Dikkat! Kitap içerisinde bize sunulan fikirlerden bahsetmiş bulundum. Bunu spoiler olarak değerlendirenler olabilir. Bu yüzden uyarıda bulunuyorum.
Barış Özcan ağabeyimizin tavsiye ettiği bu kitabı okumuş bulundum.
İnsanın 'sadece makine' olduğunu savunan yaşlı amcamız ile genç arkadaşımızın diyalog savaşı ile karşılaştım kitapta. İlk sayfasını
Bolca sürpriz kaçıran vardır!
Kitaplar, özellikle kaliteli kitaplar, denize atılmış bir olta gibi gelir bana bazen. Misinasının ucunda birden farklı yem, hepsi farklı balıkları çekecek şekilde. Her kitap yapmaz/yapamaz bunu ama; bazıları tam da böyle hissettirir. İşte bu kitap da öyle bir kitap. Düşünce denizine atılmış bir olta, ucundaki çeşitli
Biz kadınlar,
Camdan büyük bir fanusun içindeyiz
Korseden sütyene mahpus yaşarız
Namus diye biri karar verir;
başımızı örtmemize,
eteğimizin uzunluğuna.
Pantolon yasaktır bize
Tahrik edermiş erkekleri.
🌸 Kitap sayısı: 249
• İletinin çok uzun olması sebebiyle pdf'leri tek tek değil, yazar klasörüyle paylaşarak güncelledim.
••• A •••
Abdurrahim Karakoç
• PDF: drive.google.com/drive/folders/1...
Nasıl anlatmalıyım? Okumayı duru bir su kenarında, tahta bir masanın başında yazarlarla buluşmaya benzetirim derim ya hep; işte Stefan Sweig o masanın başına geldi, tuttu omuzlarımdan beni sarstıkça sarstı, sarstıkça sarstı. Bir heyecan, bir sabırsızlanma; kitabın sonuna yaklaştıkça içim içime sığmadı. Acaba neler olacaktı? İyi ki dedim yalnızca
Eser güzel, hakkını yiyemem lâkin ahlaki bir kaç sorunu var: Biz insanlar ahlakımızla varız ve ahlakımız kadar insanız. İşte bu cihetten bir eser kaleme alınacaksa eğer muharririn en ufak bir ahlâk açığı vermemesi gerektiğini nazarımda elzem addederim. Çünkü biz okuyucular okuduklarımızdan etkileniyor ve kalbimize alıyoruz. Ve belki de en kötüsü
Orkide gibi saf beyaz ve sade kalan sevdalarda kalalım, Tomris ol ama Cemal Süreya yalnızlığına katma bu sefaflığı dünya ekseninde kirlenmiş kalbimi, bekletme nazım gibi yarım kalıp solup giden bir Piraye de ben olmayayım, Allah bana vermediği tüm isteklerimi seninle verdi demiş Ali şeriatı. Leyla olma, prangalarla incitme ellerinle beslenen ellerimi beni bir leylim baharı özleyen Ahmed Arif eyleme. Dağları aşma Ferhat gibi, mesafeyle öldürme beni Kerem gibi ve sevgili aşka davet et beni günah olmadan sevmeler şeriat ile recm edilmeden… B.p
Körlük deyince insanın aklına görme fonksiyonunu kaybetmek gelir hep. Bunu kime sorsanız kuşkusuz bu cevabı verecektir.
Kör olmak kendi işlevini kaybetmektir aslında. "bıçak körelmiş" dediğimde neyi kastettiğim hemen anlaşılacaktır.
O halde "insanlık körelmiş" dediğimde neyi kastettiğime sayfalar dolusu cevap gelecektir.
Uzun uğraşlarım sonrası sanırım arkadaşıma, okuma alışkanlığı kazandıracağım. Dile kolay liseden süre gelen tam on iki yıllık arkadaşlık. Zannediyorum ki o, en yakın arkadaşım benim. Hayatının en ince ayrıntılarını bile anlatır bana, tabi bende ona. Kendisi öğretmendir benim gibi ancak benim aksime atanmış hayatını düzene koymuş biridir. Hayatında
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CrgXw0utE9i
Nasıl yani? Artık herkesin okuduğu Stefan Zweig'ı ve Satranç kitabını hayatımda ilk kez mi okudum?!
Bu incelemenin altına yazılan her yoruma karşılık olarak her yaşa uygun harika kitaplar önerdim.
2013 yılı Mart ayında, Perşembe günü saat 11.15de dünyaya geldi oğlum.
Anneliği ilk onunla tattim. Çok zorlu idi çünkü kolik bir bebekti. Lakin o kokusu hala burnumda seneler geçse bile. Çok güzel bir bebekti, coook. Erkek güzelim hala çok güzel yakışıklı paşam. Çok sevdim, çok korumaya çalıştım. Ama çokça da acemiydim. Tüm guzelliklerin yanında tüm hataları da oğlumda deneyimledim. Ve şuna inanıyorum her çocuğun annesi evladına en özel, en mükemmel annedir.
Oğlumla büyüdüm ben, 23yasinda anne oldum. Ben onu değil o da beni büyüttü. Düşüncelerde, hayata bakış açısında. Çok vicdanlı, yüreği güzel,gülmeyi seven evladım olduğu icin gurur duyuyorum. Küçük bir rahatsızligimiz olsa da aslında nazar boncuğu diyelim, dikkat eksikliği ile mücadele veriyoruz ana-ogul senelerdir. Okul hayatı boyunca bu mücadelemiz sürecek. Akran zorbalığı yaşasa da annesi hep yanında olacak; bilmemin, öğreniyor olmamin ya da ruhu bilmemin cabamin en önce sebebi oglumdur. Her an düşüncesini iyi tutması için, gelecek olan her olumsuz durumda nasıl mücadele edeceğini öğretiyor olmaktan gurur duyuyorum. Benim oğlum benim gururum.
Meleğim oğlum. Onu çok seviyorum cok.
M.B 11 yaşında ⭐🫂
Okuması bu kadar zor olan bir kitabı yazmak, tüm bu veriler için çalışmalar, röportajlar yapmak nasıl zordur kim bilir... Peki bunlar bu kadar zorsa ya o acıları yaşamak!..
Öyle satırlar var ki tüyleriniz diken diken oluyor. Ve onların gerçekten olduğunu, yaşandığını bilmek büyük bir acıya vesile... Sık sık yarım bırakıyor, uzaklaşıyorsunuz. Ama