Bizim için en büyük sorunlardan biri de erkeklerin esiri olmuş, körü körüne kara taassuplarından başka hiç bir fikri olmayan bazı kadınlarımızın varlığıdır. Bu kadınlarımız özgürlükten, eşitlikten korkuyorlar. Kara çarşafa bürünüp, kara yazgıya çalan hayatlarını yaşıyorlar. Kadınlarımız bu dünyaya kara kefenle geliyor, öteki dünyaya beyaz kefenle gidiyor. Siyahla beyaz arasında geçen grinin tonu bir hayat yaşıyorlar.Ama bir gün gelecek , bedenlerimizi saran bu kara kabus ölü toprağı gibi üzerimizden atılacak.
Bir İngiliz sorar:
- Kadınlarınız neden yabancıyla el sıkışmıyor?
Müslüman cevap verir:
- Siz neden Kraliçe Elizabeth'le el sıkışmıyorsunuz?
İngiliz:
- Herkes onunla el sıkışamaz. O bir kraliçe! Sadece bazı belli kişiler .
Müslüman da cevabı verir:
- Bizim kadınlarımız da bizim kraliçemizdir ve helali olmayanlarla el sıkışmazlar .
Eduardo Galeano bu kitabında KADIN'ın geçmiş dönemlerde yaşadıklarını, tarihin derinliklerine inerek anlatmış. Evet olaylar özet ve kısa olarak karşımıza çıkıyor ama pek çok sayfada kendimi derin araştırmalarda buldum, yeni bilgiler edindim.
Bir erkek olarak günümüz dünyasında bile kadının yaşadığı zorluklar hâlâ ayan beyan ortada iken, eski dönemlerde yaşanan bu zorlukları ve yaşananları görünce bazı sayfaları okuduktan sonra ister istemez ara verdim. Örnek olarak, sayfa 160'da belirtilen konu. Günümüzde pek çok ülkede, yerleşkelerde, tarikatlar ve topluluklarda hala uygulanan bir yöntem olduğunu görünce açıkçası üzüldüm. Her ne kadar araştırmalara girip dini boyutunda istemeyerek kendimi bulsam da açık kaynak ve mantık bulamadım. Yazılı olarak dini emir, ayet olmasa da bunun sevap olduğu yönünde sadece bilgi mevcut.
Diğer konu;
Avrupa'nın kadın hakları konusunda önde olduğunu söyleriz ama Kanada 1929 yılında yasa ile kadınları birey olarak kabul etmiş. Bu konuda da derinlere indiğimde yüksek Adalet mahkemesinin verdiği karar, verilen mücadele, yapılan etrikalar "vay be' dedirtti.
Kitabı bir erkek olarak tüm kadınlarımıza okumalarını öneririm. Kadın hakları konusunda gayet bilgi dolu olduğunu düşünüyorum.
Son olaraktan tüm kadınlarımız çiçeklerle ve gülümsemeyle hatırımızda kalsın. Böyle bir dünya mümkün. Gerçekten.
KadınlarEduardo Galeano · Sel Yayıncılık · 20202,030 okunma
Merhaba arkadaşlar. Hepimize şimdiden ramazan ayının huzur, bereket ve mutluluk getirmesini temenni ediyorum. Sonu da adı gibi bayram niteliğinde bir ramazan ayı geçirmek dileğiyle.
Feminizm hareketi hakkında ne düşünüyorsunuz? Ben fikrimi baştan söylemeyi tercih ediyorum. Feminizm hareketine, bir örneklendirme yaparak cevap vereceğim.
ZÛLME BOYUN EĞMEK VE GÜLMEK ZORUNDA BIRAKILAN GÜÇLÜ KADINLARIMIZ ADINA ÇİZİLMİŞTİR🥀 (ilginçtir başlık onaylanmıyor,olsun buradan yazayım) Zûlmün her türlüsüne karşıyız! Fiziksel veya sözsel farketmez. Bugün o kadınlarımızında günü.
🎨Bu görsel bize ne ifade etmek istiyor? Hadi birlikte inceleyelim :
Ağzı beyaz bantla kapatılmış bir kadının yer
Kadınlar gününüz kutlu olsun öncelikle annem ve tanıdığım kadınlar olmak üzere tüm kadınlar.
Ne güzel demiş Oktay Kaynarca; Yavuz Bingöl ile "Sen Bir Aysın" şarkısını söylemeden önce 21 Kasım (2020) Kadına karşı Şiddetle Mücadele" gününde
"Kadınlar kurtaracak dünyayı. Gözleri kocaman. Mavi, kara, ela, kahverengi, yeşil. Boyları
Biz hep Müslümanlardan baskı gördük . Kovalandık , dövüldük , öldürüldük , kadınlarımız kaçırıldı . Sadece kendi köylerimiz güvenliydi . Şehre , başka köylere ya da askere gitmemiz gerektiğinde dikkat çekmemeye çalışırdık . Ölüm vardı işin ucunda .
Ama zaten dikkat çekmemize neden olan bazı özelliklerimiz var . Şüphe üzerine gözaltına alındığımızda ya da askere giderken yapılan muayenede , sünnetli miyiz diye kontrol ederler . Değilsek , canımız tehlikede demekti..
Irkların birbirine karışmasına bayılan ve beyaz kadınları arzulayan bazı zenciler, ırkların birlikteliğine karşı çıktığı İçin Bay Muhammed’e kızıyorlar. Meseleyi yokuşa sürüp beyaz adama beyaz karşıtı olduğumuzu düşündürtmeye çalışıyorlar; beyaz adamın kendi türüne karşı bu kadar alçalabilen ispiyoncu Tom amcalara inanacak kadar ahmak olmasına şaşırıyorum.
Şu yeryüzünde sürüsüne bereket siyah tenli insan var: Afrika’da, Asya’da, burada; Amerika’da bile. Kadınlarımız tüm kadınların en güzeli, bir çiçek buketi gibi.
Neden beyaz kadınların peşinde olalım Kİ?
Bu değişen dünyada beyaz kadınlarla evlensek elimize ne geçecek ki?
Mustafa Kemal açısından, Türk kadını için eğitim görmek yalnızca bir hak değil, fakat aynı zamanda bir ödevdir. Çocuklarının ilk eğiticisi olarak o erkek kadar, hatta ondan da fazla kendini yetiştirmelidir.
"Kadınlarımız hatta erkeklerden daha çok münevver, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar. Eğer hakikaten milletin anası olmak
istiyorlarsa böyle olmalıdırlar."
Türkiye'de öğretim, hiç değilse ilkokulda, bazı orta dereceli okullarda ve açıktır ki, üniversite ve yüksekokullarda karma olacaktır.
Mustafa Kemal açısından, Türk kadını için eğitim görmek yalnızca bir hak değil, fakat aynı zamanda bir ödevdir. Çocuklarının ilk eğiticisi olarak o erkek kadar, hatta ondan da fazla kendini yetiştirmelidir.
"Kadınlarımız hatta erkeklerden daha çok münevver, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar. Eğer hakikaten milletin anası olmak
istiyorlarsa böyle olmalıdırlar."
Türkiye'de öğretim, hiç değilse ilkokulda, bazı orta dereceli okullarda ve açıktır ki, üniversite ve yüksekokullarda karma olacaktır.
“Bir süredir, bu ülkede okuyan, bağımsız düşünebilen insanların sayısını azaltmaya, gittikçe yok etmeye yönelik bir kültür politikası güdülmektedir. Toplumu, yalnızca boğazını düşünen bir koyun sürüsüne dönüştürme amacıyla izlenen bu politikanın yöntemlerinden biri de, kitap düşmanlığı ve okuma korkusu yaratmak.”
• Çok sarsıcı, üzerine düşünülmesi gereken bir kitap okudum Pınar Kür’den. Sistem eleştirisinin doğru bir şekilde yapılabildiğinde ne kadar tehlikeli olacağını anlamışlar ki 1988 yılında kitap hakkında toplatılma ve imha edilme kararı alınmış. Ne komik! Bazı şeylerin üstünü örterek gerçeklerin gizleneceğini düşünmek ne beyhude bir çaba!
Şüphesiz ki gerçeklerin eninde sonunda gün yüzüne çıkmak gibi bir gücü
vardır.
Yazar ilk iki bölümü bilinçakışı tekniğiyle yazmış ve oldukça başarılı. Herkesin üzerinden gelebileceği bir teknik değil. Seveni de sevmeyeni de var ama zor bir teknik olduğu yadsınamaz. Son bölüm ise karakter ağzından anlatılmış ve oldukça şeffaf, duygusal. Burada kalbimi bıraktım. İnsan bazen bir taşın kenarına oturup hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyor.
Melek ve diğer tüm kadınların anısına..
Buradayız, güçlüyüz, var olacağız…
Asılacak KadınPınar Kür · Can Yayınları · 20184,808 okunma
Bir atasözümüze göre "evde huzursuz bir kadın cinlerden fena" imiş. Yalan değil bu; hakikaten kadınlarımız içinde cinlerden fena olanlar yok değil. Bazı erkekler de onlardan aşağı kalmaz ya!
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yazmış olduğu “Meyhanede Hanımlar” adlı kitabı
Cumhuriyet’in ilanından sonraki dönemde kadınların kazandığı özgürlüğün, aile ve sosyal hayata nasıl yansıdığını anlatıyor. Toplumun değişmeye başlayan yaşam koşullarına ayak uyduramamasını eleştirel bir bakış açısıyla hikaye etmiş.
“Kadının toplumdaki yeri, erkek karşısındaki konumu, kadın-erkek ilişkileri, kadınların hayata dair fikirlerini özgürce dile getirmek isterken, erkeklerin bu durumu kabullenme çabaları mizahi bir dille aktarılmış.
Dönemin olaylarını ele alarak medeni hukuk, cinsiyet eşitliği, kadın hakları gibi önemli konulara değinmiş; diğer yandan meyhane adabı, içki yasakları, evlilikteki gelin-kaynana çekişmesi durumlarına da kitapta yer vererek hikayeyi eğlenceli bir hale getirmiş. Öykü Trajikomik bir olay örgüsüne sahip.
Fakat özellikle üstünde durduğu konu Cumhuriyet sayesindeki kadın ve kadının elde ettiği haklardır.
Kitap doğrudan hayatın içinden alınmış gibi son derece doğaldı. Yazarın gözlem gücünün çok kuvvetli olduğu belli. Baştaki kadın karakter Bahriye Hanım olmak üzere yarattığı tüm kişilerin hepsi birebir halkın içinden gelen insanlar ve onların konuşma biçimlerinin sadeliği hikayeye daha bir içtenlik katmış.
Aradan geçen yüzyıla rağmen, ne kadar değişim yaşanırsa yaşansın, toplum için bazı şeylerin değişmediğine, ön yargıların halen devam ettiğine özellikle vurgu yapılmış. Kitabın ana fikrini de bu düşünce yapısı oluşturuyor.
Yalın dili ve akıcı anlatımıyla bir çırpıda okunacak kısa ama keyif veren güzel bir Türk edebiyatı klasiğiydi. Tavsiye ederim.
Meyhanede HanımlarHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Yayınları · 20222,047 okunma