'da on bir yaşındaki iki çocuk, iki yaşındaki başka bir çocuğu kaçırıp öldürdüler. Yoldan geçenler zamanında müdahale etmiş olsa, cinayet
Nefretin bizi hasta ettiği doğru değildir. Bastırılan, bağlarından koparılan duygular bizi hasta edebilir ancak ifade edebildiğimiz bilinçli duygular bizi hasta etmez.