Yazarlar bu devam kitabında oldukça gelişim gösterdiler. Çizimler, resimler ve görsel olarak kitap çok gelişti. Ayrıca olay örgüsü ve olayları bağlama şekli gerçekten çok güzeldi.
Hanna'ya en başında çokça sinir olsam da bence Kady'den daha çok sevilebilecek bir karakterdi çünkü daha insancıldı (ki başlarda gıcık olsa da sonradan sevdim). Hanna'ya bakışım biraz Ella'nınki gibiydi. Ella demişken tam bir baş belası olan en sevdiğin kuzen modundaydı. Gerçekte bir an öldü diye çok korkup üzüldüm fakat geri dönüşü harikaydı (yazarlar en son ana kadar üzmek isteseler de yaşıyordu). Nik ise gerçekten favorim oldu. Aslında kitabın yarısında öldüğünü dense de bir türlü inanmak istemedim ve belki saklanılıyor dedim fakat nedenini anlayamıyordum (birinci kitaptan dersimi aldım). Fakat sonrada ölmediğini öğrenmem tam bir şoktu. Bu kısımda yazarlar şov yaptı resmen. Papatya detayı, gökkuşağı ve aynı anda Hypatia ile iletişim kurma kısmı muhteşemdi. Beni mest etti o kısım. Meç'e ise üzüldüm sadece. AIDAN'ı de hiç özlemediğimi ve hala sevmediğimi belirtmek isterim...
Kitabın içeriğine gelirsek intihar timinin fotoğraflarının olması, hareket etme biçimleri, detaylar, Hanna'nın günlüğü ve daha niceler kitabı eşsiz kıldı. Paralel evrenlerde geçen olayları iki karşılıklı sayfada anlatıldığı beyaz ve siyah olan kısımlar harikaydı. Özellikle bütün bu kısımları bilimsel açıdan ele alınım şekli ve anlatma biçimi çok güzeldi. Bilimsel olarak desteklenen kitaplar bir başka gerçekten. Kitap aslında bol olaylıydı ve heyecan hiç bitmiyordu. Film izlermişçesine tadında olan ve okuması kolay bir kitaptı. Son savaşı da merak ettim...