Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Beni bu bunalımdan kim kurtaracak? Vakit gece yarısını geçti. Pencerem açık. Uzaklardan hüzün dolu bir şarkı sesi geliyor. İçimde tanımlanamaz bir daralma var. Bir el kalbimi sıkıyor sanki. Ruhum kabına sığmıyor bu gece. Oda, ev, şehir, dünya, evren dar geliyor bana. Bir yolculuk etmek, buralardan, kendimden, her şeyden uzaklaşmak, bir yerlere
88 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Para Hırsı Yüzünden Yok Olan Hayatlar
Bugün
Honore de Balzac
Honore de Balzac
'ın kısa; ama çok anlamlı bir hikâyesinden bahsetmek istiyorum:
Efendi Cornelius
Efendi Cornelius
.
Honore de Balzac
Honore de Balzac
bu öyküsünde 19. yüzyıl insanını eleştiriyor. İnsanlık Komedyası eserinin felsefi inceleme bölümünde yer alan bu öyküde insan olmanın acıklı hikâyesi ele alınıyor. Kral’ın haznedarı olan
Efendi Cornelius
Efendi Cornelius
’un kendinden çok değer verdiği hazinesinin çalınması
Efendi Cornelius
Efendi CorneliusHonore de Balzac · Can Yayınları · 2022125 okunma
Reklam
çarpışma ekim değil hasat vaktidir. Ekim yapmayan hasat yapamaz. Biz ihmal ettik. Üzerinde uzun sürede ürün elde edilen kalpler toprağını ihmal ettik. Bütün meşguliyetlerimiz akıllar, bedenler, görüntüler, gösterişler üzerine oldu.
Sayfa 37 - Asalet yayınlarıKitabı okuyor
Oysa eşyayı dahi incitme demişti büyüklerimiz..
İncitmemek için ne çok incindik. Oysa bizi incitenler, incinmez; bilmiyorduk, Yusuf değiliz, boğuluruz biz bu kuyularda geç öğrendik... Yusuf değiliz, zindanlar bizi hasta eder geç öğrendik.. Kenan değiliz; Mısır'a hasret nasıl yaşanır, bu hasretler bizi aşar geç öğrendik.. Süleyman değiliz, bu efendilik bizi yer yutar, efendi köleyken, köle
... Tanrım elde ettiğin nedir kendine tapınmaktan "biz ki kendi düşmüş miskinleriz, inlemekteyiz biz ki her işte, her fikirde senin suretinden başka senin büyüleyici suretinden başka bir şey görmeyiz topraktan yarattın dünyayı ve biliyorsun ki bu dünya baştan ayağa seraptan,aldatmacadan başka bir şey değil oyuncaklarız biz ve oyuna dalmış senin ellerin inançsızlığımız, isyanımız şaşılası değil şükretmemizi istedin, şükrettik lakin ne zamana kadar şükredeceğiz daha yolu kesiyor sonra da gülüyorsun yol arayanlara neredesin, nerede? yol bulalım sana mum gibi şekilleniyoruz elinde biz öyleyse neyin nesi kıyamet günü efsanesi öyleyse ne diye yanalım cehennemin dibinde acımasızca neyin nesi bu dayanılmaz azap ve pişmanlık işkencesi? cehenneme dönmüş bu dünya çepeçevre ateş, baştan sona ıstıraplı inleyişler o kadar pranga vurulmuş ki ayaklara soğuk bir duman gibi titreşmekte yanan bedenler ...
YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı. – Üşüdün, dedim. Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım. – Neden böyle oldun, dedim. Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
Reklam
1 soru 1 cevap
Beni bu bunalımdan kim kurtaracak? Vakit gece yarısını geçti. Pencerem açık. Uzaklardan hüzün dolu bir şarkı sesi geliyor. İçimde tanımlanamaz bir daralma var. Bir el kalbimi sıkıyor sanki. Ruhum kabına sığmıyor bu gece. Oda, ev, şehir, dünya, evren dar geliyor bana. Bir yolculuk etmek, buralardan, kendimden, her şeyden uzaklaşmak, bir yerlere
Çok düşündüm ve sonunda, o kafeye tesadüfen girmediğimi fark ettim; en önemli karşılaşmalar, bedenler daha birbirini görmeden ruhlar tarafından hazırlanır. Genellikle bu karşılaşmalar, belli bir sınıra ulaştığımızda gerçekleşir, duygusal olarak ölüp tekrar doğmaya ihtiyaç duyduğumuzda. Buluşmalar bizi bekler, ama çoğunlukla biz onları engelleriz. Gene de, eğer umutsuz değilsek,artık kaybedecek hiçbir şeyimiz yoksa ya da hayat bize coşku veriyorsa,o zaman bir yabancı ortaya çıkıverir ve dünyamız yolundan sapar.Herkes sevmeyi bilir, doğuştan gelir bu. Kimileri bunu kendi doğallığında yaşar, ama çoğunluk sevmeyi yeniden öğrenmek, hatırlamak zorundadır ve istisnasız hepsinin geçmiş heyecanların ateşinde yanması, mutlulukları ve acıtan, düşüp kalkmaları yeniden yaşaması gerekir, ta ki her yeni karşılaşmanın ardında var olan ipucunu fark edene dek. Bundan sonra bedenler ruhun diliyle konuşmayı öğrenir...
En önemli karşılaşmalar, bedenler daha birbirini görmeden ruhlar tarafından hazırlanır. Genellikle bu karşılaşmalar, belli bir sınıra ulaştığımızda gerçekleşir, duygusal olarak ölüp tekrar doğmaya ihtiyaç duyduğumuzda. Buluşmalar bizi bekler, ama çoğunlukla biz onları engelleriz. Gene de, eğer umutsuz değilsek, artık kaybedecek hiçbir şeyimiz yoksa ya da hayat bize coşku veriyorsa, o zaman bir yabancı ortaya çıkıverir ve dünyamız yolundan sapar.
Artâviye sakinleri Necd'in en dindar ve fanatikleri, Vehhâbîlerin en şiddetlileriydi, hiçbir yabancı onları ziyaret etmeye cüret edemiyordu. Eski geleneklerine ve kabile kurallarına tövbe etmişlerdi. Kur'an'dan başka hiçbir şey onlara engel olamazdı. Arapların sarığını terk etmişler ve beyaz türban kullanmaya başlamışlardı. İhvan ismiyle övünüyorlardı, onlar kardeştiler ve tüm bedeviler günah ve karanlık içerisinde yaşayan cahillerdi. Her zaman savaşmaya hazırlardı, savaş naraları ise "Biz tevhid silahşörleriyiz, Allah'a itaatte kardeşiz" idi.
Sayfa 106
Reklam
Kahramanlık genelde toplumsal bir desteğe ihtiyaç duyar. Biz cesur bireylerin kahramanca başarılarını kutlarız fakat eğer bu bireylerin eylemleri sebebiyle bizler somut bedeller ödemek zorunda kalırsak ve onların amaçlarını anlamazsak bu eylemleri başarı olarak algılamayız. Böylesi kahramanca direniş tohumları en iyi mahsulünü, bir toplumun tüm bireyleri artan değerler ve amaçlar uğruna sıkıntı çekmeye gönüllü olduğu zaman verebilir.
Sayfa 269Kitabı okudu
400 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Günümüzdeki Çöküşü Görmek İçin Celaleddin Vatandaş’ın “Modern Çöküş” başlıklı kitabı günümüzde yaşanan birçok olumsuz durumu farklı boyutlarda geniş ve detaylı bir şekilde ele almaktadır. “İnsanın Modern Hâlleri” alt başlığını taşıyan bu değerli kitap, sizleri birçok konuda şaşırtacak. “Modern Çöküş” kitabı giriş ve 7 bölümden
Modern Çöküş
Modern ÇöküşCelaleddin Vatandaş · Açılım Kitap · 2015377 okunma
132 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
#Okudum #KitapYorum #Şale #ŞaleKöse #İkinciAdamYayınları #Roman #132Sayfa #Papatyakitaplığı
Şale
ŞaleŞale Köse · İkinci Adam Yayınları · 20232 okunma
15. Yûsuf'u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de ona, "Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin" diye vahyettik. 16. (Yûsuf'u kuyuya bırakıp) akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler. 17. "Ey babamız! Biz yarışa girmiştik.
1.093 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.