Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bellini tarafından yapılan portresini çok sevdiği, eşlerinden birine çılgınca aşık olunca, Venedikli biyografi yazarının safça ifadesiyle, zihnini bu esaretten kurtarabilmek için onu hançerleyen Fatih Sultan Mehmet'e derin bir yakınlık besliyordu.
Sayfa 332 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Fatih, sarayını Güzel kadınlarla, en zarif sanat eserleri ile dolduruyordu. Şiir ve sanata düşkünlüğü onu güzellere karşıda tutkun kılıyordu fakat memleketin selametini muhafaza için aşkına daima hakim oluyordu. Rum güzelleri Osmanlı Sarayı'nın zarif odalarına revnak veriyordu. Fatih Venedik'ten ressam bellini getiriyor, kendi resmi ile beraber birçok kadın resimlerini yaptırıyor, sarayın duvarlarını çıplak ve dağınık güzellerle dolduruyordu.
Reklam
Fâtih'in Yeni Saray'ının duvarlarını İtalyan sarayları gibi süslemek için Bellini'yi çağırdığı kaydedilmektedir(Babinger s.76) Saray duvarlarını frescolarla süsleyen Bellini, Fâtih portresi ile seçkin yerini almıştır. Bu arada ilâve etmek gerekir ki II.Bâyezid şeriâtı ihya eden sultan olarak bu duvar resimlerini, frescoları söktürüp Kapalı Çarşı'da satışa göndermişti.
Sayfa 695 - İş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Bellini & F.S.M.
" ...Bellini tarafından yapılan portresini çok sevdiği, karılarından birine çılgınca aşık olunca, Venedikli biyografi yazarının safça ifadesiyle, zihnini bu esaretten kurtarabilmek için hançerleyen Fatih Sultan Mehmet'e derin bir yakınlık besliyordu. .."
Sayfa 332 - YKY
LAİKLİK VE DİN - 2 Laikliğin Hiristiyanlığa özgü bir durum olduğunu ve Müslümanlıkla bağdaşmayacağını öne sürenlerin kullandıkları temel mantığın şu olduğunu biliyoruz: "İslam dini sadece din işlerini değil, devlet ișlerini ve özel hukuk alanında düzenlemektedir. Öyleyse bir İslam ülkesinde laiklik olamaz". Oysa bu sav, daha çıkış
II.Bayezid
Fatih'in Bellini'ye yaptırdığı resimleri saraydan çıkartığı doğrudur ama, Leonardo Da Vinci'ye Haliç ve Boğaz köprüleri için projeler yaptırması, aynı konuda Michalengelo'nun önerileriyle ilgilenmesi önemlidir.
Reklam
Nasıl Hristiyan Bizans İmparatorluğu, pagan Roma'nın devamını ima ediyorduysa, Müslüman Osmanlı İmparatorluğu da Bizans Roma'sının sürüp gittiğini imliyordu. Konstantinopolis, sultanların yönetiminde bir sefer daha büyük bir imparatorluğun başkenti halini almış, bir imparatorluğun sağlayabileceği en muhteşem yapılarla donatılmıştı. Bahsi geçen zamanlardaki doğu ve batı kültürlerinin en iyilerini bir araya getirmişti; sultanlar Leonardo'nun da Michelangelo'nun da gönlünü çelmeye çalışmışlar ancak sonuçta sadece Fatih Sultan Mehmet'in o ince duygulu portresini gelecek kuşaklara miras bırakan Bellini gelmişti. Nitekim II. Bayezid, 1504'te hem Michelangelo hem de Leonardo da Vinci'yle boğaza bir köprü yapmaları için müzakere etmiş ve Leonardo 350 metre açıklığıyla devasa bir kemerli köprü önermiş ama bundan bir sonuç çıkmamıştır (gerçi Leonardo bir taslak çizmiş, Michelangelo'ysa bir maket yapmıştı).
Sayfa 124 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
«Fatih, Roma'yı alıp kendisini Roma imparatoru ilân ettirecek ve hıristiyanlığı kabul edecek.» diye söylenti çıkaranlar kimlerdir? Bellini'yi, İstanbul'a çağırtan, Fatih'in portrelerini yaptıran, sonra da «Fatih Gavur oldu!» diye ortalığı karıştıranlar kimlerdir? Türklerin, savaşçı olmayan insanlara karşı ne kadar merhametli oldukları bilindiği halde, 'Fatih sadisttir, zevk için iki yüz esiri gözleri önünde destere ile ortalarından kestirerek öldürmüş ve onların can çekişmesi karşısında zevk almıştır.' diye kulaktan kulağa laf gezdirenlerin kimler olduğunu da öğrenmek zorundayız... Ancak bunlar belli olduktan sonradır ki, Fatih eceliyle mi öldü, zehirlendi mi sorunu çözülebilir.»
Sayfa 186 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Fatih Sultan Mehmet
Kendisi bilgili, ana dili Türkçeden başka birkaç lisana (Arapça , Farsça, Yunaca gibi) vakıf ve aynı zamanda da şairdi. Serbest fikirli olup taassubu yoktu, âlimleri davet ederek ilmî tartışmalar yaptırırdı. Bazen müşkül mevzular vermek suretiyle âlimlere risaleler yazdırır ve bunları tetkik ederdi. Farsçadan ve rumcadan Arapçaya tercüme edilmiş felsefî eserieri okur ve yanına getirdiği âlimlerle, müdavele-i efkâr (fikir alış verişi) ederdi. Batlamyos haritasını 1466'da filozof İvrokios'a yeniden tercüme ettirip, isimleri Arap harfleri ile yazdırmıştır, İlmî meselelerde hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun âlim duyarsa onu İstanbul'a getirmek için her fedakârliğı yapardı. Meşhur heyet-şinas (astronomi ve matematik bilgini) Ali Kuşçu Fatih zamanında istanbul'a geldiği gibi Molla Camii'yi de davet etmişti. Meşhur İtalyan ressam küçük Bellini de davetle İstanbul'a gelerek Fatih'i resmini yapmış ve büyük bir himaye görmüştü
Zor bir pozdur bu. Eğer kafanızı çok kaldırırsanız kibirli ve kendini beğenmiş görünürsünüz. Eğer başınızı çok öne eğersenizde, mahzun ve muhtaç bir ifade ortaya çıkar. Oysa Fatih burada ikiside değil. Burada tevazu da var vakar da. Kutreti de belirgin merhameti de. Böylesi bir görüntü ortaya çıkartmak için de resmedilenin Fatih, resmedenin de Bellini olması gerekir herhalde.
83 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.