Şeyda Dükkancı
@beinghuman
Lisans
27 Temmuz 1993
10 okur puanı
Nisan 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Bugün ailelerimizin yüzde doksan dokuzu uygunsuzluk, geçimsizlik içinde feryat ediyor ve sonra bunu hemen her aileye has kaderin uğursuzluğuna bağlıyorlar. Bilmiyorlar, düşünmüyorlar ki kader bizim kendi hareketlerimizin sonucuna kendimizin verdiği bir isimdir.
Koca bir yıl köle gibi çalıştılar. Ama böyle çalışmaktan mutluydular; ne yapıyorlarsa, bir avuç aylak ve soyguncu insanın çıkarı için değil, kendi çıkarları uğruna ve gelecek kuşaklar için yaptıklarının bilincinde olduklarından, var güçleriyle çabalıyorlar, her türlü özveriye sessizce katlanıyorlardı.
Arzularla dolu ruhum görünürde dermansız, ama Tours'lu yaşlı bir doktorun sözleriyle, demir tavında son çekiç darbelerinin altında çırpınıp duruyordu.
Okur Takip Önerileri
Düzenlilik konusunda çok haklısınız hanımefendi. Dünya da düzenlilik sayesinde ayakta duruyor zaten... Güneş bile zamanında doğup, zamanında batıyor yüzyıllardır... Eh madem göklerde bir düzen var, yeryüzünde de olmalıdır.
Okuyup işinde uzman ol da o zaman konuş... Ama o zamana kadar herkesin sana akıl verme hakkı var... Sus!
Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimiz ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir ve kendimiz olabiliriz. En önemlisi özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!
İnsanlık olumsuz düşünür ve hisseder. Dünya üzerindeki en korkunç hastalık Aıds veya kanser değildir ya da en korkunç felaketler kirlilik, işlenen suçlar, savaşlar veya dünyanın bazı bölgelerinde yaşanılan yoksulluklar da değildir. Dünyanın en büyük felaketi, hastalığı insanoğlunun olumsuz hisleri ve çatışmacı düşüncelerinin cehennemidir.
Bir masalı hatırlatıyorsun.
Bulutlar tabaka tabaka dursun,
Güneş ağaçlardan sarkadursun,
Geceden yıldızlar bakadursun,
Bembeyaz gemiler kalkadursun.
Kızılgöz o kış, son karısını taciz ve sürekli dayakla öldürdü. Uzak atalarının zamanından ileri gidememiş, ilkel biri olduğunu söylüyorum ya, aslında bu olay daha da beterdi, çünkü daha aşağı seviyede olan hayvanlar bile dişilerine böyle kötü davranmaz, onları öldürmez. Bu açıdan baktığımdan atalarının zamanından beri ilerleme kaydedememiş olmasına rağmen Kızılgöz'ü insanoğlunun habercisi olarak görüyorum çünkü sadece insan türünün erkeği dişisini öldürür.
Söyle saadetini, çekinme
Bir ekmek, bir kadın, birkaç çocuk.
Tatlı gerinmelerin peşisıra sabahleyin
Evinle işin arasında bir tatlı yolculuk..
Cigara içerekten alacakaranlıkta
Kapını çalmışsın.
Alınterin, göznurun, el emeğin, karın.
Turfanda portakal görüp çarşıda
Tadımlık birkaç tane almışsın..
Alırsın kardeşim, almalısın
Dünyadan o kadar az ki, istediğimiz
Senin, benim, hepimizin, çocuklarımızın
İki olmamalı bir dediğimiz.
İnsan bir kabahati tabiata yüklemekle ondan sıyrılmış mı sayılır?
Birkaç ay evvel insanı sıkıntıya sokan komşulardan biri beni damda görmüş, anneme söylemiş. Aman rabbim işitmediğim lakırdı kalmadı. Meğerse bir kız için dama çıkmak pek ayıpmış... Bu memlekette kızlar için ayıp olmayan ne var acaba?..
Kuvvetli olan haklı oluyor. O derecede ki acizlere, zayıflara hakkı en kuvvetli olan dağıtıyor. Kuvvetlinin görüşü hak oluyor. Bir zayıf kuvvetlinin görüşünü hak olarak kabul etmek mecburiyetinde bulundukça hürriyet, adalet yerleşmiş olamaz. O kuvveti imkan derecesinde herkese dağıtmanın yolunu bulmalıdır.
... Göktürk destanlarında, boyları kurtuluşa götüren alp kişiler, Gök Börü soyundan gelen kadınlardan doğmuştur. Uygur destanındaki kadınlar ilahi bir niteliğe sahiptirler. Dede Korkut destanlarındaki kadınlar üstün niteliklere sahip alplarla boy ölçüşür, hatta zaman zaman onları yenecek kadar güçlü çıkarlar. Bu tip kadınlar destanlarda tesadüfi olarak yer almış değildir. Türkün budun üstünlüğü ve acuna buyruk olma ülküsünü kişiliklerinde yaşatan alpların hayat arkadaşı ve onlara insani vasıfların üstünde kişilik veren anaların aynı ülküyü ve hayat anlayışını yaşatacak veya devam ettirecek güçler olmaları Türk geleneğinin icabı olarak destanlarda işlenmiş ve yaşatılmışlardır.
Evet belki de asla ulaşamayacağız mükemmel olana, ancak ona doğru giden yolda güçlenecek benliğimiz. O yolda düzene girecek fikirlerimiz.
